Blog

ankara-psikolog

Ankara Psikolog – Uzman Klinik Psikolog Desteği

Ankara Psikolog – Uzman Klinik Psikolog Desteği

🌿 Kendinizi Daha İyi Hissetmenin İlk Adımı

Ankara Uzman Terapi, bireysel ve çift terapilerinde uzman klinik psikolog kadrosuyla, her bireyin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen profesyonel bir psikolojik danışmanlık merkezidir.
Günümüzün yoğun temposunda yaşanan stres, kaygı, depresyon veya ilişkisel problemler karşısında güvenilir bir terapist desteği almak artık çok daha kolay.
📍 Merkezimiz Ankara’da olup, yüz yüze ve online terapi seçenekleri sunuyoruz.


💬 Sunulan Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri

Hizmet Türü Açıklama
Bireysel Terapi Kaygı bozuklukları, depresyon, panik atak, özgüven sorunları ve yaşam yönlendirmesi üzerine çalışmalar yapılır.
Çift ve Evlilik Terapisi İlişki problemleri, iletişim sorunları ve güven temelli konularda profesyonel destek sağlanır.
Çocuk ve Ergen Terapisi Ergenlik dönemi problemleri, sınav kaygısı, dikkat eksikliği, öfke kontrolü gibi alanlarda terapiler sunulur.
EMDR Terapisi Travmatik yaşantıların duygusal yükünü azaltmak için göz hareketleriyle yapılan etkili bir terapi yöntemidir.

👩‍⚕️ Uzman Klinik Psikologlarımız

Her biri kendi alanında deneyimli, lisanslı ve süpervizyon destekli çalışan uzman ekibimiz:

  • Uzm. Psk. Umut Bey – EMDR ve Bireysel Terapi alanında uzman

Her danışan süreci gizlilik esasına uygun olarak yürütülmektedir.


🔄 Terapi Süreci Nasıl İlerler?

  1. İlk Görüşme: Danışanın ihtiyaçları değerlendirilir.

  2. Planlama: Uygun terapi yöntemi ve sıklığı belirlenir.

  3. Terapi Süreci: Hedef odaklı seanslar haftalık veya iki haftada bir uygulanır.

  4. Değerlendirme: Sürecin ilerleyişi düzenli olarak gözden geçirilir.


💸 Psikoterapi Seans Ücretleri 2025

Hizmet Ücret Aralığı Not
Bireysel Terapi 3.500 – 5.500 TL Ortalama 50 dk.
Çift Terapisi 4.000 – 6.000 TL Çift bazlı değerlendirme
EMDR Terapisi 4.500 – 6.500 TL Travma bazlı seanslar
🎓 Öğrenci İndirimi %25 İndirimli Öğrenci belgesi ile geçerli

❓ Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Seans süresi ne kadar?
Yaklaşık 45–50 dakika sürmektedir.

2. Online terapi mümkün mü?
Evet, Zoom veya WhatsApp üzerinden online seans yapılabilir.

3. Gizlilik esasları nasıl işliyor?
Tüm bilgileriniz KVKK kapsamında gizli tutulur.

4. Terapi kaç seans sürer?
Kişinin ihtiyacına göre ortalama 8–12 seans arasında değişir.

5. Randevu iptali yapabilir miyim?
En az 24 saat önceden bilgilendirmeniz yeterlidir.


⭐ Danışan Görüşleri

“Umut Bey sayesinde yıllardır içinden çıkamadığım kaygı döngüsünden kurtuldum.”
B.A., 27 yaş, Ankara

“Çift terapisi sürecinde iletişimimiz tamamen değişti, çok teşekkür ederiz.”
E. & A. Çifti, 33 yaş, Ankara


📍 İletişim Bilgileri

Adres: Kocatepe, Ziya Gökalp Cd. No:20 D:11, 06530 Çankaya/Ankara
Telefon: 0 538 971 72 89
Web: ankarauzmanterapi.com
E-posta: info@ankarauzmanterapi.com
WhatsApp: 0538 971 7289

📌 Konum:


🔗 İç Bağlantı Önerileri

boşanmada psikolojik şiddet ispatı ankara psikolog

Boşanmada Psikolojik Şiddetin İspatı

Boşanmada Psikolojik Şiddetin İspatı

Psikolojik (duygusal) şiddet, evlilik birliğini derinden sarsan ve çoğu zaman fiziksel iz bırakmadığı için ispatı zor olan bir şiddet türüdür. Ancak doğru delillerle desteklenen bir boşanma davasında, psikolojik şiddet de mahkeme önünde ispatlanabilir ve boşanma sebebi olarak kabul edilir.

Bu yazı, boşanmada psikolojik şiddetin hukuki olarak nasıl ele alındığını, hangi boşanma sebebi kapsamında değerlendirildiğini ve hangi delillerle ispatlanabileceğini genel hatlarıyla açıklamak amacıyla hazırlanmıştır. Somut olaylar için mutlaka bir avukattan profesyonel hukuki destek alınmalıdır.

Psikolojik Şiddet Nedir?

Psikolojik şiddet; eşe yönelik sürekli hakaret, aşağılama, tehdit, küçümseme, değersizleştirme, baskı kurma, izolasyon gibi davranışları kapsar. Örneğin:

  • Sürekli olarak eşin onurunu kıran, aşağılayıcı sözler söylemek,
  • “Senden bir şey olmaz, kimse seni istemez” gibi özgüveni hedef alan ifadeler kullanmak,
  • Eşi arkadaşlarından, ailesinden, sosyal çevresinden koparmak,
  • Aşırı kıskançlık, sürekli kontrol etme, telefon ve sosyal medya hesaplarını denetleme,
  • Sürekli eleştiri, suçlama, bağırma, tehdit etme, korkutma,
  • Ekonomik olarak tamamen bağımlı bırakma, her harcamayı baskı aracına dönüştürme

Bu tür davranışlar tek tek bakıldığında önemsiz gibi görülebilse de, süreklilik kazandığında kişinin ruh sağlığını zedeleyebilecek ağırlığa ulaşır ve mahkemelerce psikolojik şiddet olarak değerlendirilebilir.

Psikolojik Şiddet Hangi Boşanma Sebebidir?

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri, 161–166. maddeler arasında düzenlenmiştir. Psikolojik şiddet, olayın ağırlığına göre genellikle iki hukuki zeminden biri veya her ikisi birlikte ileri sürülebilir:

  • TMK m.166 – Evlilik birliğinin temelinden sarsılması: Eşlerin birbirine uyguladığı psikolojik şiddet, evliliği çekilmez hale getirecek derecede ise bu maddeye dayanılarak boşanma talep edilebilir.
  • TMK m.162 – Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış: Ağır hakaret, kişinin kişilik haklarını ciddi biçimde zedeleyen, onur ve saygınlığını hedef alan sürekli ve ağır psikolojik baskı, “onur kırıcı davranış” kapsamında değerlendirilebilir.

Davacı eş, dava dilekçesinde olayı anlatırken; yaşadığı psikolojik şiddeti ayrıntılı, tarihleri ve örnekleriyle birlikte aktarmalı, mümkün oldukça bu anlatımı somut delillerle desteklemelidir.

Boşanmada İspat Yükü Kime Aittir?

Boşanma davalarında genel kural; iddiasını ispat yükü, ileri süren tarafa aittir. Psikolojik şiddete maruz kaldığını iddia eden eş, bu iddiasını hukuka uygun delillerle desteklemek zorundadır.

Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet gibi gözle görülür izler bırakmadığından, çoğu zaman dolaylı delillerle ispat edilir. Bu nedenle mahkemeler genellikle olayı bir bütün halinde değerlendirir; tanık anlatımları, yazılı ve dijital kayıtlar, raporlar ve taraf beyanlarını birlikte dikkate alır.

Psikolojik Şiddetin İspatında Kullanılabilecek Deliller

Türk hukukunda boşanma davalarında temel prensip, hukuka uygun her türlü delille ispatın mümkün olmasıdır. Psikolojik şiddetin ispatında kullanılabilecek başlıca deliller aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

Delil Türü Örnekler Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tanık Beyanları Komşular, aile bireyleri, arkadaşlar, çocuklar Şiddete doğrudan tanık olan ya da ev içi huzursuzluğu gözlemleyen kişilerin anlatımları önemlidir.
Yazışmalar ve Dijital Deliller WhatsApp, SMS, e-posta, sosyal medya mesajları Hakaret, tehdit, aşağılama içeren mesajlar psikolojik şiddetin en somut delillerindendir.
Ses / Görüntü Kayıtları Hakaret ve tehdit içeren kayıtlar Delilin hukuka uygun şekilde elde edilmesi gerekir; her kayıt mahkemede kabul edilmeyebilir.
Sağlık ve Psikolog Raporları Psikiyatri / psikolog raporları, antidepresan tedavisi, hastane kayıtları Şiddet nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunu gösteren raporlar, iddiaları güçlendirir.
Resmî Başvurular ve Tutunaklar Polis tutanakları, savcılık şikâyetleri, koruma kararı dosyaları 6284 sayılı kanun kapsamında alınmış koruma kararları, şiddet iddiasını destekler.
Yazılı Notlar ve Günlükler Tarihli not defterleri, günlükler Tek başına yeterli olmasa da diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde anlam kazanır.

Tanık Beyanlarının Önemi

Psikolojik şiddet çoğu zaman evin içinde yaşandığı için, tanık anlatımları kritik hale gelir. Özellikle:

  • Şiddet içeren tartışmalara tanık olmuş komşular,
  • Aile bireyleri, kardeşler, anne-baba,
  • Ortamda bulunmuş arkadaşlar,
  • Belirli bir yaşın üzerindeki çocuklar

tarafından verilecek ifadeler, davacının anlattıklarını destekleyebilir. Tanıklar, olayları mümkün olduğunca somut tarih, yer ve örneklerle anlatmalıdır.

Yazışmalar ve Mesajlaşmalar

WhatsApp, SMS, e-posta ve sosyal medya mesajları, eşin kullandığı üslubu, hakaretleri, tehditleri, baskı kurma biçimini doğrudan ortaya koyabilir. Bu nedenle:

  • Hakaret ve tehdit içeren konuşmalar silinmemeli,
  • Ekran görüntüleri alınmalı, mümkünse
  • Mahkemece bilirkişi incelemesine elverişli formatta sunulmalıdır.

Sağlık ve Psikolojik Destek Kayıtları

Psikolojik şiddete maruz kalan eş, zamanla kaygı bozukluğu, depresyon, uyku sorunları gibi ruhsal problemler yaşayabilir. Psikiyatri/psikolog başvuruları, reçeteler, raporlar ve tedavi süreçlerine ilişkin belgeler, psikolojik şiddetin kişinin sağlığı üzerinde olumsuz etki bıraktığını ortaya koyar.

Resmî Başvurular ve Koruma Kararları

Şiddet sebebiyle polise, savcılığa veya Aile Mahkemesi’ne başvurulmuş ve 6284 sayılı kanun kapsamında koruma kararı alınmış ise, bu belgeler mahkeme nezdinde önemli delil niteliğindedir. Sürekli şikâyetler, tutanaklar ve başvurular, şiddetin sürekliliğini göstermesi açısından da değerlidir.

Yargıtay Uygulamasında Psikolojik Şiddet Örnekleri

Yargıtay, psikolojik şiddet içeren pek çok olayda boşanma kararı vermiş; örneğin:

  • Eşini sürekli ailesinin yanında yaşamak zorunda bırakan,
  • Devamlı hakaret eden, aşağılayan ve küçümseyen,
  • Sürekli kıskançlık, baskı ve kontrol ile evlilik hayatını çekilmez hale getiren,
  • Tehdit ve korkutma yoluyla psikolojik baskı kuran

eşlerin davranışlarını psikolojik şiddet ve evlilik birliğini temelinden sarsan kusurlu eylemler olarak değerlendirmiştir. Bu içtihatlar, psikolojik şiddetin mahkemelerce ciddiye alındığını ve boşanma sebebi olarak kabul edildiğini göstermektedir.

Psikolojik Şiddetin İspatında Sık Yapılan Hatalar

  • Delil toplamadan dava açmak: Sadece sözlü anlatıma dayalı, delille desteklenmeyen davalarda ispat güçleşir.
  • Genel ve soyut anlatım: “Bana sürekli kötü davrandı” gibi genel cümleler yerine, tarih, yer ve örnek içeren somut anlatımlar tercih edilmelidir.
  • Hukuka aykırı delil sunmak: Gizlice alınmış bazı ses ve görüntü kayıtları, özel hayatın gizliliğini ihlal ediyorsa mahkemece dikkate alınmayabilir.
  • Şiddeti uzun süre görmezden gelmek: Özellikle TMK m.162 kapsamındaki bazı ağır şiddet vakalarında, belirli süreler içinde dava açılmaması halinde hak düşürücü süreler devreye girebilir.

Psikolojik Şiddet Mağduru Eş İçin Pratik Öneriler

  • Şiddete ilişkin mesaj, yazışma, not, rapor gibi her türlü delili mümkün olduğunca saklayın.
  • Olayları tarihleriyle birlikte kısa kısa not alın; bu notlar daha sonra avukatınız için yol gösterici olacaktır.
  • Ruhsal olarak zorlandığınızı hissediyorsanız, psikolog veya psikiyatri desteği alın; hem sağlığınız için hem de ileride delil niteliği taşıyabilecek raporlar için önemlidir.
  • Şiddet ağırlaştığında, gerekli hallerde karakol, savcılık, Aile Mahkemesi ve 6284 sayılı kanun kapsamında koruma talebi gibi yollara başvurmayı ihmal etmeyin.
  • Mutlaka aile hukuku alanında deneyimli bir avukata başvurarak, somut olayınıza uygun hukuki stratejiyi belirleyin.

Sonuç: Psikolojik Şiddet Delille Güçlendiğinde Boşanma Sebebidir

Psikolojik şiddet, çoğu zaman görünmez olduğu için ispatı zor görünse de, tanık beyanları, dijital kayıtlar, sağlık raporları ve resmî başvurular ile desteklendiğinde boşanma davasında etkili bir şekilde ileri sürülebilir. Önemli olan, yaşananları zamanında kayıt altına almak, delilleri korumak ve usulüne uygun şekilde mahkemeye sunmaktır.

Bu metin yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır; somut olayınız ve haklarınızla ilgili olarak mutlaka bir avukattan profesyonel hukuki danışmanlık almanız gerekir.

rüyada ünlü bir psikolog görmek

Rüyada Ünlü Bir Psikolog Görmek Ne Anlama Gelir?

Rüyada Ünlü Bir Psikolog Görmek Ne Anlama Gelir?

Rüyada ünlü bir psikolog görmek, kişinin zihinsel yüklerinden kurtulma isteğini, hayatında bir sorunla baş etmeye çalıştığını ve içsel bir rehber arayışında olduğunu temsil eder. Psikolog, genel olarak bilinçaltında yardım, farkındalık, çözüm ve içsel destek gibi temaları simgelerken; ünlü bir psikolog görmek bu etkilerin daha güçlü ve belirgin yaşandığına işaret eder.

Bu rüya, özellikle son dönemlerde zihinsel yoğunluk yaşayan, karar vermekte zorlanan veya duygusal baskı hisseden kişilerde sık görülür.


1) Psikolojik Yorum: Farkındalık Arayışı

Ünlü bir psikolog görmek, bilinçaltınızın size “kendine dön, kendini duy” mesajı verdiğini gösterir.
Bu rüya:

  • Kendi davranışlarınızı anlamaya çalıştığınızı

  • Duygularınızı çözümleme ihtiyacında olduğunuzu

  • Hayatınızdaki bir durum için profesyonel bir bakış aradığınızı

işaret eder.

Ünlü bir psikolog olması, bu ihtiyacın yoğun ve acil olduğunu gösterir.


2) İçsel Rehberlik ve Doğru Kararı Verme İhtiyacı

Bu rüya, önemli bir karar aşamasında olduğunuzu da gösterebilir:

  • İş değişikliği

  • İlişki ile ilgili bir karar

  • Hayat yönü belirleme

  • Kendini geliştirme isteği

gibi konular gündemde olabilir.

Psikolog figürü, bilinçaltınızın sizi mantıklı ve duygusal olarak dengeli bir karar vermeye yönlendirdiğini sembolize eder.


3) Zihinsel Yüklerden Kurtulma İsteği

Ünlü bir psikolog görmek, son dönemlerde:

  • Yorgunluk

  • Kararsızlık

  • İç sıkıntısı

  • Yoğun düşünceler

  • Stres

gibi baskıların arttığına işaret eder.

Bu rüya, kişinin bilinçaltının destek arayışını simgeler.
Kendinizi dinlenmeye, rahatlamaya veya duygusal boşaltıma ihtiyaç duyarken bulabilirsiniz.


4) Kendini Tanıma ve Gelişim Süreci

Bu rüya, kişinin kişisel gelişim ve içsel dönüşüm sürecine girdiğine işaret eder.
Ünlü bir psikolog, yetkin ve etkileyici biri olduğundan:

  • Kendi potansiyelinizi fark etmeye başladığınızı

  • Kendiniz üzerinde çalışmanız gerektiğini

  • Olgunlaşma sürecinde olduğunuzu

gösteren güçlü bir semboldür.


5) Ünlü Psikolog ile Konuşmak

Eğer rüyada psikologla konuşuyorsanız, anlamı daha derindir:

  • İçinizde biriktirdiğiniz duyguları dışa vurma isteği

  • Bir konuda çözüm arayışı

  • Hayatınızdaki düğümlerin farkına varma

gibi temalar öne çıkar.

Psikologun söyledikleri, genellikle bilinçaltınızın size ilettiği mesajlardır.


6) Ünlü Psikologdan Tavsiye Almak

Bu rüya, ciddi bir konuda destek, yönlendirme veya netlik aradığınızı gösterir.
Hayatınızdaki bir durumla ilgili:

  • Belirsizlik yaşıyor

  • Kiminle konuşsanız da tatmin olmuyor

  • Profesyonel bir görüş arıyorsunuz

anlamına gelir.

Bu aynı zamanda kendinize daha fazla değer verme, kendinizi geliştirme ihtiyacını da simgeler.


7) Ünlü Psikologun Sizinle İlgilenmesi

Eğer psikolog rüyada sizi dinliyor, not alıyor veya ilgileniyorsa:

  • Duygusal olarak fark edilme isteği

  • Anlaşılma ihtiyacı

  • Değer görme arzusu

gibi temaları vurgular.

Bu rüya özellikle hassas veya yoğun süreçler yaşayan kişilerde ortaya çıkar.


8) Olumsuz Yorumu: Duygusal Baskı ve Sıkışmışlık

Bazı durumlarda bu rüya, kişinin:

  • Kendini baskı altında hissettiğini

  • Fazla sorumluluk yüklendiğini

  • İçsel çatışmalar yaşadığını

da gösterebilir.

Bu rüyayı sık görmek, destek alma ihtiyacının arttığını gösterir.


Sonuç: Rüyada Ünlü Psikolog Görmek Ne Mesaj Verir?

Bu rüya genellikle olumlu bir semboldür ve kişinin:

  • Kendini geliştirme isteğini

  • Zihinsel toparlanma sürecine girdiğini

  • Çözüm arayışında olduğunu

  • İçsel rehberlik almaya açık olduğunu

gösterir.

Aynı zamanda kişinin bilinçaltı, “yalnız değilsin, destek almalısın” mesajı da verebilir.

tembellik ve üsengeclik arasindaki fark

Tembellik ve Üşengeçlik Arasındaki Fark

Tembellik ve Üşengeçlik Arasındaki Fark: Psikolojik Bir Değerlendirme

Tembellik ve üşengeçlik Günlük hayatta çoğu kişi kendini bazen tembel, bazen de üşengeç hissettiğini söyler.
Fakat klinik psikoloji açısından bu iki kavram birbirinden oldukça farklıdır.
Bu farkı anlamak, kişinin kendini daha iyi tanımasını ve gerektiğinde profesyonel destek almasını sağlar.

Aşağıda tembellik ve üşengeçlik arasındaki farkları, davranışsal örnekleri, psikolojik yorumları ve uzman değerlendirmelerini bulabilirsiniz.


Tembellik Nedir? (Yorumlu Açıklama)

Tembellik, kişinin yapması gereken bir işi bilmesine rağmen,
motivasyon eksikliği veya sorumluluk almak istememesi nedeniyle harekete geçmemesidir.

🟦 Uzman Yorumu:
Tembellik, genellikle alışkanlık haline gelmiş bir davranış biçimidir. Kişi zorlukla yüzleşmekten kaçınabilir, sorumluluk almayı erteleyebilir ve konfor alanından çıkmak istemeyebilir.


Üşengeçlik Nedir? (Yorumlu Açıklama)

Üşengeçlik, kişinin yapmak istediği bir şey olsa bile,
o anki fiziksel veya zihinsel enerjisinin düşük olması nedeniyle eyleme geçmekte zorlanmasıdır.

🟩 Uzman Yorumu:
Üşengeçlik, çoğu zaman geçici bir durumdur. Stres, yorgunluk, yoğun iş temposu veya uykusuzluk, kişide “başlasam yaparım ama şimdi gözüm almıyor” hissini tetikler.


Tembellik ve Üşengeçlik Arasındaki Temel Farklar (Tablo)

Özellik Tembellik Üşengeçlik
Süreklilik Uzun süreli ve alışkanlık haline gelir Geçici, dönemsel
İstek Düzeyi Kişi yapmayı istemez İster ama o an enerjisi yoktur
Motivasyon Düşük ve kalıcı Zaman zaman düşer
Psikolojik Temel Kaçınma, sorumluluk almama Yorgunluk, stres, tükenmişlik
Sebep Konfor alanından çıkmak istememe Yorucu günlük yaşam, mental yük
Sonuç İşlerin kronik olarak ertelenmesi Kısa süreli erteleme
Önerilen Yaklaşım Davranışsal alışkanlık değişimi Enerji yönetimi, stres azaltma

Psikolojik Açıdan Farkı Nasıl Anlarız? (Yorumlu Maddeler)

1) Bir şey yapmak istemiyor musunuz, yoksa gücünüz mü yok?

  • Eğer istemiyorsanız → tembellik

  • Eğer isteyip kalkamıyorsanız → üşengeçlik

2) Bu durum günlerce sürüyor mu?

  • Günlük veya haftalık değişiyorsa = üşengeçlik

  • Uzun vadeli devam ediyorsa = tembellik veya kaçınma davranışı

3) Görevden mi kaçıyorsunuz, yorgunluktan mı?

  • Görevle yüzleşmek istemiyorsanız = tembellik

  • Enerjiniz düşük olduğu için erteliyorsanız = üşengeçlik


Tembellik ve Üşengeçliğin Nedenleri

Tembellik Nedenleri

  • Sorumluluk almaktan kaçınma

  • Mükemmeliyetçilik → “mükemmel yapamayacaksam hiç yapmayayım” düşüncesi

  • Rahat alan bağımlılığı

  • Kendine güven eksikliği

  • Hedef belirleyememe

Üşengeçlik Nedenleri

  • Yorgunluk ve uykusuzluk

  • Stres, yoğun tempo

  • Duygusal tükenmişlik

  • Enerji yönetiminde zorluk

  • Vitamin eksiklikleri (B12-D eksikliği gibi)

  • Depresyonun hafif belirtileri


Hangi Durumda Bir Uzmana Başvurmak Gerekir?

Aşağıdaki durumlar varsa profesyonel destek önerilir:

  • Günlük işlere başlamakta ciddi zorlanma

  • Sürekli yorgun hissetme

  • İşleri son ana bırakma alışkanlığının kronikleşmesi

  • Tükenmişlik, isteksizlik ve motivasyon kaybı

  • Hayat kalitesinin düşmesi

  • Konsantrasyon sorunları

  • Kendini sürekli “başarısız” veya “yetersiz” hissetme

🟧 AnkaraUzmanTerapi uzman yorumu:
Bu belirtiler depresyon, tükenmişlik sendromu veya dikkat-dağınıklığı temelli sorunlarla ilişkili olabilir.
Erken destek almak hem motivasyon hem de yaşam kalitesini artırır.


Tembellik mi, Üşengeçlik mi? Mini Kendini Değerlendirme Testi

Aşağıdaki sorulara “Evet” diyorsanız → üşengeçlik
“Sık sık / sürekli” diyorsanız → tembellik veya kaçınma davranışı

  1. “Yapmak istiyorum ama içimden gelmiyor” → Üşengeçlik

  2. “Net bir isteğim yok, yapmak da istemiyorum” → Tembellik

  3. “Başlasam devam ederim ama başlamak zor” → Üşengeçlik

  4. “Genelde işlerimi son dakikaya bırakıyorum” → Tembellik/Erteleme

  5. “Son zamanlarda çok yorgunum” → Üşengeçlik


Sonuç: Farkı Bilmek Davranışı Değiştirir

Tembellik ve üşengeçlik aynı kavramlar değildir.
Bu farkı bilmek, doğru alışkanlıkları geliştirmeyi ve gerektiğinde çözüm üretmeyi kolaylaştırır.

  • Üşengeçlik → enerji yönetimi ile düzelir.

  • Tembellik → davranışsal değişim ve motivasyon çalışmaları ile aşılır.


AnkaraUzmanTerapi Desteği

Bu durumla başa çıkmakta zorlanıyorsanız,
AnkaraUzmanTerapi uzman psikologları, sizin için kişiselleştirilmiş motivasyon çalışmaları,
alışkanlık geliştirme programları, duygusal tükenmişlik terapileri ve bilişsel davranışçı yöntemler sunmaktadır.

bıkkınlık sendromu nasıl geçer

Bıkkınlık Sendromu Nasıl Geçer? (Kapsamlı Rehber)

Bıkkınlık Sendromu Nasıl Geçer? (Kapsamlı Rehber)

Bıkkınlık sendromu; kişinin günlük yaşamda, iş hayatında veya sosyal ilişkilerinde sürekli olarak tükenmişlik, motivasyon kaybı, isteksizlik, boşluk hissi ve hiçbir şeyden keyif alamama durumları yaşamasıyla ortaya çıkan uzun süreli bir ruhsal yorgunluk halidir. Günümüzde özellikle yoğun stres, gelecek kaygısı, duygusal yük ve sürekli sorumluluk altında yaşayan kişilerde çok sık görülmektedir.

Bu kapsamlı rehberde bıkkınlık sendromunun belirtilerini, nedenlerini, bilimsel açıklamalarını ve nasıl geçeceğini; ayrıca tablolar ve uzman yorumlarıyla birlikte bulabilirsiniz.

Bıkkınlık Sendromu Nedir?

Bıkkınlık sendromu; kişinin zihinsel, duygusal ve fiziksel anlamda zorlanması sonucu ortaya çıkan, dinlenmekle bile geçmeyen uzun süreli tükenmişlik halidir. Bu durum anlık yorgunluktan farklı olarak kişinin sosyal yaşamını, iş performansını ve duygusal durumunu doğrudan etkiler.

Bıkkınlık Sendromu Belirtileri

Aşağıdaki belirtilerin birkaçı sizde varsa bıkkınlık sendromu yaşıyor olabilirsiniz:

  • Sürekli bitkinlik hissi
  • Sabah uyanırken yoğun isteksizlik
  • Hiçbir şeyden keyif alamama
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Sinirlilik ve tahammülsüzlük
  • Sosyal geri çekilme
  • Uyku düzensizlikleri
  • Baş ağrısı ve kas gerginliği
  • Hayattan tat alamama

Bıkkınlık Sendromunun Nedenleri

Bıkkınlık sendromunun birçok farklı nedeni olabilir. Aşağıdaki tablo ana sebepleri özetler:

Neden Açıklama Etki Seviyesi
Yoğun iş temposu Sürekli yetişmesi gereken işler ve baskı Yüksek
Duygusal yükler Aile sorunları, ilişkisel problemler Orta-Yüksek
Kontrolsüz stres Günlük yaşamda baş edilemeyen stres faktörleri Yüksek
Düzensiz uyku Kalitesiz ve bölünmüş uyku Orta
Kişisel hedef belirsizliği Ne istediğini bilememe, yönsüzlük Orta
Sürekli sorumluluk duygusu “Her şeyi ben halletmeliyim” düşüncesi Yüksek
Sosyal destek eksikliği Kendini yalnız hissetme Orta
Vitamin eksiklikleri B12, D vitamini eksikliklerinin etkisi Orta

Bıkkınlık Sendromu Nasıl Geçer?

Bilimsel ve pratik yöntemlerle bıkkınlık sendromunu kontrol altına almak mümkündür.

1. Stres Kaynaklarını Belirleyin

Kişiyi en çok yoran şey çoğu zaman fark edilmemiş stres faktörleridir. Kendinize şu soruları sorun:

  • Beni en çok ne yoruyor?
  • Bunu gerçekten değiştirebilir miyim?
  • Bu sorumluluk bana mı ait?

2. Zorunlu Mola Tekniği Uygulayın

Araştırmalara göre her 90 dakikada verilen 10 dakikalık kaliteli bir mola tükenmişliği %40 azaltıyor.

3. Küçük Görevlerle Başlayın

Bıkkınlık durumunda beynin yürütücü işlevleri zorlanır. Bu nedenle küçük görevleri tamamlamak dopamin artışı sağlayarak motivasyonu yükseltir.

4. Duygusal Detoks Yapın

Bıkkınlık çoğu zaman bastırılmış duyguların sonucudur. Bu yüzden duygusal farkındalık çok önemlidir.

5. Uyku Hijyenini Düzenleyin

  • Yatmadan 2 saat önce ekran bırakılmalı
  • Oda karanlık ve sessiz olmalı
  • Her gün aynı saatte uyunmalı

6. Sosyal Destek Ağını Güçlendirin

Yakın çevreyle iletişim, hobiler ve sosyal aktiviteler duygusal yükü azaltır.

7. Vitamin ve Mineral Eksikliklerini Kontrol Ettirin

B12, D vitamini ve demir eksikliği bıkkınlığı artırır. Basit bir kan tahlili bile çok şey ortaya koyabilir.

8. Psikolojik Destek Alın

Uzun süren bıkkınlık sendromunda bilişsel davranışçı terapi ve EMDR terapisi oldukça etkilidir.

Bıkkınlık Sendromu Geçmesi Ne Kadar Sürer?

Şiddet Düzeyi İyileşme Süresi Açıklama
Hafif 2–4 hafta Düzenli uyku ve stres kontrolü ile toparlanır
Orta 1–3 ay Psikolojik destek + yaşam düzeni gerekir
Şiddetli 3–6 ay Terapiler ve yaşam değişiklikleri gerekir

Uzman Yorumları

Klinik Psikoloji Perspektifi

Bıkkınlık sendromu genellikle duygusal tükenme ve işlev kaybının birleşimiyle ortaya çıkar. Kişi yapmak istediği şeyleri yapacak enerjiyi bulamaz.

Stres Yönetimi Uzman Görüşü

Enerji kaçaklarının tespiti iyileşmede ilk adımdır. Bıkkınlık çoğu zaman fark edilmeyen küçük stres birikimlerinden oluşur.

Uyku Bilimi Uzman Görüşü

Uyku düzeni, beyindeki serotonin ve dopamin dengesini doğrudan etkiler. Bu nedenle kaliteli uyku bıkkınlık sendromunun temel tedavilerinden biridir.

Evde Uygulanabilecek Pratik Çözümler

  • 15 dakikalık meditasyon
  • Günlük yürüyüş
  • Nefes egzersizleri
  • Günlük tutmak
  • Kafeini azaltmak

Bıkkınlık Sendromunda Yapılmaması Gerekenler

  • Kendini zorlamak
  • Sosyal izolasyon
  • Aşırı kafein tüketmek
  • Negatif içerikli sosyal medya kullanımı
  • Sürekli ertelemek

Sonuç

Bıkkınlık sendromu doğru yöntemlerle tamamen kontrol altına alınabilir. Önemli olan nedenleri fark etmek, küçük adımlarla başlamak, uyku ve dinlenme düzenini oturtmak ve gerekirse uzman desteği almaktır.

psikolojide 3 günlük kuralı

Psikolojide 3 Gün Kuralı Nedir? Nasıl Uygulanır?

Psikolojide 3 Gün Kuralı Nedir? Nasıl Uygulanır ve Neden Etkilidir?

3 Gün Kuralı, ilişkilerde ve iletişim süreçlerinde kişinin duygusal olarak geri çekilmesini, ani tepki yerine düşünerek hareket etmesini ve karşı tarafın ilgisini net şekilde gözlemlemesini sağlayan etkili bir psikolojik yöntemdir.
Özellikle yoğun duygusal dönemler, bağlanma sorunları ve iletişimde dengesizlik yaşayan kişiler tarafından sıklıkla kullanılır.


3 Gün Kuralı Ne Anlama Gelir?

3 gün boyunca karşı tarafa herhangi bir mesaj atmamak, aramamak veya iletişim başlatmamak anlamına gelir.
Bu süre boyunca kişi zihinsel olarak toparlanır, ilişkiyi objektif açıdan değerlendirme fırsatı yakalar.


3 Gün Kuralının Psikolojik Temeli

Duygusal Düzenleme

Kişi yoğun duygusal tepkilerini kontrol eder, sakinleşme alanı oluşur.

Bağlanma Davranışlarını Gözlemleme

Karşı tarafın iletişim isteği veya ilgisi bu dönemde net şekilde ortaya çıkar.

Güdüsel Tepkilerin Yavaşlaması

Zihnin duygusal kısmı sakinleşerek karar mekanizması daha sağlıklı çalışmaya başlar.


3 Gün Kuralı Nasıl Uygulanır?

Tam Sessizlik Dönemi

Mesaj, arama, sosyal medya beğenisi veya izleme dahil hiçbir etkileşim yapılmaz.

Kendine Odaklanma

Bu süre; spor, sosyal aktiviteler, iş, dinlenme ve zihinsel toparlanma için kullanılır.

Karşı Tarafın Davranışlarını Gözlemleme

Gerçekten ilgisi olan bir kişi bu süreçte yoklama yapar, iletişim kurar.

3. Günün Sonunda Doğal Dönüş

Duruma göre kısa ve sade bir mesajla iletişim başlatılabilir.


3 Gün Kuralının Faydaları (Tablo)

Faydası Açıklama
Duygusal kontrol Aceleci, yoğun ve ani tepkiler azalır.
İlişkide denge Sürekli çabalayan taraf olma hissi azalır.
Gerçek ilgi testi Karşı tarafın çaba gösterip göstermediği ortaya çıkar.
Öz-değer artışı Kişi kendi alanını koruduğunu hisseder.
Bağımlı davranış azalması Sürekli mesaj atma ve onay arama döngüsü kırılır.
Netlik sağlar İlişkiyi objektif şekilde analiz etmeye yardımcı olur.

3 Gün Kuralı Ne Zaman Uygulanmalı?

Karşı Tarafın Soğuduğu Dönemlerde

İletişimin tek taraflı olduğu süreçlerde etkili sonuç verir.

Sürekli Sen Çabalıyorsan

Eşitlik sağlamak için ideal bir yöntemdir.

Duygusal Patlamalar Yaşıyorsan

3 günlük sakinleşme dönemi sağlıklı düşünmeyi kolaylaştırır.


3 Gün Kuralı Ne Zaman Uygulanmamalı?

Acil Çözülmesi Gereken Bir Sorun Varken

Sessizlik yanlış anlaşılmaya neden olabilir.

Karşı Taraf Açık İletişim Kuruyorsa

Gereksiz mesafe oluşturur.

Manipülasyon Amacıyla Kullanılıyorsa

Bu yöntem güç oyunu değil, duygusal düzenleme tekniğidir.


Bilimsel Açıklama ve Psikolojik Temel

Psikoloji araştırmalarına göre, duygusal yoğunluk ortalama 48–72 saat içinde azalır.
Bu süre sonunda kişi:

  • Daha mantıklı karar verir

  • Durumu daha objektif değerlendirir

  • Ani tepkilerin yerini sağlıklı iletişim alır

Uzmanlar 3 Gün Kuralını özellikle ilişki dinamikleri, bağlanma sorunları, kaygı yönetimi ve sınır koyma çalışmaları için önerir.

3 Gün Kuralı, ilişkilerde daha dengeli ve sağlıklı bir iletişim kurmak için kullanılan güçlü bir psikolojik tekniktir.
Kişiye hem duygusal alan sağlar hem de ilişkiyi daha doğru analiz etme fırsatı verir.

duygusal tükenmişlik ve iş stresi

Duygusal Tükenmişlik ve İş Stresi Çözüm Yolları

Duygusal Tükenmişlik ve İş Stresi: Belirtiler, Nedenler ve Çözüm Yolları

Günümüz çalışma düzeninde yoğun tempo, bitmeyen sorumluluklar ve sürekli “yetiştirme baskısı” pek çok kişiyi duygusal tükenmişlik (burnout) noktasına getiriyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan çalışanlarda son yıllarda bu durum ciddi şekilde artmış durumda.
Peki duygusal tükenmişlik tam olarak nedir? Nasıl anlaşılır ve nasıl iyileşir?


🔥 Duygusal Tükenmişlik (Burnout) Nedir?

Duygusal tükenmişlik, kişinin uzun süreli stres altında kalarak hem duygusal hem zihinsel hem de fiziksel olarak yıpranmasıdır.
Günlük hayatta “hiç enerjim kalmadı”, “kendimi sıfırlanmış gibi hissediyorum” şeklinde ifade edilir.

Bu durum sadece yorgunluk değildir; kişinin genel yaşam kalitesini etkileyen bir tükenmişlik sendromudur.


🚨 Duygusal Tükenmişliğin Yaygın Belirtileri

1. Sürekli bitkinlik ve enerjisizlik

Uyusan da uyanınca hâlâ yorgun hissetmek.

2. İşe karşı isteksizlik

Eskiden motivasyon veren görevlerin artık anlamsız gelmesi.

3. Dikkat dağınıklığı ve unutkanlık

Basit işleri bile toparlamakta zorlanmak.

4. Tükenmişlik kaynaklı öfke

Küçük olaylara aşırı tepki verme, tahammülün azalması.

5. Sosyal geri çekilme

Arkadaş, aile, iş arkadaşlarından uzaklaşma isteği.

6. Uyku sorunları

Gece düşüncelerin durmaması, sabah dinlenmemiş uyanma.

7. Baş – boyun – mide ağrıları

Stresin fiziksel olarak kendini göstermesi.


🔍 Duygusal Tükenmişliğin Temel Nedenleri

1. Fazla iş yükü ve zaman baskısı

Yetişmeyen işler, bitmeyen görevler, yüksek beklentiler.

2. Sürekli ulaşılabilir olma zorunluluğu

Mesai dışı mesajlar, mailler, yöneticiden gelen talepler.

3. İş – özel hayat dengesinin bozulması

Dinlenme alanı kalmadığında zihin kendini yenileyemez.

4. Duygusal yük taşıma

Özellikle hizmet sektöründe, sürekli insanlarla çalışıldığında duygusal yorulma olur.

5. Değersizlik hissi

Çabanın görünmemesi, takdir edilmemek, adaletsiz muamele.

6. Gelecek kaygısı

İş güvencesi, gelir kaygısı, iş değişikliği ihtiyacı.


🌱 Duygusal Tükenmişlik Nasıl Geçer? Etkili Çözüm Önerileri

1. Sınır koymayı öğrenin

Mesai dışı saatlerde gelen iş mesajlarını cevaplamak zorunda değilsiniz.

2. Molaları bilinçli kullanın

Gün içinde 5–10 dakikalık kısa mola bile zihni resetler.

3. Kendinize yüklemeyi bırakın

Her şeyi mükemmel yapmaya çalışmak tükenmişliği artırır.

4. Sosyal destek alın

Arkadaş, aile ya da partner ile paylaşmak duygusal yükü azaltır.

5. Spor ve hareket

Kısa yürüyüş bile stres hormonlarını hızlı şekilde dengeler.

6. Günlük yaşamı sadeleştirin

Zihinsel ve duygusal alanı temizlemek iyi gelir.


🧩 Ne Zaman Bir Uzmandan Destek Alınmalı?

Aşağıdaki durumlardan biri varsa uzmana başvurmak önemlidir:

  • Uzun süredir yorgunluk geçmiyorsa

  • İşe gitmek kaygı yaratıyorsa

  • Uyku düzeni tamamen bozulduysa

  • Konsantrasyon ciddi şekilde düştüyse

  • Duygusal kopukluk ve isteksizlik artıyorsa

Profesyonel bir psikolog, tükenmişliğin temel sebeplerini belirleyip kişiye özel bir iyileşme planı oluşturabilir.
EMDR, bilişsel davranışçı terapi ve şema terapi burnout sürecinde oldukça etkili yöntemlerdir.


🧠 Tükenmişlik Bir Zayıflık Değil, Bir İşaret

Duygusal tükenmişlik bir “dayanıksızlık” değil; zihnin size “artık dur ve kendine bak” dediği bir uyarıdır.
Doğru adımlarla ve gerektiğinde profesyonel destekle bu süreç tamamen iyileştirilebilir.

eşinin eski sevgilisini kıskanmak

Eşinin Eski Sevgilisini Kıskanmak

Eşinin Eski Sevgilisini Kıskanmak: Psikolojik Nedenleri ve Başa Çıkma Yolları

Eşinizin geçmişte yaşadığı bir ilişkiyi aklınıza getirdiğinizde içsel bir rahatsızlık hissediyor musunuz?
Kıskançlık, çoğu zaman sevginin göstergesi olarak algılansa da, eşinin eski sevgilisini kıskanmak, genellikle kişinin özgüveni, geçmiş deneyimleri ve bağlanma biçimiyle doğrudan ilişkilidir.
Bu yazıda bu duygunun psikolojik kökenlerini, neden tekrarlandığını ve sağlıklı şekilde nasıl yönetilebileceğini detaylıca ele alacağız.


🔍 Eşinin Eski Sevgilisini Kıskanmanın Psikolojik Nedenleri

Psikolojik Etken Açıklama Etkisi
Bağlanma Stili Kaçıngan veya kaygılı bağlanma tarzına sahip bireyler geçmiş ilişkilerle karşılaştırılmaktan korkabilir. Güvensizlik ve sürekli kıyaslama eğilimi.
Özgüven Eksikliği Kişi kendini “daha az sevilebilir” olarak görüyorsa, eşinin geçmişi tehdit gibi algılanabilir. “Ben yeterli değilim” düşüncesi.
Geçmiş İlişkisel Travmalar Aldatılmış veya terk edilmiş kişiler geçmişteki duygusal acılarını eşlerinin geçmişine yansıtabilir. Sürekli tetikte olma hali.
Kıyaslama Davranışı Eşinin eski ilişkisini zihinde sürekli karşılaştırmak. Gerçek olmayan bir rekabet duygusu.

💬 Gerçekçi Bir Bakış: Kıskançlık Her Zaman “Aşkın Göstergesi” Değildir

Psikolojik açıdan kıskançlık; kayıp korkusu, değersizlik hissi ve kontrol ihtiyacının birleşimidir.
Yani eşinizi “koruma” içgüdüsü gibi görünse de, çoğu zaman kendini güvende hissetmeme duygusundan kaynaklanır.

🗣️ Uzman Yorumu:
“Kıskançlık, çoğu zaman partnerin geçmişine değil, kişinin kendi iç dünyasındaki eksiklik duygusuna tepkidir. Eşinizin geçmişini değil, bu duygunun sizde yarattığı anlamı keşfetmek gerekir.”
Uzm. Psikolog Umut Bey / Ankara Uzman Terapi


💡 Eşinin Eski Sevgilisini Kıskanmanın 5 Temel Nedeni

  1. Benlik algısında zedelenme: “O kişiden daha mı güzeldi/daha mı yakışıklıydı?” düşüncesi.

  2. Kaybetme korkusu: Geçmişi hâlâ bir tehdit olarak görmek.

  3. Eşin iletişim biçimi: Bazı partnerler istemeden eski anılardan bahsedebilir.

  4. Sosyal medya etkisi: Eşin geçmiş paylaşımlarını görmek duygusal tetiklenmeyi artırır.

  5. Kontrol ihtiyacı: Duygusal güvenin dışsal koşullara bağlanması.


🌱 Psikolojik Olarak Bu Durumla Nasıl Baş Edilir?

1. Gerçek ve Hayal Arasındaki Farkı Ayırın

Zihninizde kurduğunuz senaryolar, çoğu zaman geçmişin bugüne taşınmış versiyonlarıdır.
Kendinize şu soruyu sorun:

“Eşimin geçmişini değil, onun şu anki sevgisini neden sorguluyorum?”

2. Kendinizi Kıyaslamayın

Kıyaslama, kıskançlığın yakıtıdır.
Unutmayın, eşinizin geçmişi onun kişisel gelişim hikayesinin bir parçasıdır — sizinle olan bağı bu geçmişten bağımsızdır.

3. İletişim Kurun, Sorgulamayın

Eşinize “Neden onunla görüştün?” gibi suçlayıcı cümleler yerine,

“Geçmişteki bazı şeyleri düşündüğümde kendimi güvensiz hissediyorum.”
gibi duygusal temelli bir ifade kullanın. Bu, savunma yerine anlayışı doğurur.

4. Özgüven Üzerine Çalışın

Kıskançlık genellikle “kendini yetersiz hissetme” ile ilgilidir.
Güçlü yönlerinizi fark etmek, kendi benliğinize güveninizi yeniden inşa eder.

5. Terapötik Destek Alın

Bu duygunun sık sık tekrarlandığını fark ediyorsanız, bireysel terapi veya çift terapisi büyük fayda sağlar.
Ankara Uzman Terapi’de, kıskançlık ve güven problemlerine odaklanan terapi süreçleri, bireyin duygusal denge ve özsaygısını yeniden kazanmasına yardımcı olur.


📊 Duygu ve Düşünce Farkındalık Tablosu

Düşünce Gerçek Durum Yeni Bakış Açısı
“Eşim onu hâlâ düşünüyor olabilir.” Eşiniz geçmişini sizinle paylaştığı için samimi davranıyor olabilir. Dürüstlük, sevginin göstergesidir.
“Ben onun kadar iyi değilim.” Her birey farklı özelliklere sahiptir. Kıyas değil, farklılık denge getirir.
“Geçmişini bilmek istemiyorum.” Kaçınmak, korkuyu büyütür. Konuşmak, duyguyu yatıştırır.

💬 Danışan Yorumu (Anonim)

“Eşimle evliliğimizin ilk yıllarında eski sevgilisinden bahsettiğinde kalbim sıkışıyordu. Onu kaybetmekten korkuyordum. Terapi sürecinde aslında bu duygunun geçmişteki reddedilme korkumla alakalı olduğunu fark ettim. Şimdi aynı konular açıldığında bile sakin kalabiliyorum.”


❤️ Sonuç: Geçmiş, İlişkinizin Düşmanı Değil; Öğretmenidir

Eşinizin geçmişi, bugünkü sevginizi tehdit etmez; aksine sizi birbirinize daha olgun ve anlayışlı hale getirebilir.
Kıskançlık yerine empati, güven ve açık iletişim üzerine odaklanmak, ilişkinizin temelini güçlendirir.

Unutmayın, duygularınızda yanlış yok — önemli olan onları nasıl yönettiğinizdir.
Ankara Uzman Terapi olarak, bu süreçte yanınızda olmaktan mutluluk duyarız.

psikolojide-fiziksel-temasdan-hoslanmamak

Psikolojide Fiziksel Temastan Hoşlanmamak

Psikolojide Fiziksel Temastan Hoşlanmamak Ne Anlama Gelir?

Bazı insanlar sarılmaktan, el sıkışmaktan veya yakın mesafede bulunmaktan rahatsızlık duyarlar. Bu durum çoğu zaman “soğukluk” ya da “utangaçlık” olarak yorumlansa da, aslında psikolojik açıdan çok daha derin bir anlam taşıyabilir.
Fiziksel temastan hoşlanmamak, bireyin duygusal sınırlarını, geçmiş yaşantılarını, güven algısını ve hatta beden farkındalığını yansıtan bir göstergedir.


🧩 Fiziksel Temasın Psikolojik Önemi

Fiziksel temas, insan gelişiminin temel bileşenlerinden biridir. Araştırmalara göre dokunma hissi, hem bebeklikte hem de yetişkinlikte bağlanma duygusunu güçlendirir, stres hormonlarını azaltır ve güven hissini artırır.
Ancak bazı bireylerde bu temas, tehdit, rahatsızlık ya da kontrol kaybı hissi yaratabilir. Bu durum genellikle çocuklukta veya ergenlikte öğrenilmiş bir savunma biçimidir.


🔍 Psikolojide Temastan Hoşlanmamanın Olası Nedenleri

1. Bağlanma Stili

Psikoloji literatürüne göre, erken dönem ilişkilerimiz (özellikle ebeveynlerle olan temas biçimi) gelecekteki bağlanma stilimizi şekillendirir.

  • Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal yakınlıktan olduğu gibi fiziksel temastan da kaçınabilir.

  • “Yakınlık” onlar için tehdit anlamına gelebilir. Bu da temas sırasında içsel bir gerginlik yaratır.

2. Travmatik Deneyimler

Geçmişte fiziksel veya duygusal istismar, sınır ihlali ya da güven kırılması yaşamış bireylerde fiziksel temas, bilinçaltında “tehlike” olarak kodlanabilir.
Bu durum özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayan kişilerde sık görülür. Beden teması, geçmişte yaşanan olumsuz anıların tetikleyicisi olabilir.

3. Kişisel Sınır Algısı

Bazı bireyler, kişisel alan kavramına çok daha fazla önem verir. Bu kişiler için fiziksel temas, sınırlarının ihlali anlamına gelebilir.
Bu durum kişilik özelliği olarak da değerlendirilebilir — tıpkı içe dönük, dikkatli veya mesafeli bir yapıya sahip olmak gibi.

4. Duyusal Hassasiyet (Sensory Sensitivity)

Bazı insanlar için dokunma, duyusal anlamda aşırı uyarıcı olabilir. Özellikle duyusal işlemleme bozukluğu ya da otizm spektrumundaki bireylerde, fiziksel temas rahatsızlık hissi yaratabilir.
Bu kişiler için temas, sevecen bir davranıştan ziyade “bedensel yük” haline gelebilir.

5. Kültürel ve Ailesel Faktörler

Her toplumda fiziksel temasın anlamı farklıdır. Bazı kültürlerde sarılmak olağanken, bazılarında mesafe saygının göstergesidir.
Eğer birey mesafeli iletişimin norm olduğu bir ortamda büyüdüyse, temas onun için doğal bir davranış olmayabilir.


💬 Fiziksel Temastan Hoşlanmamanın Sonuçları

Bu durum tek başına bir problem değildir. Ancak uzun vadede:

  • Yakın ilişkilerde yanlış anlaşılmalara,

  • “Sevgi göstermiyor” algısına,

  • Kendini ifade etmekte zorlanmaya,

  • Ve yalnızlık hissine yol açabilir.

Bazı kişiler, dokunmaktan kaçındıkları için duygusal olarak da uzaklaşır. Bu da ilişkilerde iletişim problemlerine zemin hazırlar.


🌱 Bu Durumla Nasıl Baş Edilir?

1. Kendini Tanıma ve Kabul

Öncelikle fiziksel temastan hoşlanmamanın bir “kusur” olmadığını bilmek önemlidir.
Bedenin verdiği tepkileri gözlemlemek ve “neden rahatsız oluyorum?” sorusuna dürüstçe yanıt aramak, farkındalığın ilk adımıdır.

2. Sınırları İfade Etmek

Rahatsızlık hissettiğinizde bunu açıkça dile getirmek, hem sizi hem de karşınızdaki kişiyi korur.
“Şu anda sarılmak istemiyorum ama seni gördüğüme sevindim.” gibi cümleler, duygusal bağı koruyarak sınır koymanızı sağlar.

3. Güvenli Alan Oluşturmak

Bazı kişiler zamanla fiziksel temasa alışabilir. Bunun için güvendiğiniz kişilerle, kontrollü ve izinli temas deneyimleri oluşturabilirsiniz.
Bu süreçte acele etmemek ve kendinizi zorlamamak çok önemlidir.

4. Terapi Desteği

Fiziksel temasa karşı yoğun bir rahatsızlık, geçmiş travmalarla ilişkili olabilir.
Bireysel terapi, özellikle EMDR veya bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemleriyle, bu duyusal ve duygusal tepkilerin kökenini anlamaya yardımcı olur.
Bir psikologla çalışmak, bu tepkileri dönüştürmek için güvenli bir alan sağlar.


🪞 Temas Etmeden de Yakın Olmak Mümkün

Fiziksel temastan hoşlanmamak, sevgi eksikliği değil; farklı bir duygusal işleyiş biçimidir.
Bazı insanlar sevgiyi dokunarak, bazıları sözcüklerle veya davranışlarla gösterir.
Kendinizi ve başkalarını bu farklılıkla kabul etmek, hem kişisel gelişim hem de ilişkiler açısından olgun bir adımdır.


psikolojide gözlem ve gorusme becerileri

Psikolojide Gözlem ve Görüşme Becerileri Nedir? | Psikolojik Değerlendirmede Temel Araçlar

Psikolojide Gözlem ve Görüşme Becerileri: Danışanı Anlamanın Bilimsel Yolu

👀 1. Gözlem Nedir ve Psikolojide Neden Önemlidir?

Gözlem, bireyin davranışlarını, tepkilerini ve iletişim biçimlerini sistematik bir şekilde izleyip değerlendirme sürecidir.
Psikolojide gözlem, danışanın sözel ifadeleri kadar beden dili, mimik, ses tonu ve duygusal ifadelerini anlamada da önemli rol oynar.

“İnsan sadece söyledikleriyle değil, söylemedikleriyle de kendini anlatır.”
Uzm. Psikolog Umut Bey


🔹 2. Psikolojik Gözlemin Türleri

Gözlem Türü Açıklama Kullanım Alanı
Doğal Gözlem Danışanın davranışlarını kendi ortamında incelemektir. Çocuk psikolojisi, okul gözlemleri
Yapılandırılmış Gözlem Belirli bir plan veya ölçek çerçevesinde yapılan sistematik gözlemdir. Klinik değerlendirme, deneysel çalışmalar
Katılımcı Gözlem Gözlemci olayın bir parçası olarak sürece dâhil olur. Sosyal psikoloji, grup terapileri
Katılımcı Olmayan Gözlem Gözlemci yalnızca izler, müdahale etmez. Klinik görüşmeler, terapi öncesi değerlendirmeler

💬 3. Görüşme (Mülakat) Nedir?

Psikolojik görüşme, danışanla kurulan profesyonel iletişim sürecidir.
Amaç, danışanın duygu, düşünce, davranış ve geçmiş yaşantılarına dair derinlemesine bilgi edinmektir.

Bu süreç, terapistin empatik dinleme, soru sorma, duygusal yansıtma ve aktif gözlem becerilerini bir arada kullanmasını gerektirir.


🧩 4. Görüşme Türleri

Görüşme Türü Tanım Kullanım Alanı
Yapılandırılmış Görüşme Belirli sorulara dayalı, standardize edilmiş görüşmelerdir. Psikiyatrik tanı, araştırmalar
Yarı Yapılandırılmış Görüşme Ana başlıklar sabittir, ancak sorular esnek biçimde değiştirilebilir. Klinik psikoloji, terapi ön görüşmeleri
Yapılandırılmamış Görüşme Doğal bir sohbet havasında ilerler, danışanın yönlendirmesiyle şekillenir. Psikoterapi, danışmanlık süreçleri

🎯 5. Psikolojik Görüşmede Temel Beceriler

  1. Etkin Dinleme: Danışanı kesmeden, yargılamadan dinlemek

  2. Empati Kurma: Danışanın duygularını anlamak ve bunu yansıtmak

  3. Açık Uçlu Soru Sorma: Danışanın iç dünyasını açmasını sağlamak

  4. Sessizliği Kullanma: Düşünme alanı yaratmak

  5. Gözlem Becerisi: Sözel olmayan ipuçlarını fark etmek

  6. Duygusal Farkındalık: Danışanın duygusal yoğunluğunu hissetmek


👁️ 6. Görüşmede Gözlemin Rolü

Görüşme sırasında psikolog, yalnızca söylenenleri değil; vücut dili, mimikler, jestler, göz teması ve ses tonundaki değişimleri de analiz eder.
Örneğin:

  • Göz teması kurmamak: utanç, suçluluk veya kaygı göstergesi olabilir.

  • Sık nefes alma: stres veya panik haliyle ilişkilidir.

  • Aşırı sakinlik: bastırılmış öfke veya duygusal kopukluk belirtisi olabilir.


🧠 7. Etik ve Profesyonellik

Psikolojik gözlem ve görüşmede gizlilik, tarafsızlık ve empatik yaklaşım esastır.
Danışanın izni olmadan bilgiler paylaşılmaz, gözlemler etik çerçevede raporlanır.

“Bir psikolog, sadece gözleriyle değil, kalbiyle de gözlemler.”


📊 8. Uygulamada Sık Karşılaşılan Hatalar

Hata Türü Sonuç
Ön yargılı gözlem Danışanın davranışları yanlış yorumlanabilir.
Fazla müdahaleci görüşme Danışan kendini kapatabilir.
Not almayı ihmal etme Değerlendirme süreci eksik kalır.
Duygusal mesafenin kaybı Objektiflik zedelenir.

🌱 9. Gözlem ve Görüşme Becerilerini Geliştirmek İçin Öneriler

  • Sürekli vaka analizi ve süpervizyon desteği alın.

  • Empati, beden dili ve aktif dinleme üzerine eğitimler alın.

  • Görüşme sonrasında öz-değerlendirme yaparak farkındalık kazanın.

  • Duygusal tükenmeye karşı kişisel bakım rutinleri oluşturun.


Psikolojik Değerlendirmenin Görünmeyen Gücü

Gözlem ve görüşme becerileri, psikolojinin en temel yapı taşlarındandır.
Doğru gözlem, danışanın “ne yaşadığını” değil, “nasıl hissettiğini” anlamayı sağlar.
Bu iki beceri birlikte kullanıldığında, terapi süreci daha derin, güvenli ve etkili hale gelir.

adli-psikolojide-profilleme-ankara-psikolog

Adli Psikolojide Profilleme Nedir? Suçlu Profili Nasıl Oluşturulur?

Adli Psikolojide Profilleme: Suçlunun Zihnini Okuma Sanatı


🔍 1. Adli Psikolojide Profilleme Nedir?

Adli psikolojide profilleme (criminal profiling), bir suçun işlendiği biçimden yola çıkarak olası failin kişilik özelliklerini, davranış biçimini ve psikolojik yapısını belirleme sürecidir.
Amaç, yalnızca failin kimliğini tahmin etmek değil; aynı zamanda suçun arkasındaki motivasyonu, planlama düzeyini ve zihinsel durumunu anlamaktır.

“Profilleme, suç mahallinden suçlunun zihnine yapılan bir yolculuktur.”
FBI Davranış Analizi Birimi


⚖️ 2. Adli Psikolojide Profillemenin Amacı

Profilleme; polis, savcı, adli tıp ve psikiyatri uzmanlarının yürüttüğü çok disiplinli bir çalışmanın parçasıdır.
Bu sürecin temel amaçları:

  • Suçlunun kişilik özelliklerini belirlemek

  • Olası tekrar suç işleme riskini analiz etmek

  • Soruşturmayı daraltmak ve yönlendirmek

  • Mağdurun seçilme nedenlerini anlamak

  • Suçun psikolojik motivasyonunu çözmek


🧩 3. Profilleme Süreci Nasıl İşler?

Aşama Açıklama
1. Suç Mahalli Analizi Olay yerinde bulunan fiziksel kanıtlar, suçun işlenme biçimi, zaman ve mekân analizi yapılır.
2. Davranışsal İnceleme Failin kullandığı yöntem, planlama düzeyi, mağdurla ilişkisi incelenir.
3. Psikolojik Değerlendirme Suçlunun olası kişilik bozuklukları, dürtü kontrolü ve empati düzeyi analiz edilir.
4. Demografik Tahmin Yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve sosyal statü gibi verilerden tahmin profili çıkarılır.
5. Profili Raporlama Elde edilen tüm bulgular, adli birimlerle paylaşılır ve soruşturma sürecine entegre edilir.

🧠 4. Profilleme Türleri

Adli psikolojide kullanılan profilleme yöntemleri birkaç farklı yaklaşım içerir:

🔹 1. Suç Odaklı Profilleme (Crime Scene Profiling)

Suçun işlendiği yerin ayrıntılarına dayanarak failin psikolojik yapısını tahmin eder.
Örneğin, suçun planlı mı yoksa anlık mı işlendiği analiz edilir.

🔹 2. Mağdur Odaklı Profilleme (Victimology)

Mağdurun yaş, cinsiyet, sosyal çevre, yaşam tarzı gibi özellikleri incelenerek failin mağdur seçme motivasyonu araştırılır.

🔹 3. Coğrafi Profilleme (Geographical Profiling)

Suçların işlendiği yerlerin haritası çıkarılarak failin yaşadığı veya sık bulunduğu bölgeler tahmin edilir.

🔹 4. Psikolojik Profilleme (Personality-Based Profiling)

Failin kişilik bozukluğu, dürtü kontrolü, travma geçmişi ve sosyal ilişkileri değerlendirilir.


🕵️ 5. Profillemede Kullanılan Psikolojik Teknikler

  • Davranışsal Analiz: Suçlunun kullandığı yöntem, bıraktığı izler ve tekrar etme eğilimi incelenir.

  • Kişilik Tipolojileri: Psikopatik, sosyopatik, narsistik veya paranoid özellikler değerlendirilir.

  • Adli Görüşme Teknikleri: Şüpheliyle yapılan görüşmelerde sözsüz iletişim ve tutarsız ifadeler analiz edilir.

  • Travma Psikolojisi: Suçlunun geçmiş yaşantısındaki duygusal yaraların davranışa yansımaları incelenir.


🔬 6. Gerçek Hayattan Profilleme Örnekleri

  • FBI Behavioral Analysis Unit (BAU), 1970’lerden itibaren seri cinayetlerde davranış örüntülerine dayalı profiller oluşturmuştur.

  • Ted Bundy, Jeffrey Dahmer ve BTK Katili gibi vakalarda profilleme, failin bulunmasında büyük rol oynamıştır.

  • Türkiye’de ise kriminal psikologlar, özellikle organize suç ve istismar dosyalarında bu teknikleri kullanmaktadır.


📊 7. Profilleme ile Elde Edilen Başlıca Kazanımlar

Sonuç Açıklama
Daha Hızlı Soruşturma Şüpheli sayısı daraltılır, kaynaklar doğru yönlendirilir.
Davranışsal Delil Analizi Failin kişiliği hakkında ipuçları elde edilir.
Tekrar Suç Riskinin Azalması Profil temelli önlemler alınabilir.
Mağdur Koruma Planları Potansiyel mağdurlar önceden tespit edilip korunabilir.

💬 8. Uzman Görüşü

🧠 “Adli psikolojide profilleme, sezgi değil bilimdir. Her veri, failin zihninden bir iz taşır. Önemli olan bu izleri doğru okumaktır.”
Uzm. Psikolog & Adli Davranış Analisti Umut Bey


⚖️ 9. Profilleme ve Etik Sınırlar

Profilleme bilimsel bir süreçtir; kişisel önyargılar veya etnik, kültürel genellemelerle karıştırılmamalıdır.
Psikologlar bu çalışmalarda etik ilkeler, gizlilik ve tarafsızlık çerçevesinde hareket ederler.


Zihnin Derinliklerinden Adalete

Adli psikolojide profilleme, sadece bir suçun çözüm aracı değil; aynı zamanda insan davranışını anlamanın en derin yollarından biridir.
Doğru uygulandığında hem adaletin tecellisine katkı sağlar hem de suçun önlenmesine yardımcı olur.

boşanmada psikolojik şiddet ispatı ankara psikolog

Boşanmada Psikolojik Şiddetin İspatı

Boşanmada Psikolojik Şiddetin İspatı Psikolojik (duygusal) şiddet, evlilik birliğini derinden sarsan ve çoğu zaman …

rüyada ünlü bir psikolog görmek

Rüyada Ünlü Bir Psikolog Görmek Ne Anlama Gelir?

Rüyada Ünlü Bir Psikolog Görmek Ne Anlama Gelir? Rüyada ünlü bir psikolog görmek, kişinin zihinsel yüklerinden …

tembellik ve üsengeclik arasindaki fark

Tembellik ve Üşengeçlik Arasındaki Fark

Tembellik ve Üşengeçlik Arasındaki Fark: Psikolojik Bir Değerlendirme Tembellik ve üşengeçlik Günlük hayatta çoğu …