Blog

Ankara’da İlişki Terapisi

Ankara’da İlişki Terapisi

İnsanların hayatında ilişkiler büyük bir öneme sahiptir. Ancak, her ilişkide zaman zaman sorunlar ve zorluklar ortaya çıkabilir. İletişim eksikliği, çatışmalar, güvensizlik gibi faktörler ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Ankara, Türkiye’nin başkenti olarak, birçok çiftin yaşadığı ve ilişki terapisi hizmetlerine kolaylıkla ulaşabilecekleri bir şehirdir.

İlişki terapisi, çiftlerin arasındaki sorunları anlamak, iletişimi geliştirmek ve sağlıklı bir ilişki inşa etmek amacıyla kullanılan bir terapi yöntemidir. Ankara, bu alanda yetenekli ve deneyimli ilişki terapistleri ile çiftlere destek sunmaktadır. İlişki terapisi, çiftlerin kendilerini ifade etmelerine yardımcı olurken, iletişim becerilerini güçlendirmelerine, empati kurmalarına ve çatışmaları etkili bir şekilde çözmelerine olanak tanır.

Ankara’da ilişki terapisi almak, çiftlerin ilişkilerindeki sorunları çözmek ve sağlıklı bir şekilde birlikte büyümek için önemli bir adımdır. İlişki terapistleri, çiftlerin duygusal ihtiyaçlarını anlamalarına ve birbirleriyle daha derin bir bağ kurmalarına yardımcı olur. Bu süreçte, çiftlerin geçmişteki travmaları ele alarak bunları aşmaları ve sağlıklı bir gelecek inşa etmeleri desteklenir.

İlişki terapisi seansları, çiftlerle bire bir yapılan görüşmelerden oluşur. Terapistler, çiftin dinamiklerini anlamak ve sorunların kökenine inmek için özel teknikler kullanır. İletişim sorunları, güvensizlik, çatışma yönetimi, cinsel uyumsuzluklar ve sadakatsizlik gibi birçok farklı konu üzerinde çalışırlar. Terapistler, çiftlerin duygusal bağlarını güçlendirmelerine ve birbirleriyle daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

Ankara'da ilişki Terapisi
Ankara’da İlişki Terapisi

İlişki terapisi, çiftlerin sorunlarına çözüm odaklı yaklaşırken, aynı zamanda daha sağlam bir temel oluşturmayı hedefler. Terapinin amacı, çiftlerin ilişkilerindeki olumsuz döngüleri tanımalarına ve bunları kırmalarına yardımcı olurken, daha sağlıklı bir etkileşim modeli geliştirmelerini sağlar. Bu sayede çiftler, iletişim becerilerini geliştirir, duygusal olarak daha bağlı hisseder ve birbirlerine daha derin bir şekilde bağlanırlar.

İlişki terapisi, çiftlerin birbirlerini daha iyi anlamalarını, duygusal zorlukları ele almalarını ve sağlıklı bir şekilde iletişim kurmalarını sağlayarak ilişkilerini güçlendirir. Ankara’da ilişki terapisi hizmetlerine erişmek, çiftlerin daha sağlıklı ve mutlu bir birliktelik için adım atmalarına yardımcı olur. Profesyonel terapistler, çiftlere kılavuzluk ederek, sorunları ele alırken aynı zamanda çiftin kişisel gelişimini de destekler.

Sonuç olarak, Ankara’da ilişki terapisi hizmeti, çiftlerin ilişkilerindeki sorunları çözmek, iletişimi geliştirmek ve daha sağlıklı bir birliktelik inşa etmek için önemli bir kaynaktır. Profesyonel terapistlerin rehberliğinde, çiftler ilişkilerini güçlendirerek daha mutlu bir gelecek inşa edebilirler.

Çocuğu ile iletişim problemi yaşayan Ebevenyler

Çocuklarıyla iletişim problemi yaşayan ebeveynler için, iletişim becerilerini geliştirmek çok önemlidir. İyi bir iletişim, ebeveynlerin çocuklarıyla sağlıklı bir ilişki kurmalarına ve onların duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmalarına yardımcı olur. İşte çocuğuyla iletişim problemi yaşayan ebeveynler için bazı ipuçları:

  1. Dinlemeye zaman ayırın: Çocuğunuzun hislerini ve düşüncelerini anlamanız için onu dikkatlice dinleyin. Söylediklerini ciddiyetle karşılayın ve empati gösterin. Çocuğunuzun konuşmasını tamamlamasına izin verin ve söylediklerine değer verdiğinizi gösterin.
  2. Duyguları ifade etmesine izin verin: Çocuklar, duygularını ifade etmek için ebeveynlerine güvenmeli ve rahat hissetmelidir. Öfke, korku, üzüntü gibi duygularıyla başa çıkmalarına yardımcı olun. Onları eleştirmeden ve suçlamadan dinleyin.
  3. Beden dilinizi kontrol edin: Beden diliniz, iletişiminizin önemli bir parçasıdır. Yüz ifadeleriniz, vücut duruşunuz ve jestleriniz, çocuğunuzla iletişim kurarken ne hissettiğinizi yansıtabilir. Sakin, anlayışlı ve destekleyici bir beden diline sahip olun.
  4. Açık ve net olun: İletişiminizi açık ve net bir şekilde ifade edin. Karmaşık cümleler veya uzun konuşmalar yerine basit ve anlaşılır bir dil kullanmaya özen gösterin. Çocuğunuzun ne dediğinizi anlaması ve sizin ne demek istediğinizi anlatması önemlidir.
  5. Sorunları çözmek için işbirliği yapın: İletişimdeki sorunları çözmek için çocuğunuzla işbirliği yapın. Onun fikirlerini ve önerilerini dinleyin ve onunla birlikte çözüm yolları bulmaya çalışın. Bu, çocuğunuzun sorumluluk almasını ve özgüvenini geliştirmesine yardımcı olur.
  6. Sabırlı olun: İletişimde sabırlı olmak önemlidir. Çocuklar, bazen duygusal veya karmaşık konuları ifade etmekte zorlanabilirler. Acele etmeden, sabırlı bir şekilde dinleyin ve anlamaya çalışın. Sabırlı olmanız, çocuğunuzun güvenini kazanmanıza ve iletişimini geliştirmenize yardımcı olur.

İletişim problemi ile ilgili destek almak için bizlerden randevu oluşturabilir veya ücretsiz ön görüşme yapabilirsiniz.

Çocuk uzman psikologlarımız için çocuk uzman psikolog bağlantısı gidebilirsiiz.

 

Aşırı Sınav Kaygısı Nedir? Nasıl Başa Çıkılır

Aşırı Sınav Kaygısı Nedir?

Aşırı Sınav kaygısı, öğrencilerin sınav sonuçlarına, okul başarısına veya gelecekteki kariyerlerine ilişkin endişelerinden kaynaklanan bir durumdur. Bu kaygı, öğrencilerin sınavda başarılı olma beklentisi ve baskısı altında hissetmelerine neden olur. Sınav kaygısı, birçok öğrenci için önemli bir sorundur ve bu durumun üstesinden gelmek için birçok strateji ve yöntem vardır.

Sınav kaygısı, bir öğrencinin sınavda başarısız olacağı veya düşük not alacağı endişesiyle ilgilidir. Bu durum, öğrencilerin sınavlara hazırlanırken kaygı, stres ve korku hissetmelerine neden olur. Bu duygular, öğrencilerin sınavda performanslarını olumsuz yönde etkileyebilir.

Sınav kaygısının belirtileri arasında, kalp atış hızının artması, terleme, mide ağrısı, baş ağrısı, sinirlilik ve uyku sorunları yer alır. Bu belirtiler, öğrencilerin sınavlarda başarısız olacakları korkusuyla ilgili olabilir. Bu nedenle, öğrencilerin sınav kaygısıyla başa çıkmak için birçok strateji uygulaması gereklidir.

Sınav kaygısıyla başa çıkmak için, öğrencilerin rahatlamak için bir şeyler yapmaları, düzenli egzersiz yapmaları ve olumlu düşünceleri teşvik etmeleri önerilir. Yoga, meditasyon ve solunum egzersizleri, öğrencilerin sınav kaygısını azaltmaya yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz yapmak, öğrencilerin sınav kaygısını azaltabilir ve genel sağlıklarına yardımcı olabilir. Olumlu düşünceler, öğrencilerin sınavın başarılı olacakları bir fırsat olduğunu düşünmelerini sağlar.

Öğrencilerin sınav kaygısıyla başa çıkmak için hazırlıklı olmaları da önemlidir. Sınav öncesinde yeterince hazırlanmak, öğrencilerin sınavla ilgili tüm materyalleri önceden hazırlamaları, sınav günü kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlayacaktır. Ayrıca, sınav sırasında zaman yönetimi, soruları doğru bir şekilde okuma ve sınav odaklılığını artırma, öğrencilerin sınavda daha iyi performans göstermelerine yardımcı olabilir.

Sınav kaygısıyla başa çıkmak, öğrencilerin kendilerine izin vererek dinlenmeleri de gereklidir.

Aşırı Sınav kaygısı, özellikle öğrencilerin sınava girdiği zamanlarda yaygın bir durumdur. Kaygı, birçok faktöre bağlı olabilir, ancak genellikle sınav sonuçlarına, okul başarısına veya gelecekteki kariyerlerine ilişkin endişelerden kaynaklanır. Sınav kaygısıyla başa çıkmak için aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz:

  • Kendinize zaman ayırın: Sınavdan önce kendinize zaman ayırın ve rahatlamak için bir şeyler yapın. Yoga, meditasyon veya solunum egzersizleri gibi rahatlama teknikleri uygulayabilirsiniz.
  • Düzenli Egzersiz Yapın: Düzenli egzersiz yapmak, sınav kaygısını azaltabilir ve genel sağlığınıza yardımcı olabilir.
  • Olumlu Düşünün: Kendinizi olumlu bir şekilde motive edin ve sınavın başarılı olacağınız bir fırsat olduğunu düşünün.
  • Hazırlanın: Sınav öncesinde yeterince hazırlanın ve sınavla ilgili tüm materyalleri önceden hazırlayın. Bu, sınav günü sizi daha güvende hissettirecektir.
  • Zamanınızı Yönetin: Sınav sırasında zamanınızı iyi yönetin. Her soruya eşit miktarda zaman ayırmayın ve zorlu sorulara çok fazla zaman harcamayın.
  • Soruları Okuyun: Soruları doğru bir şekilde okuyun ve her soruyu anladığınızdan emin olun.
  • Sınav Odaklılığınızı Artırın: Sınava odaklanmak için dikkat dağıtıcı şeylerden kaçının.
  • Kendinize İzin Verin: Sınav sonuçlarınızı çok fazla düşünmeyin ve kendinize sınav sonrasında dinlenmek için zaman verin.
  • Umarım bu öneriler sınav kaygısıyla başa çıkmak için size yardımcı olur.

Uzman Psikolog desteği almak için bizlerle iletişime geçebilir. Bu süreçi daha rahat atlatmak için bir adım atabilirsiniz.

Ankara Psikolog

Online veya yüzyüze psikoterapi süreçleri yürütmekteyiz.

 

Ankara Özel Psikolog

Ankara Özel Psikolog

Ankara’da birçok özel psikolog bulunmaktadır. Eğer Ankara’da bir psikolog arıyorsanız, öncelikle ihtiyacınız olan terapi türünü belirlemeniz gerekebilir. Ardından,  Ankara Özel Psikolog arama araçlarını kullanarak size en uygun terapisti bulabilirsiniz.

Ayrıca, internet üzerinden yaptığınız aramalar da size Ankara’da bulunan özel psikologlar hakkında bilgi verebilir. Yine de, bir psikoloğa gitmeden önce onun hakkında detaylı bilgi edinmek ve randevu almak için doğrudan bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Ankara’da yaşayan insanların hayatında, psikolojik sorunlarla karşılaşma olasılığı oldukça yüksektir. Bu sorunlar arasında depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve panik atak gibi durumlar yer alabilir. Bu tür durumlarda, bir psikologdan profesyonel destek almak hayat kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.

Ankara’da Özel Psikolog

Ankara’da birçok özel psikolog bulunmaktadır. Bu psikologlar, farklı terapi türleri ile danışanlarına yardımcı olmaktadırlar. Danışanlar, psikolojik sorunlarını anlatmak, duygusal destek almak, yaşam kalitelerini artırmak ve sorunlarına çözüm bulmak için psikologlardan yardım alabilirler.

Bireyler, psikologlardan aldıkları destekle kendilerini daha iyi hissedebilirler. Terapi süreci boyunca, danışanların kendilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olacak teknikler öğrenirler. Bu teknikler, kaygı ve stresle başa çıkmaya yardımcı olabilirken, daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına da yardımcı olabilirler.

Özel psikologlar, genellikle belirli bir terapi türü üzerine uzmanlaşmışlardır. Bu terapi türleri arasında, bilişsel davranışçı terapi, psikodinamik terapi, duygusal odaklı terapi, çözüm odaklı terapi ve aile terapisi gibi seçenekler yer alabilir. Bu terapi türleri, farklı sorunlar için farklı etkiler sağlayabilirler.

Bilişsel davranışçı terapi

Bilişsel davranışçı terapi, insanların düşünceleri ve davranışları arasındaki bağlantıya odaklanır. Bu terapi türü, danışanların kendi düşüncelerini fark etmelerini ve düşünce kalıplarını değiştirmelerini amaçlar. Bu terapi türü, genellikle depresyon, kaygı bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk ve panik atak gibi durumlar için etkilidir.

Psikodinamik terapi

Psikodinamik terapi, psikolojik sorunların altında yatan zihinsel süreçlere odaklanır. Bu terapi türü, danışanların geçmişleri ile ilişkili sorunlarını keşfetmelerine yardımcı olur. Psikodinamik terapi, genellikle travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve kaygı gibi durumlar için etkilidir.

Duygusal odaklı terapi, danışanların duygularını ifade etmelerine yardımcı olmaktadır.

 

Beden Dili ve İnsan Psikolojisi Bağlantısı

Beden Dili ve İnsan Psikolojisi

Beden dili, insan psikolojisi ve iletişim arasındaki bağlantı son derece önemlidir. Beden dili, insanların iletişim kurarken bilinçsiz olarak yaptıkları hareketlerin tamamıdır. Beden dilinin yüzde 55’i, ses tonu ise yüzde 38’i konuşmayı tamamlar. Kelimeler ise yüzde 7’lik bir kısma sahiptir. Bu nedenle, beden dilinin doğru kullanılması, insanlar arasındaki iletişimin daha etkili ve verimli olmasını sağlar.

İnsanlar arasındaki iletişimi geliştirir

İnsanlar arasındaki iletişim sürecinde sözcüklerin kullanımı kadar beden dilinin de önemi büyüktür. Beden dilindeki hareketler, jestler, mimikler ve ses tonu insanların duygularını, düşüncelerini ve niyetlerini açıkça ortaya koyar. Beden dili, insan psikolojisi üzerinde derin bir etki bırakır ve doğru kullanıldığında insanlar arasındaki iletişimi geliştirir.

İnsanların beden dili, içinde bulundukları duyguları ve düşünceleri yansıtır. Bu nedenle, beden dilinin doğru okunması, insanların ne hissettiğini ve ne düşündüğünü anlamak için çok önemlidir. Örneğin, bir kişi kollarını kavuşturduğunda, bu genellikle savunmacı bir tavır olarak yorumlanır. Aynı şekilde, göz temasından kaçınmak, utanç, korku veya yalan söylemek gibi duyguları ifade edebilir.

Beden dili Ne İçin Kullanılır?

Beden dili, sadece insanların duygularını ve düşüncelerini ifade etmek için kullanılmaz. Aynı zamanda, insanların karşısındakini etkilemek için de kullanılır. Örneğin, kendinden emin bir duruş, güven ve kararlılık hissi yaratırken, eğik bir duruş, güvensizlik veya korku hissi yaratabilir.

İnsan psikolojisi ve beden dili arasındaki bağlantı, aynı zamanda insanların kendileri hakkında farkındalık geliştirmelerine de yardımcı olur. Kendi beden dilini tanımak ve doğru kullanmak, insanların kendilerine olan güvenini arttırır. Bu nedenle, beden dilini doğru kullanmak, özgüveni yüksek bir kişilik yaratırken, yanlış kullanımı ise özgüvensizliğe yol açabilir.

Beden dili, insanlar arasındaki iletişimde de son derece önemlidir. İletişim sırasında, beden dili mesajın anlaşılmasında büyük bir rol oynar. Örneğin, bir öğretmenin sınıfta ayakta dik durması ve öğrencilere doğru bakması, öğrencilere dersin önemini ve ciddiyetini anlatır.

Beden dili ve insan psikolojisi arasındaki bağlantı Nedir?

Sonuç olarak, beden dili ve insan psikolojisi arasındaki bağlantı, insanların kendilerini ifade etmek, karşısındakini etkilemek ve iletişim kurmak için kullandıkları önemli bir araçtır. Beden dilinin doğru kullanılması, insanların kendilerine olan güvenlerini arttırırken, yanlış kullanımı ise özgüvensizliği arttırmaktadır.

5-6 Yaş Psikolojisi Nedir? Nasıl Olmalıdır?

5-6 Yaş Psikolojisi

5-6 yaş psikolojisi çocuklar genellikle okul öncesi dönemlerinde oldukları için gelişimleri hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bu dönemde çocuklar, sosyal, duygusal, fiziksel, bilişsel ve dil gelişimlerinde büyük adımlar atmaktadırlar.

Sosyal ve duygusal açıdan, 5-6 yaş çocukları arkadaşlık kurma, işbirliği yapma ve paylaşma konusunda daha yetenekli hale gelirler. Arkadaşlık ve oyun oynama becerileri gelişirken, duygularını daha iyi ifade edebilirler ve başkalarının duygularını daha iyi anlamaya başlarlar.

Fiziksel açıdan, çocuklar 5-6 yaş arasında hareket kabiliyetlerini geliştirirler. Bu dönemde, spor ve fiziksel aktivitelere katılmak için istekli olabilirler.

5-6 Yaş Çocuklar için Gelişim

  • Bilişsel olarak, 5-6 yaş çocukları soyut kavramları anlamaya başlarlar ve mantık yürütmeyi öğrenirler. Okuma, yazma, matematik ve diğer akademik konular hakkında daha fazla bilgi edinirler. Ayrıca merak ve öğrenme isteği gelişir.
  • 5-6 yaş çocukları ayrıca, düşsel oyunlar oynama, hayal güçlerini kullanma, problem çözme becerilerini geliştirme ve düzenli bir şekilde okuma alışkanlığı geliştirme eğilimindedirler. Bu dönemde çocukların destekleyici, merak uyandırıcı ve güvenli bir ortamda büyümeleri önemlidir.
  • Dil gelişimi açısından, 5-6 yaş çocukları kelime dağarcıklarını genişletirler ve daha karmaşık cümleler kullanmaya başlarlar. Duyduklarını anlama ve anlattıklarını anlaşılır bir şekilde ifade etme becerileri artar.

5-6 Yaş Çocuk Psikolojisine İlişkin Temen Özlelikler

5-6 yaş arasındaki çocukların psikolojisi, gelişiminin önemli bir aşamasını oluşturur. Bu yaşlarda çocuklar, dünyayı anlamaya ve kendi benliklerini tanımaya başlarlar. İşte, 5-6 yaş çocuk psikolojisine ilişkin bazı temel özellikler:

  1. Sosyal Beceriler: 5-6 yaşındaki çocuklar, sosyal ilişkileri geliştirirler ve arkadaşlarıyla daha fazla zaman geçirmek isterler. Bu yaşlarda, çocuklar grup oyunları oynayarak işbirliği yapmayı öğrenirler. Aynı zamanda, başkalarının duygularına daha duyarlı hale gelirler ve empati kurmaya başlarlar.
  2. Dil Gelişimi: Bu yaşlarda, çocuklar dil becerilerinde büyük bir artış gösterirler. Konuşma ve anlama becerileri gelişir, kelime hazineleri genişler ve basit cümlelerle iletişim kurabilirler. Ayrıca hikayeler anlatarak hayal güçlerini kullanırlar.
  3. Kendini Tanıma: 5-6 yaş arası çocuklar, kendilerini daha iyi anlamaya başlarlar ve kendi kişilik özellikleri hakkında fikir sahibi olurlar. Kendi yetenekleri ve sınırlamaları hakkında farkındalık kazanırlar. Ayrıca, kendilerini ifade etmek için farklı yollar ararlar.
  4. Motor Becerileri: Bu yaşlarda, çocuklar motor becerilerinde büyük bir gelişme gösterirler. Koşma, atlama, tırmanma ve bisiklet sürme gibi fiziksel aktivitelerde daha ustalaşırlar.
  5. Hayal Gücü ve Yaratıcılık: 5-6 yaş çocuklarının hayal güçleri ve yaratıcılıkları çok gelişmiştir. Kendi dünyalarını kurarlar, hayali arkadaşları olabilir ve oyunlarında farklı roller üstlenebilirler.
  6. Duygu Yönetimi: Bu yaşlarda çocuklar, duygularını daha iyi anlamaya başlarlar ve bunları ifade etmek için farklı yollar ararlar. Frustrasyon, öfke ve korku gibi duyguları daha iyi yönetebilirler.

Bu genel özelliklerin yanı sıra, 5-6 yaş arası çocukların bireysel farklılıkları da önemlidir. Bazı çocuklar daha yavaş veya hızlı gelişebilirler. Bu nedenle, ebeveynler ve bakıcılar, çocukların bireysel ihtiyaçlarına göre yaklaşım göstermelidirler.

Misofobi Nedir?

Misofobi Nedir

Misofobi, kişinin mikrop, kir ve hastalıklardan aşırı korkması olarak tanımlanabilir. Bu durum, çoğu zaman temizlik obsesyonu olarak da bilinir ve kişinin hayatını önemli ölçüde etkileyebilir.

Genellikle obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ile birlikte görülür. OKB, kişinin tekrarlayan düşüncelere (obsesyon) sahip olması ve bu düşüncelerle başa çıkmak için tekrarlayan davranışlar (kompulsiyon) sergilemesiyle karakterizedir.

Misofobi Belirtileri

Misofobi belirtileri, kişiden kişiye değişebilir, ancak genellikle aşağıdakileri içerir:

  • Sık sık elleri yıkama
  • Mikrop ve kirle temas etmekten kaçınma
  • Genel olarak hijyenik bir ortam olmadığı hissine kapılma
  • Evde veya iş yerinde sık sık temizlik yapma
  • Başkaları tarafından kullanılan eşyaları kullanmaktan kaçınma
  • Misofobinin yol açtığı kaygı ve korkularla başa çıkmak için normal hayat etkinliklerinden kaçınma

Misofobi Nasıl Tedavi Edilir

Tedavi edilebilen bir durumdur. Tedavi genellikle kognitif-davranışçı terapi (KDT) ve ilaç tedavisi kullanılarak yapılır.

KDT, kişinin düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmeyi amaçlar. Bu terapi, kişinin kaygı seviyesini azaltmak ve misofobiyle başa çıkmak için gerekli becerileri öğrenmesini sağlar.

İlaç tedavisi, genellikle antidepresanlar veya anksiyolitikler gibi ilaçları içerir. Bu ilaçlar, kişinin kaygı seviyesini azaltabilir ve tedaviye yardımcı olabilir.

misofobi-belirtileri-misofobi-nedir
misofobi-belirtileri-misofobi-nedir

Misofobi ile Başa Çıkmak İçin Öneriler

Misofobi ile başa çıkmak için aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz:

  • Bilgi Edinin

Başa çıkmak için ilk adım, korkunun kökenini anlamak ve gerçekçi bir şekilde değerlendirmektir. Misofobi hakkında bilgi edinmek, korkularınızın nedenlerini anlamanıza ve bunları yönetmenize yardımcı olabilir. Bu, aynı zamanda, semptomlarınızı hafifletmenize ve misofobiyle başa çıkmak için farklı stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.

 

  • Yavaş Yavaş Maruz Kalın

Başa çıkmak için en etkili yöntemlerden biri, yavaş yavaş korkunuzla yüzleşmektir. Bu, korkularınızın doğru bir şekilde değerlendirilmesine ve tedavi edilmesine yardımcı olabilir. Başlangıçta, sizi rahatsız eden şeylere yavaşça maruz kalmayı deneyebilirsiniz. Bu, yavaş yavaş kendinizi daha rahat hissetmenize ve korkularınızın azalmasına yardımcı olabilir.

 

  • Profesyonel Yardım Alın

Zaman zaman ciddi kaygı ve stresle birlikte görülebilir. Bu nedenle, bu durumla başa çıkmak için profesyonel yardım almak faydalı olabilir. Psikoterapi veya ilaç tedavisi, misofobiyle başa çıkmak için etkili tedavi seçenekleridir.

 

  • Günlük Yaşamınızda Değişiklikler Yapın

Başa çıkmak için günlük yaşamınızda bazı değişiklikler yapmak da faydalı olabilir. Örneğin, hijyenik koşullara daha fazla dikkat edebilir veya kişisel temizliğinize daha fazla özen gösterebilirsiniz. Ayrıca, misofobiyle başa çıkmak için rahatlama teknikleri, yoga veya meditasyon gibi gevşeme egzersizleri yapmayı da deneyebilirsiniz.

 

  • Destek Gruplarına Katılın

Misofobi ile başa çıkmak için destek gruplarına katılmak, korkularınızı paylaşmanıza ve diğer insanların tecrübelerinden faydalanmanıza yardımcı olabilir.

Bir uzman psikolog dan psikoterapi seansı randevusu oluşturabilirsiniz.

Randevu oluşturmak için ankara psikolog sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

 

Benim Neden Sevgilim Olmuyor?

Benim Neden Sevgilim Olmuyor? 

Birçok kişi sevgilisi olmasını istemektedir. Her insan sevmek sevilmek ister diyebiliriz. Sevgili edinme tabii ki kader kısmet işidir, bir anda olması beklenemez. Fakat uzun süre sevgiliniz yoksa ve flört ettiğiniz kişiler ile bir ilerleme kaydedemiyorsanız belki sizin de kendinizi, davranışlarınızı, tavırlarınızı bir gözden geçirmeniz gerekiyor olabilir çünkü sorun karşı taraftan değil de belki de sizden kaynaklanıyordur. Benim neden sevgilim olmuyor ? diyorsanız sizlere sevgilinizin olmamasının 4 muhtemel nedeni hakkında bu yazımızda bilgiler verdik. Dilerseniz hemen yazımıza geçelim. Benim Neden Sevgilim Olmuyor?

Sevgilinizin Olmamasının 4 Muhtemel Nedeni!

  • Çekingen Biri Olabilirsiniz

Eğer çekingen bir insansanız hayattınız da sıradan olan ortamların dışına çıkmıyor olabilirsiniz. Sürekli aynı yerlerde aynı çevrede olduğunuzdan dolayı kimse ile pek tanışamıyorsunuzdur bu yüzden de sosyalleşemiyorsunuzdur. Sürekli yakın çevrenizle vakit geçiriyor başka bir çevreye dahil olmuyorsanız sevgili edinmeniz oldukça zor olabilir diyebiliriz. Çünkü yakın çevrenizde ki insanlar ile arkadaş veya yakın arkadaş olduğunuz için o kişilerle sevgili olmanız oldukça zordur. Bu imkansız değildir fakat olması da nadir bir durumdur diyebiliriz. Bu sebepten dolayı kendinizi aşarak yeni ortamlara girip yeni kişilerle tanışmayı deneyebilirsiniz. Bu sayede çevreniz genişleyerek daha farklı kişilerle tanışabilirsiniz. Bu kişiler arasından sevdiğiniz, kafa dengi olan bir kişi ile sevgili olma şansınız olabilir.

 

  • Kendinize Güvenininiz Olmayabilir

Bazı insanlar kendilerini kimsenin beğenmeyeceğini ve istemeyeceğini düşünmektedir. Bu düşüncelerden dolayı kişilerin özgüveni de düşmektedir. Eğer bu düşüncelere sahip bir kişi varsa karşı tarafa sevgili olma açısından adım atması oldukça zordur. Bu yüzden güveninizi yüksek tutun bunun içinde sizi iyi hissettiren kıyafetler, sizi iyi hissettiren aktivitelere yapabilirsiniz. Aşk, sevgi kriter bulundurmayan duygulardandır.

 

  • Fazla Katı Kurallarınız Olabilir

Fazla katı kurallar aşık usandırır diyebilir miyiz? Sevgili arıyorsunuz fakat hayatınız da yeni bir insanı almak içinde pek çaba harcamıyor olabilirsiniz. Eğer sizin katı kurallarınız var ise sevgili ararken bir insanla ortak noktada buluşma açısından oldukça zorlanabilirsiniz. Bu da ilişkiyi başlamadan bitirebilir. Çünkü ilk izlenimlerde kişiler zor insanlardan hoşlanmaz. İnsanlar kolay anlaşabileceği, birlikte hoş vakit geçirebileceği, anlayışlı kişilerden ilk izlenimde daha çok hoşlanabilir. Bu yüzden fazla katı kurallar koymamakta fayda var.

 

  • Evden Dışarı Pek Fazla Çıkmıyor Olabilirsiniz

Bazı insanlar gününün, zamanının büyük bir kısmını evde oturarak geçirmektedir. Bu insanlara evde; telefonda vakit geçirmek, televizyon izlemek, film izlemek, dizi izlemek ve internette vakit geçirmek gibi aktiviteler onlara yeterli olmaktadır. Bu insanlar ister ki arkadaş çevresi ile evde buluşalım, evde vakit geçirelim. Ancak evde oldukları zaman başka bir insan ile tanışıp sosyalleşemezler. Bu yüzden sürekli evde vakit geçiren kişilerin sevgili bulma olasılıkları da düşmektedir. Bu sebepten dolayı dışarı çıkarak sosyalleşebilirsiniz. Bir bakarsanız; kafede tanıştığınız, kütüphanede tanıştığınız veya başka bir sosyalleşme alanında tanıştığınız biriyle sevgili oluvermişsiniz. Evde oturmak birçok insan için güzeldir fakat sevgili arayan biri için bu evde oturmak kişiye sevgili bulma konusunda dezavantaj olarak dönmektedir diyebiliriz.

 

Özgüven eksikliği veya sosyal fobi gibi problemler sebebiyle insan ilişkilerinde yaşabilen problemler olabilir.

Randevu oluşturup bizlerden destek alabilirsiniz.

Ankara Çankaya Psikolog : Ümit mahallesi 2481 sokak no 77  Kafkas sitesi

 

 

 

 

depresyonda mıyım ? depresyon nedir depresyon-ozellikleri

Depresyonda mıyım?

Depresyonda mıyım

Depresyonda mıyım?, bireylerin kendilerini ruhsal olarak iyi hissetmediği, sürekli bir çöküntü halinin sürdüğü mutsuzluk ve yaşama karşı ilgisizlik halidir. Depresyon ciddi belirtileri bulunan ve tedavi edilmediği takdirde intihar, kendine zarar verme, çevreye zarar verme, ergenlik çağında ki gençlerin eğitim haytaını sonlandırması, çevre ve aile ile çatışma gibi sosyal ve hayati tehlikelere neden olmaktadır.

Depresyona sebep olan unsurlar kişiden kişiye farklılaştığı gibi depresyonun belirtileri ve depresyonu önleme yolları da birbirinden farklıdır. Bu noktada kişisel olarak bir uzmandan destek almanız oldukça önemlidir. Uzmanınız sizi depresyona iten sebepleri görüşmeler sonunda belirleyerek size özel tedavi yöntemini de geliştirmektedir. İlaçlı veya ilaçsız yöntemler kişilere özel olarak sosyal hayatlarını sekteye uğratmadan belirlenmektedir.

Depresyon damıyım ? Depresyon Belirtileri

Bazı vakalarda kişilerin depresyon belirtileri farklılıklar gösterse de bellli başlı depresyon belirtilerini şunlardır;

  • Karamsarlık ve bitkinlik,
  • Sürekli mutsuzluk hali ve üzgün hissetme,
  • Sebepsiz kilo kaybı veya sebepsiz kilo artışı,
  • Sebepsiz uyku hali veya uykusuzluk,
  • Cinsel isteksizlik veya iktidarsızlık
  • Ümitsizlik,
  • Kas seğirmesi,
  • Özsaygının azalması,
  • Sık sık tekrarlayan baş ağrısı,
  • Yorgunluk, enerji kaybı,

Bu belirtiler gözlemlenerek alanında uzman bir psikologdan yardım alınması gerekmektedir. İlaçlı veya ilaçsız tedavi yöntemleri kullanılarak depresyon önlenebilmektedir.

Çocukluk Döneminde Depresyon Belirtileri

Çocuklarda üzüntü, ağlama krizi, sürekli ebeveyn ile birlikte olma isteği, sebepsiz fiziksel ağrılar, okula gitmeyi reddetme gibi belirtiler gözükmektedir. Diğer depresyon belirtilerinde olduğu gibi çocukluk döneminde de ortaya çıkan belirtiler ciddiye alınması gerekmekte ve kısa sürede bir uzman ile görüşülmelidir.

Gençlik-Ergenlik Dönemlerinde Depresyon Belirtileri

Üzüntü, olumsuz düşüncelere kapılma, intihara teşebbüs veya intihar etme, değersizlik algısı, öfke, akademik performansta düşüş, sosyallikte azalma gibi belirtiler izlenmektedir. Depresyon özellikle ergenlik döneminde ki gençlerde daha sık izlenmektedir.

Depresyon damıyım ? Nasıl Önleyebiliriz

Depresyonda mıyım depresyonu önlemek için kesin ve net bilgiler olmasa da Psikolog Buke Sepet kişilerin üzgünlük hissinin devam etmesi durumunda sosyal aktivilere katılmalarını, yeni arkadaşlıklar edinmelerinin depresyonu azalttığı izlenmiştir.

Sizler de depresyon belirtilerini en aza indirmek veya önlemek için web sitemiz üzerinde yer alan iletişim bilgilerinden Psikolog Buke Sepet ile irtibata geçebilir hızlı randevu oluşturarak depresyonu önleme konusunda çalışmalara başlayabilirsiniz.

Depresyonun Tedavi Edilmemesi Durumlarda

  • Anksiyete, panik atak
  • İntihar
  • Kalp rahatsızlıkları, diyabet veya obezite
  • Erken ölüm riski
  • Kendini sakatlama
  • Sosyal yaşamdan kendini izole etme

Depresyon önlenmediği takdir de kişiler de kalıcı rahatsızlıklar oluşturmanın yanı sıra özgüven eksiklerine neden olmakta ve sosyal izolasyonun sürekli hale gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenle depresyon belirtilerinden bir veya birkaçının ortaya çıkması durumunda acil olarak bir uzman tarafından destek alınması hayati ve sosyal olarak oldukça önemlidir.

Kontrolü Kaybetme Korkusu

Kontrolü Kaybetme Korkusu

Kontrolü Kaybetme Korkusu Nedir❓

Bazı insanlar günlük hayatta kendilerine belirli bir düzen geliştirmiştir. Bu düzene bağlı olarak da düzenli ve disiplinli davranmayı amaç haline getirmişlerdir. Bu disiplinin aşırı hale gelmesi durumunda kişi sürekli her konuya hâkim hale gelmiştir. Sürekli kriz çözücü bir pozisyona bürünmüştür. Bu bireyler aslında her konuya hâkim olan ve sürekli kontrolü kendi elinde tutan kişilerdir. Kontrolü Kaybetme Korkusu Nedir?

Bu günlük hayatta güzel bir durum olsa da bir süre sonra kişide sürekli bir hakimiyet her şeyi yönetme duygusu yaratmaktadır. Buna bağlı olarak da kişide bir takım psikolojik sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Aşırı derecede kontrolü elinde tutmaya çalışan kişiler kontrolü kaybettiği zaman çok büyük olumsuz durumlar ile karşılaşacağı hissine kapılmaktadır.

Bu büyük bir korku haline gelmeye başlar. Kontrolü kaybetme korkusu da kişide oluşan panik bozukluk durumundan kaynaklanmaktadır. Kontrolü kaybetme korkusu yaşayan insanların hayatı sürekli bir telaş haline dönüşür. Bu süreç uzun süre devam ettiğinde bireyin hayatı zorlaşmaya başlar.

 

Kontrolü Kaybetme Korkusu
Kontrolü Kaybetme Korkusu

 

Kontrolü Kaybetme Korkusu Nasıl Yenilir?

Kontrolü kaybetme korkusu arttıkça kişi kendi hayatının hakimiyetini kaybetmeye başlar. Bu durumda da birey daha büyük bir panik halinde yaşamaya başlar. Kontrolü kaybetme korkusunu yenmek yine bireyin kendi elindedir. Anksiyete sorunu beyne hükmetmeye başladığında yine düşüncelerini kontrol altına almakta bireyin elindedir. Bu durumda kişinin uzmandan destek alması gerektiği kadar kendi de bir takım adımlar atmalıdır. Bunlar;

  • Birey duygularını kontrol edemediğinde sakinleşmeye çalışmalı ve derin nefes alarak düşünmeye kendine hâkim olmaya çalışmalıdır.
  • Rahatlama sağlaması adına bir uzman ile konuşulmalı ya da duygularını konuşmaktan zorlanıyorsa yazmayı, yazarak rahatlamayı denemelidir.
  • Ruhu rahatlatacak egzersizler yapılmalıdır.

Bunlar bireyin kendi çabası ile yapabileceği durumlardır. Ancak bireyin bunları başarması her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Kontrolü kaybetme korkusu yaşayan kişilerin çevresinin desteği de her zaman önemlidir. Her aşamada bireye destek olunması gerekir. Kontrolü kaybetme korkusu yaşayan kişilerin kişisel gelişimi için de terapi desteği alması bu durumun önüne geçmesine yardımcı olacaktır. Bireylerin kendini toplumdan soyutlamaması da sorunun kısa süre içerisinde çözülmesine yardımcı olacaktır.

Bir uzman yardımı almak için ankara psikolog bağlantısını kullanabilirsiniz.

 

 

psikolojide otonomi ne demek

Psikolojide Otonomi Ne Demek?

Psikolojide Otonomi Ne Demek? – Kişisel Bağımsızlığın Psikolojik Temelleri Psikolojide otonomi, bireyin kendi seçimlerini …

insanlara güvensizlik

İnsanlara Güvensizlik Neden Olur?

İnsanlara Güvensizlik Neden Olur?  İnsanlara güvensizlik, bireyin diğer kişilerin niyetlerine, davranışlarına veya …

psikolojide kararsizlik ne demek

Psikolojide Kararsızlık Ne Demek?

Kararsızlık, bireyin seçenekler arasında seçim yapmakta zorlanması, karar verme sürecinin uzaması ve sonuç olarak …