Cinsellik Nedir;? Bir ilişkiyi oluşturan tüm etmenleri domino taşları olarak düşünelim. Bu domino taşlarını; sevgi, saygı, iletişim, sadakat, güven, cinsellik, hoşgörü, merhamet, bağlılık gibi sıralayabiliriz. Herkes ilişkisine, partnerine göre bu domino taşlarına eklemeler yapabilir. Domino taşlarını ard arda sıralayalım. Bir tanesinin bile yıkılması, tüm ilişkide tahribata sebep olur. İşte bu taşlardan biri olan cinsellik hakkında konuşalım.
Cinsellik Nedir?
Cinsellik, temel ve doğal bir insan gereksinimidir. Su içmek, yemek yemek kadar hayati bir ihtiyaçtır. Bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamının önemli bir bileşenidir. Cinsellik; sevilmek, mutlu olmak, hoşgörü, değerli hissetmek, doyum, haz, güven ve koşulsuz kabuldür.
İlişkilerde Cinsel İletişim Nedir?
Cinsel iletişim, iletişimin boyutlarından biridir. Bu nedenle öncelikle çiftler arasında iletişimin olumlu, güçlü, açık ve etkili olması gerekir. İletişimin, anlamak ve anlaşılmak kanalı cinsel iletişimin de kaderini belirler. Fakat yanlış anlaşılmalar, cezalandırma, öfke, kırgınlık, alınganlık, cinselliğin net bir şekilde konuşulmaması, yanlış iletişim kalıpları, cinsellikle ilgili mitler gibi faktörler cinsel iletişimi olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Cinsel İletişimin Arttırılması İçin;
İletişimde ”sen” dili yerine ”ben” dilini kullanın.
Taktir ve teşekkür ifadelerinizi zenginleştirin.
Beklentilerinizi ve fantezilerinizi açık bir şekilde dile getirin.
Cinsel isteklerinizin bir listesini yapın. Gerekirse her gün birini uygulayın.
Birbirinizi tanımak için sorular listesi hazırlayın ve bunları uygulayın.
İlgi-davranış listesi oluşturun.
Ayna egzersizleri ile bedenlerinizi tanıyın.
Birbirinize dokunma kuralları oluşturup her defasında duygu ve düşüncelerinizi ifade edin.
Son yıllarda çok konuşulan ve gündemde olan bir konu olan aile dizimi nedir ve nasıl yapılır hakkındaki bilgileri sizler için hazırladık.
Aile dizimi kişinin geçmişte yaşamış ailesi ve köklerinden gelen farkında olmadan alıp kabul ettiği ve hayatında etkili olan genellikle olumsuz durumları ortaya çıkaran bir psikoterapi çalışmasıdır.
Bu çalışma büyük derinliği olan aslında insanlık deneyiminin kendisini anlatan bir çalışma olarak kabul edilmektedir.
Çalışma hakkında birçok bilgi ve uygulama bulunmasının yanında aile dizimi aslında insanlık deneyimini tam olarak ortaya çıkarak ve kişinin kendi hikayesine dışarıdan bakabileceği bir yöntemdir.
Aile dizimi kişinin hayatında tekrarlayan ve nedenini tam olarak bilemediği durumlar ile ilgili yapılan bir uygulamadır. Genellikle ilişki problemleri, para problemleri gibi sorunların kaynakları aile dizimi ile bulunmaktadır.
Kişinin bu tür problemleri yaşamasına neden olan geçmişte ailesinin yaşamış olduğu göçler, kürtajlar, düşük bebekler, anne veya babanın yaşamış olduğu göçler, bir yerden başka bir yere gitmek zorunda kalmak gibi durumlar yer almaktadır.
Aile dizimi yaptırmak isteyen kişi kendisi hayatındaki çıkmazları ve tekrar eden sorunları fark ederek bu yöntemi isteyerek katılabildiği gibi bazı kişilerinde merak ettikleri için bu dizimi yaptırmaları mümkün olmaktadır.
Aile Dizimi Nasıl Yapılır?
Aile dizimi yapıldığında kişi kendinden kısaca bahseder ve hayatında tekrarlayan sorunlarını dile getirir. Daha sonra yönlendiren yani dizimi kolaylaştırma görevini üstlenen kişi sorunları dinledikten sonra kişiyi daha önce hiç tanımadığı bir gruba yönlendirerek bu grup içerisindeki kişilerden kendi hikayesine göre temsil edilen durum için kişileri kaldırması söylenir. O kişide seçtiği kişileri kaldırarak alana dizer. Bu sırada kişi kendi zihnindeki fotoğrafı sunmaktadır.
Bunun için kişinin alan oluştururken gruptaki kişileri kendi seçmesi ve alana yerleştirmesi oldukça önemlidir.
Böylelikle o konuya dair ya da o kişiye ve o ilişki bitimine dair bu fotoğrafı görülür ve kişi de görür. Çünkü bu çalışmayı gerçekleştiren bu çalışmaya yaptırmak isteyen kişi çalışmanın içerisine dahil olmaz. Buradaki en mucizevi şey de kişinin kendi zihnindeki fotoğrafı sandalyede oturup dışarıdan izleme fırsatı elde etmiş olmasıdır.
Bu duruma dışarıdan bakma ve şahitlik etmek adı verilmektedir. Bu şahitlik sonrasında da kişinin çalışma içerisindeki sorunların çözümlemesi sağlanmaktadır. Artık bu şahitlikten sonra o fotoğrafın sadece kişinin zihninde olduğunun farkındalığı sağlanarak problemleri çözümlenmiş olmaktadır. Bu aşamada çözüm kendiliğinden gelmektedir.
Aile dizimi çalışmasında bütünün bir düzenimi vardır ve o düzende orada akmaya başlar ve rahatlama olur. Çözümün olduğunu ise kişinin duygularının açığa çıkmasından, ağlama veya derin bir oh çekmesinden anlamak mümkündür.
Aile dizimi aslında insan olarak herkesin başka hikayeler yaşasa da benzer duygulara sahip olduğunu ve her insanın yaşamın özüne katkı sunduğunu gösteren bir yöntemdir. Bu yöntem sonucunda çözümlemelerin kendiliğinden olduğu ve bir türlü ilerleme kaydetmeyen sıkışmış enerjilerin akmaya başladığı ve insanın bunların etkisiyle daha hızlı rahatladığı görülmektedir.
Çift ve Aile Terapisi için psikolog tercihi yaparak randevu oluşturabilirsiniz.
Kısaca “terapi” olarak adlandırılan psikoterapi kelimesi aslında çeşitli tedavi tekniklerini içerir. Psikoterapi sırasında, depresyonu olan bir kişi, kişinin depresyonu tetikleyebilecek faktörleri tanımlamasına ve üzerinde çalışmasına yardımcı olan lisanslı ve eğitimli bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşür. Bazen bu faktörler, depresyonu tetiklemek için beyindeki kalıtım veya kimyasal dengesizliklerle birlikte çalışır. Depresyonun psikolojik ve psikososyal yönleriyle ilgilenmek, tıbbi nedenini tedavi etmek kadar önemlidir.
Psikoterapi depresyona nasıl yardımcı olur?
Psikoterapi kişinin;
Depresif durumuna katkıda bulunan davranışları, duyguları ve fikirleri anlamasına,
Depresyonlarına katkıda bulunan ve bu sorunların hangi yönlerini çözebileceklerini veya çözebileceklerini anlamalarına yardımcı olan önemli bir hastalık, ailede ölüm, iş kaybı veya boşanma gibi yaşam sorunlarını veya olaylarını anlaması ve tanımlamasına,
Hayatta kontrol ve zevk duygusunu yeniden kazanmasına,
Başa çıkma tekniklerini ve problem çözme becerilerini öğrenmesi konusunda yardımcı olur.
Terapi türleri nelerdir?
Terapi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde verilebilir:
Bireysel: Bu terapi sadece hastayı ve terapisti içerir.
Grup: Terapiye aynı anda iki veya daha fazla hasta katılabilir. Hastalar deneyimlerini paylaşabilir ve başkalarının da aynı şekilde hissettiğini ve aynı deneyimleri yaşadığını öğrenebilir.
Evlilik/çiftler: Bu tür terapi, eşlerin ve partnerlerin sevdiklerinin neden depresyonda olduğunu, iletişim ve davranışlarda hangi değişikliklerin yardımcı olabileceğini ve başa çıkmak için neler yapabileceklerini anlamalarına yardımcı olur.
Aile: Aile, depresyonu olan kişilerin iyileşmesine yardımcı olan ekibin önemli bir parçası olduğu için, aile üyelerinin sevdiklerinin neler yaşadığını, kendilerinin nasıl başa çıkabileceğini ve yardım etmek için neler yapabileceklerini anlamaları bazen yardımcı olabilir.
Terapiye yaklaşımlar
Terapi aile, grup ve bireysel gibi farklı formatlarda yapılabilse de, ruh sağlığı uzmanlarının terapi sağlamak için alabileceği birkaç farklı yaklaşım da vardır. Hastayla depresyonu hakkında konuştuktan sonra, terapist, depresyona katkıda bulunduğundan şüphelenilen altta yatan faktörlere dayanarak hangi yaklaşımın kullanılacağına karar verecektir. Bunun yanı sıra, en yaygın kullanılan terapi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapidir.
Depresyon için Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel davranışçı terapi, depresyonu olan kişilerin kendileri ve çevrelerindeki dünya hakkında sahip oldukları yanlış algıları belirlemelerine ve değiştirmelerine yardımcı olur. Terapist, hastaların kendileri ve başkaları hakkında yaptıkları hem “yanlış” hem de “doğru” varsayımlara dikkat çekerek yeni düşünme yolları oluşturmalarına yardımcı olur.
Bilişsel davranışçı terapi en çok;
Depresyonu tetikleyen ve sürdüren şekillerde düşünen ve davranan kişiler,
Tek tedavi olarak veya antidepresan ilaç tedavisine ek olarak hafif ila orta derecede depresyonu olan kişiler,
Antidepresan ilaç almayı reddeden veya alamayanlar kişiler,
Hangi yaşta olursa olsun herhangi bir acı, sakatlık veya kişilerarası sorunlara neden olan depresyona sahip olan kişiler için uygundur.
“Başörtülü psikolog” olmaz ifadesi kabul edilemez. Bu açıklamanın bilimsel veya evrensel bir açıklaması yoktur. Psikologların etik ilkeleri açıktır, psikolog terapi sürecine kendi değer ve kimliğini dahil etmemelidir. Eğer bu süreçte zorlanırsa da yönledirme yaparbilir. Bu noktada başı açık olmayı norm kabul ediliyor ve “nötr olmak” doğru olarak ele alınmıyor. Başörtüsü kişiyi empati duygusundan yoksun kılmaz. Öyle düşünüldüğü takdirde kişinin başörtülü olması patolojik gibi görülebilir ve bu şekilde etiketlenmeleri kabul edilemez. İnsanları değiştirmeye çalışmak çatışmaya neden olur ve bu zıtlaşma beraberinde daha çok bölünmeyi meydana getirir.
Bu noktada bağlı olduğumuz Türkiye Psikologlar Derneği’nin açıklaması da şöyledir;
Değerli meslektaşlarımız, bilim insanları ve saygıdeğer kamuoyu,
Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği “İnsan Haklarına Saygı Ve Ayrımcılık Yapmama” alt başlığına göre;
Hizmet Verilenlere/Meslektaşlara Saygı Psikolog hizmet verdiği kişi ve/veya kurumun gizlilik, özgürlük ve seçim haklarına saygı duyar ve bunları korumak için gereken önlemleri alır. Hizmet alanlar ve meslektaşlarının yaş, kimlik, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, etnik köken, din, mezhep, sosyo-ekonomik düzeye ve engelli oluşa ilişkin konularda baskı ve ayrımcılık yapmaz. İlkelerini tüm meslektaşlarımıza ve kamuoyuna tekrar hatırlatmak isteriz.
Bu bağlamda psikologlar;
Her durumda hem hizmet alanların hem de kendi meslektaşlarının insan haklarına ve onuruna saygı göstermeyi ve ayrımcılık yapmamayı en temel etik prensibi olarak şiar edinmiştir.
Toplumsal değişimler bazı yönleriyle aile kurumuna yansımış ve böylelikle aile içi ilişkilerde yeni bakış açılarını ve yeni yaşam biçimlerini ortaya çıkarmıştır. Söz konusu bu dönüşümler aile içi ilişkilerin bozulmasına, aile dinamiklerinin yıpranmasına ve iletişim çatışmalarına sebep olmuştur. Örneğin; aile-aile birliği algısının ve evlilik yapısının değişmesi, eşler arası iletişim sorunları, boşanma, aile fertlerindeki madde bağımlılıkları, ergen çocuklar ile iletişim, kök ailelerin dâhil olması sonucu ortaya çıkan problemler, ebeveyn-çocuk arasındaki iletişimsizlik, vb. sorunlar; ailede meydana gelen problemlerin çözümüne yönelik aile danışmanlığı uygulamasını ortaya çıkmıştır.
Aile Nedir?
Aile; toplumun temel yapı taşı olarak yapısal, işlevsel, sürekli bir gelişim ve etkileşim halinde olan bir yapıdır. İki veya daha fazla birey, çocuklu ya da çocuksuz, evlat edilinilen bireyler, bir annenin ya da bir babanın çocuğunu tek başına büyütmesi, birlikte yaşamak ya da koşullar sebebiyle farklı şehirlerde olmak, evlilik ya da evlenmeden beraber yaşamak, gökkuşağı ailesi olmak gibi koşullar aile kavramının içinde yer alabilmektedir.
Ailenin önemi
Aile öyle bir yerdir ki sevgi, duygusal bağ ve destek işlevlerini hiçbir kurum üstlenemez. Çünkü biz olma duygusu, değerli olma duygusu, güven ortamı, yakınlık ve dayanışma duygusu, sorumluluk duygusu, mücadele duygusu, mutluluk ve kendini gerçekleştirme ortamı, manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamının kaynağı ailenin içinde saklıdır.
Biz Olmak Nedir?
Bir ilişkiye başlamadan önce her bireyin bir BEN’i vardır. BEN; bireyi oluşturan yaşam stili, mizacı, duyguları, düşünceleri, tutumları ve kişilik özelliklerinin bir bütünüdür. İlişkiye başladıktan sonra BİZ kavramı oluşmaya başlar.
BEN kavramlarını iki küme ve BİZ kavramını kesişim kümesi olarak düşünebiliriz. Eğer kesişim kümesi çok genişse bireyler, BEN olmayı zamanla bırakıp BİZ olarak bağımlı bir ilişkinin temellerini atabilir. Ya da tam tersi BİZ kümesi çok dar ise belki de bir çift olunamamıştır. Sağlıklı bir iletişimin temeli de BEN-BİZ-BEN kavramlarına ayrılan kümelerin eşit olmasına bağlıdır.
Aile Danışmanlığı Nedir?
Aile danışmanlığı, bireylerin ilişkilerine dair İçgörü ve farkındalık kazandırmayı, ilişkiyi yeniden yapılandırmayı ve geliştirmeyi amaçlar. Bu bağlamda aile danışmanlığı; eğitimli profesyoneller tarafından aile üyelerine veya ailenin bütününe verilen bireysel ve grup uygulamalarını içeren destek ve danışmanlık hizmetleridir. Sağlıklı bir iletişim ortamının yaratılması için mümkün olduğunca tüm aile bireylerine yapılan psikolojik yardım hizmetidir. Ailenin yapısal, işlevsel ve gelişimsel özellikleri bakımından sorunların çözümüne yönelik uzmanlık gerektiren hizmetler bütünüdür. Aile danışmanlığının; biyopsikososyal açıdan iyileştirici ve tedavi edici özellikleri bulunmaktadır. Aile danışmanlığı; psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası eğitimleriyle kazandıkları eğitimle yürütebilecekleri profesyonel müdahaleleri kapsar.
Aile danışmanlığı
Neden Aile Danışmanlığı?
Günümüzün değişen ve gelişen ailesi; üyeleri arasındaki uyumlu birlikteliği sağlamada zorlanmaktadır. Özellikle aile üyelerinin kentli ana-baba, çalışan anne olma gibi hızla değişen rollerine uyum sağlayamamaları, aile içindeki iletişim ve etkileşimi bozmaktadır. Aile üyelerinde sıkıntıya yol açan bu tür engellemeler genelde ailenin varlığını korumasını güçleştirirken, özelde aile üyelerinin sosyal ve ruhsal varlığını bozmaktadır. Bu nedenlerden dolayı modern topluma geçiş sürecinde, toplumsal yaşamda yalnız kalan ailelere destek sağlamak üzere geliştirilen hizmetlerden biri de aile danışmanlığıdır.
Aile danışmanlığı almak önemli ve güçlü bir karardır. Bazen ilişki içinde yolunda gitmeyen dinamiklerin olduğunu, yaşanılan olayların sizleri yıprattığını fark edersiniz. Çabalasanız da hep aynı pencereden bakmaya devam edebilirsiniz. İşte farklı bir açıdan bakabilmek, kendinizi, ilişkinizi keşfedebilmek ve sağlıklı BEN-BİZ-BEN üçgenini oluşturabilmek ya da koruyabilmek için aile danışmanlığına ihtiyacınız olabilir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT) yapılandırılmış, hedefe yönelik bir psikoterapi türüdür. BDT zihinsel sağlık bozukluklarını ve duygusal endişeleri tedavi etmek veya yönetmek için kullanılır. Bu terapi ekolünün eğitimini almış psikolog, düşüncelerinize ve duygularınıza yakından bakmanıza yardımcı olur. Terapi sürecinde düşüncelerinizin, eylemlerinizi nasıl etkilediğini anlayabilirsiniz. BDT sayesinde, olumsuz düşünce ve davranışları yerine daha sağlıklı düşünme kalıplarını ve alışkanlıklarını benimsemeyi öğrenebilirsiniz.
Öncüller, davranış, sonuçlar (ABC) modeli, davranışların öncelikle davranış, düşünce veya ruh halinden önce gelen öncüller veya olaylar ve bunları izleyen sonuçlar veya olaylar tarafından belirlendiğini varsayar. ABC modeli, davranışın öncüller tarafından şekillendirildiği ve ardından sonuçların izlendiği işlevsel bir değerlendirme olarak kullanılabilir. Öncül bir davranıştan önce ortaya çıkar ve hastadaki belirli bir reaksiyon için tetikleyici olabilir ve belirli bir davranışı hem artırabilir hem de azaltabilir. Bir davranıştan önce meydana gelen öncüller veya olaylar tipik olarak duygusal ve fizyolojik tepkiler ortaya çıkarır.
Öncüller duygusal (bir duygu), somatik (fizyolojik bir tepki), davranışsal (bir eylem) veya bilişsel (bir düşünce) olabilir. Ayrıca bağlamsal faktörlere (durumsal) ve ilişkisel (kişilerarası) faktörlere de tabidirler. Örneğin, depresyonda olduğunu bildiren bir hasta (davranış), gece geç saatlerde evde yalnız kaldıklarında (bağlamsal öncül) veya ailenin yanındayken (ilişkisel öncül) daha iyi olduklarında kendilerini kötü hissedebilir. Sonuç olarak, her zaman yalnız kalacaklarını (bilişsel öncül) düşünerek kendilerini daha da üzülmüş hissedebilirler
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?
BDT genellikle sınırlı sayıda seansta gerçekleşir. Terapistiniz bir soru-cevap formatı kullanarak farklı bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olur. Sonuç olarak, strese, acıya ve zor durumlara daha iyi yanıt vermeyi öğrenirsiniz.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Hangi Bozuklukları Ve Koşulları Tedavi Eder?
Bilişsel davranışçı terapi, çok çeşitli zihinsel bozuklukları ve duygusal zorlukları tedavi etmek ve yönetmek için değerli bir araçtır. Her yaştan insan (çocuklar dahil) BDT alabilir.
Terapistler ve psikologlar, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok bozukluğu ve durumu tedavi etmek için BDT’yi kullanır:
Depresyon,
Anksiyete,
Fobiler,
Obsesif-kompulsif bozukluk veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan kişilere yardımcı olabilir.
İlaçla birlikte kullanıldığında BDT, bipolar bozukluk ve şizofreni tedavisinde de faydalıdır.
Yeme bozuklukları: BDT, bulimia, anoreksiya veya aşırı yeme bozukluğu olan kişilere yardımcı olabilir.
Madde kullanım bozuklukları: Madde kullanım bozuklukları olan kişiler, ayık yaşama uyum sağlamak ve iyileşmelerini desteklemek için BDT’yi kullanır.
Uyku bozuklukları: Uykusuzluk, BDT’nin tedavi etmesine veya yönetmesine yardımcı olabileceği yaygın bir uyku bozukluğudur.
Günlük zorluklar: Bilişsel davranışçı terapi, hayatın zorluklarıyla mücadele eden herkese fayda sağlayabilir. Keder, boşanma, işteki sorunlar veya ilişki sorunları gibi konularda yardım isteyebilirsiniz.
Bilişsel Davranışçı Terapi Kitap Önerisi
Bilişsel Davranışçı Terapi-Temel İlkeler ve Uygulama -Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar
Bilişsel Davranışçı Terapi-Temel İlkeler ve UygulamaBilişsel Davranışçı Terapi Temelleri ve Ötesi
Bilişsel Davranışçı Terapi Temelleri ve Ötesi -Judith S. Beck
Oyun Terapisi, Oyun odasında her oyuncağın bir anlamı vardır ve çocuklar kendilerini ifade edebilecekleri oyuncakları seçerler. Çocuğun seçtiği oyuncakların, oynadığı oyunun ve oynama sırasının çocuğun bulunduğu bağlamda bir anlamı vardır. Öfke, hayal kırıklığı, korku, üzüntü gibi pek çok duygu oyunlarda kendisini farklı şekillerde gösterir. Öfke bazen bir canavar olup oyun odasındaki her şeyi korkutur ya da bazen bir hacıyatmaz ile kendisini ifade etme yolu bulur. Çocuk oyun terapisinin ona sağladığı ortamda kendisini ifade eder.
Oyunun içinde tüm duygular ve deneyimler “kabul”dür. Oyun terapisti oyunun gücünü kullanarak çocuğun kendisini güvenli bir ortamda ifade etmesine olanak sağlar. Terapist aynı zamanda eşlikçidir; oyunu çocuk yönetir, terapist çocuğun istediği role girerek ona uyum sağlar. Terapist anne, çocuk, hırsız ve kurban gibi pek çok role bürünebilir. Oyun terapisinde iyileşme oyunun ta kendisi ile sağlanır. Çocuk duygularını dışa vurur, yaşadığı üzüntü verici, travmatik ya da öfke veren olayı tekrar tekrar oynar ve böylelikle bu olay üzerinde kontrol gücüne sahip olur.
Oyun Terapisin Faydaları Nelerdir?
Çocuk oyunda tüm bu zorlayıcı deneyimleri ifade ederken bu sırada ebeveynlere de pek çok görev düşüyor. Çocuk zorlayıcı deneyimlerini anlatırken evde zaman zaman yoğun duygulanım gösterebilir. Bu durumlarda ebeveynlerin şefkatli ve kucaklayıcı bir yerden çocuğa eşlik etmeleri onunla “birlikte” bu süreçte var olmaları terapötik sürece destek olacaktır. Oyun terapisi ayrılık, boşanma, ölüm, travma, okul ile ilgili problemler, tuvalete geçiş sürecindeki problemler, bağlanma ile ilişkili problemler ve tırnak yeme gibi pek çok problemde sağaltım sağlar. Oyun terapisi sürecinin uzunluğu ve sıklığı tamamıyla çocuğun kendi iyileşme sürecine bağlıdır. “İyileşme”nin sağlanmasıyla çocuk önce oyun odasına sonra terapiste veda eder ve oyun terapisi süreci tamamlanır.
Oyun terapisi için uzman psikologlarımızdan ücretsiz ön görüşme veya randevu oluşturmak için bizleri arayabilir veya aşağıdakı butona tıklayarak randevu oluşturabilirsiniz.
Birçok insan için hayatını olumsuz yönde etkileyen hastalıklar arasında bulunan kaygı ve panik atak rahatsızlıkları kişinin sadece özel anlarını değil günlük aktivitelerini de etkileyen durumlardır. Kaygı hallerinde ve panik atak durumlarında neler yapılabilir ve nasıl bu rahatsızlıkların etkisi hafifletilebilir sorularının yanıtlarını sizler için derledik.
Kaygı, Negatif Düşünceler
Topraklama Teknikleri Nelerdir?
Kaygı hallerinde kişiyi daha iyi hissetmesi için kullanılan tekniklerden biri olan topraklama teknikleri kişinin kaygılı olduğu esnada kullanabileceği ve kaygısını dindirerek rahatlayabileceği yöntemlerdir.
Dış Görüş Tekniği
Kişi kaygılandığı hallerde mahvoldum bittim gibi yorumlarda bulunarak kaygı halini daha da arttırmaktadır. Bu durumlarda kullanılan bir teknik olan dış görüş tekniği oldukça faydalı bir yöntemdir. Kişi bu durumdayken kendi duygularını başka bir tarafından yorumlamaya başlar. Bu dışarıdan bir kişinin anlatımı demektir. Öyle ki kişinin kaygılı olduğu durum ve konu ne ise onu tamamen üçüncü bir şahıs gibi duyguya yer vermeden anlatmasıdır. Örneğin yarın sınav var ve sınav için gerekli hazırlıklar yapıldı her şey yolunda gibi kişinin kendini sakinleştirmeye çalışmasıdır.
Güvenli Bir Alan Çalışması
Bu çalışmada ise kişi yüksek derecede kaygı hissettiği için rahatlama çalışması olarak kendini daha önce gittiği veya güvenli bulduğu bir yerde düşünmeye çalışması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Kişi kendini istediği yerde hayal eder ve yavaş yavaş eski kaygılı ve endişeli halinden kurtulur.
Güvenli alan kişinin kendini huzurlu hissettiği her yer olabilmektedir.
Güvenilen Bir Kişiden Destek Aldığını Düşünmek
Kaygı ve panik atak durumlarında kişinin kendisine o an yanında olmasını istediği kişiler ve onlar olsaydı ne tavsiye ederlerdi şeklindeki düşünceleri ile rahatlatması şeklinde olmaktadır. Örneğin yanımda en yakın arkadaşım olsaydı ne tavsiye ederdi gibi düşünceler de bu durumda rahatlamaya ortam hazırlamaktadır.
Yaşanılan Ana Gelme Çalışmaları
Çoğu kişide kaygı halinde düşünceleri kontrol etmek mümkün olmadığı gibi aynı anda birçok olumsuz düşüncede insanın zihninde uçuşmaya başlamaktadır. Böyle olduğu zaman kişinin kontrol edebilme seviyesi de düşebilmektedir. Ana gelebilme çalışması ise en kısa şekilde kişinin kaygılarından kurtulmasına yardımcı olmaktadır.
Ana gelme çalışması aslında kişinin içinde bulunduğu anda kalmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Buna 5, 4,3,2,1 yöntemi de denilmektedir. Bu yönteme göre kişi yüksek kaygı hissettiği anlarda etrafında bulunan 5 şeye odaklanmaya çalışmalıdır. Burada aynı zamanda 5 duyu organını kullanarak da farkında olma işlevi bulunmaktadır. Kişi 5 tane cisim seçerek onlardan 4 tanesinin nasıl olduklarına odaklanmaya başlar dokunsa olarak katı cisim mi yoksa yumuşak bir cisim mi şeklinde algılamaya çalışır. Daha sonra etrafında bulunan 3 sesi tanımlar ve onlara yoğunlaşır. Ardından etrafta bulunan 2 adet kokuyu algılamaya çalışma da yapılır. En sonunda ise kişinin etrafında bulunan bir cismin tadına yoğunlaşıp böylece 5 duyu organı kullanılarak anda kalmaya çalışılır.
Nefes Alma Çalışmaları
Kişinin anda kalmasını ve zihnin karmaşasından kurtulmasını sağlayan en önemli yöntemlerden biri de derin nefes alma çalışmalarıdır. Panik atak ve kaygı anlarında kişinin nefes alışları bozulduğu bilinmektedir. Bu durumda kişi nefesine odaklanarak ve sadece derinden nefes almayı düşünerek en az 8 kez nefes çalışması yapmalıdır. Günlük hayatta daha derin nefesler alan kişilerin kaygı bozuklukları ile karşılaşma oranının daha fazla düştüğü belirtilmektedir.
Fiziksel Aktiviteler Yapmak
Hareket ve spor yapmak sağlık için oldukça faydalı olmasının yanında kişilerin hastalanmalarını da önleyici etkileri olmaktadır. Özellikle yüksek kaygı durumlarında terletici aktiviteler yapmak kişinin daha az strese girmesini sağlamaktadır. Fiziksel aktiviteler kişinin yaşına ve yaşam şartlarına uygun olarak yapıldığında kaygı seviyesinin azaldığı görülmektedir.
Fiziksel aktivitelerden sonra duş almak da kaygıyı azaltan etkenler arasında yer almaktadır.
Her insanda belirli zamanlarda kaygı artışları bulunabilmektedir bunun sağlıklı olduğunu bilmek ve bu durumu yönetebilmek de bazı yöntemlerden faydalanmakla mümkün olabilmektedir.
Öfke, aslında insan doğasından süregelen bir parçadır. Bu küçücük bir şeye sinirlenmekte olabilir,şiddetli bir kızgınlığa dönüşen bir duygu da olabilir. Bu tamamen o an ki fizyolojik ve biyolojik değişimlere bağlıdır. Yani hem içsel hem de dışsal etkenlerin bizler üzerinde ki etkileri yıkıcı sonuçlara neden olacak bir öfkeye bile ulaştırabilir. Yada hatıralar,anılar ve hatırlatıcılar gibi tetikleyiciler bizleri öfkeye sürükleyebilir.
Neden bu kadar öfkeliyim?
“Barut gibi” ifadesi eğer sizi tanımlıyorsa işler kontrolden çıkmadan önlem almakta fayda var. Bu kadar öfkeli olmakta ki genel nedeni psikologlar “ strese karşı düşük tolerans ” olarak açıklamaktadır. Yani en ufak hatada aşırı reaksiyon gösterip küplere biniyor olabilirsiniz. Bu durum hem siz hem de çevreniz için büyük sorunlar oluşturmadan önlem almakta fayda var
Ankara Öfke ve Öfke Kontrolü
Öfkemi nasıl minumum seviyede tutabilirim?
Diyaframdan derin nefes alarak bunu bir nebze de olsa kontrol altına alabilirsiniz. Yada günlük yoga seansları yaparak hem bedenen hem de ruhen gevşeme sağlayabilirsiniz. Gün içerisinde yaşadığınız şeylerin üzerinde fazla durmazsanız,gün sonunda rahatladığınızı fark edeceksiniz. Ne kadar çok şeyi düşünür ve takılı kalırsanız anlık öfke bareminizin arttığını fark edeceksiniz. Ve en önemlisi sağlıklı ve sporla geçen bir yaşam, sizleri öfke kontrolü konusunda mutlu sona ulaştıracaktır. Problem odaklı değil, çözüm odaklı olun.
Ankara Öfke ve Öfke Kontrolü Tedavisi
Ankara Çankaya ve çevre ilçeler için deneyimli psikolog ve psikiyatr danışmanlardan randevu oluşturmak için bizlere whatsapp üzerinden ulaşabilir veya 0552 878 12 11 numaralı telefon üzerinden bizlere ulaşabilirsiniz.
Online Öfke ve Öfke kontrolü terapisi almak için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Profesyonel bir destek ile her sorunun üstesinden gelebilirsiniz.
Kişilerin kendilerini tanıması, artı ve eksi yönlerini bilmesi sonucunda neleri yapabilecekleri ve neleri yapamayacakları konusunda bilinçli olması durumudur. Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmek için ailelere pek çok sorumluluklar düşmektedir. Bu konuda okullardaki rehber öğretmenlerden ve kişisel gelişim alanında çalışma yapan uzmanlardan faydalanılmaktadır. Ama ilk eğitim tabi ki ailede verilmektedir.
Özgüveni Yüksek Çocuk Nasıl Yetiştirilir?
Aile içerisinde davranış problemleri olan, birbirlerine saygısı ve sevgisi olmayan ve iletişim bozukluğu olan bir bireyin özgüvenli olması düşünülemez. Sağlıklı bir birey, sağlıklı ailede yetişir. Çocuklarının özgüveni yüksek bireyler olmasını isteyen anne babalar işe ilk kendileri ile başlamalıdır. Ebeveynlerinin beceriksiz, başarısız olduğuna inanan çocuklar asla özgüveni yüksek bireyler olamazlar. Çocuklar rol model olarak ilk önce anneyi ve babayı seçerler. Seçtikleri rol model kendisine güvenmeyen bir birey ise çocuk da kendisine güvenmeyen birey olacaktır. Bunun için anne babalar çocuklarının gözünde hep kendinden emin olmalı ve sözleri ile davranışlarının tutarlı olmasına dikkat etmelidir.
Çocuklara Nasıl Görevler Verilmelidir?
Ebeveynler çocuklarının yaşlarına uygun görevler ve komutlar vermelidir. Yaşının üzerinde beceri gerektirecek bir komut verilen çocuk bu görevi yapamayacağı için çocuğun kendisine olan güveni azalacaktır. Yani beş yaşındaki bir çocuktan elektrik faturasını yatırması beklenmemelidir. Yaşına uygun olmayan bu komut yüzünden çocuk başarısız olacaktır. Başarısız olan çocuk da kendisine olan güvenini yitirecektir. Her yaşın yapabileceği yeterlikler vardır. Çocuklara yaşlarına uygun görevler verilmelidir.
Çocuk Verilen Görevi Yapamazsa Ne Yapılmalıdır?
Çocuk yaşına uygun verilen komutu yapamadı ise ebeveynler sakin olmalıdır. Kötü sözler söylenerek çocuk rencide edilmemelidir. Her bireyin farklı becerileri olduğu, kimisinin bir işi bir seferde kimisinin beş seferde yapabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğa sevgi ile yaklaşmalı ve uygun bir dil ile durum açıklanmalıdır. Ardından çocuk motive edilerek bu işin tekrar denenmesi sağlanmalıdır. Başarılı olana kadar çocuğa destek çıkılmalı ve kendisine olan güven ifade edilmelidir. Ailesinin arkasında durduğunu gören ve motive olan çocuk verilen komutu yerine getirecektir. Yeter ki ebeveynler çocuğuna olan saygı ve sevgisini göstermiş olsun ve her ne olursa olsun arkasında olduğu duygusunu kazandırmış olsun.
Çocuk Psikoloğu Klinik Psikolog Merve Kiraz’dan randevu oluşturmak için randevu talep edebilirsiniz.