Etiket: <span>psikoterapi</span>

Terapötik İlişki Nedir?

Terapötik İlişki Nedir?

Terapötik İlişki Nedir?

Terapötik ilişki, psikoterapi sürecinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Terapist ile danışan arasında kurulan bu ilişki, tedavi sürecinin başarılı olmasında kritik bir rol oynar. Terapötik ilişki, güven, anlayış ve karşılıklı saygıya dayalı bir bağdır ve bu bağ, terapinin etkinliğini doğrudan etkileyebilir. Terapistin yalnızca teknik bilgisi değil, aynı zamanda danışanla kurduğu ilişki de iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar. Bu yazıda terapötik ilişkinin ne olduğu, bileşenleri, terapötik ilişkiyi güçlendiren faktörler ve iyileşme sürecindeki rolü derinlemesine ele alınacaktır.


Terapötik İlişkinin Tanımı

Terapötik ilişki, terapist ile danışan arasındaki etkileşim ve iletişimin bütünüdür. Bu ilişki, danışanın kendisini güvende hissetmesi, duygusal açıdan rahatlaması ve zorluklarla yüzleşebilmesi için kritik bir zemin oluşturur. Terapötik ilişkide temel amaç, danışanın içinde bulunduğu psikolojik durumu daha iyi anlaması ve bu sorunlarla başa çıkabilmesi için gerekli becerileri kazanmasıdır.

Terapötik ilişki, sadece psikoterapi sürecini başlatmakla kalmaz, aynı zamanda terapinin sürdürülebilirliğini sağlar. Danışanın terapiste güven duyması, sürecin etkinliği açısından son derece önemlidir. Ayrıca terapistin danışanın ihtiyaçlarına uygun, empatik bir yaklaşım sergilemesi de terapötik ilişkinin güçlenmesine katkı sağlar.


Terapötik İlişkinin Bileşenleri

Terapötik ilişkinin sağlam bir temel üzerine kurulması için belirli bileşenlere ihtiyaç vardır. Bu bileşenler, terapistin yaklaşımına, danışanın duygusal durumuna ve terapötik süreçte kullanılan tekniklere göre değişebilir. Ancak genel olarak terapötik ilişkinin başarılı olması için şu bileşenler gereklidir:

1. Güven

Terapötik ilişki, güven temelinde kurulur. Danışan, terapistine tamamen açık olabilmeli ve onunla samimi bir şekilde duygusal deneyimlerini paylaşabilmelidir. Güven, aynı zamanda terapistin profesyonelliği ve etik sınırlar içinde hareket etmesiyle pekiştirilir.

2. Empati

Terapistin empatik bir tutum sergilemesi, terapötik ilişkiyi güçlendirir. Terapist, danışanın yaşadığı duygusal zorlukları anlamalı ve buna duyarlı bir şekilde yaklaşmalıdır. Empati, danışanın kendisini değerli ve anlaşılmış hissetmesini sağlar.

3. Saygı

Danışanın duygusal dünyasına ve kişisel sınırlarına saygı göstermek terapötik ilişkinin önemli bir bileşenidir. Terapist, danışanın hislerine değer vererek ona karşı saygılı bir tutum sergilemelidir.

4. Duygusal Güvenlik

Terapist, danışanının duygusal güvenliğini sağlamak için ortam yaratmalıdır. Danışan, terapist ile görüşmelerinde kendisini yargılanmış ya da dışlanmış hissetmemelidir. Bu güvenli ortam, danışanın zorluklarla yüzleşmesini ve iyileşme sürecine odaklanmasını sağlar.

5. Yapaylık ve Doğallık Arasındaki Denge

Terapist, profesyonel bir mesafe ile danışana yardımcı olurken, aynı zamanda doğal ve insancıl bir yaklaşım sergilemelidir. Terapötik ilişki, aşırı mesafeli ya da aşırı samimi olmamalıdır; dengeli bir yaklaşım gereklidir.

6. Açıklık ve İletişim

Terapötik ilişki, açık ve dürüst bir iletişime dayanır. Terapist, danışanının endişelerini, korkularını ve duygusal durumlarını anlamalı ve bunlarla ilgili geri bildirimde bulunmalıdır. Aynı şekilde, danışan da hislerini rahatlıkla ifade edebilmelidir.


Terapötik İlişkinin Önemi

Terapötik ilişki, psikoterapinin başarısında önemli bir rol oynar. Bu ilişkinin güçlü ve sağlıklı olması, danışanın psikolojik iyileşme sürecinde daha iyi bir destek almasını sağlar. Terapötik ilişkinin olumlu etkilerinin başlıca sebepleri şunlardır:

1. Danışanın Kendini Güvende Hissetmesi

Terapötik ilişki, danışanın kendini güvende hissetmesine yardımcı olur. Güvenli bir ortamda danışan, travmalarını ve zorluklarını terapiste açma konusunda daha rahat hisseder. Bu da terapi sürecinin etkili olmasını sağlar.

2. Duygusal Destek Sağlanması

Terapist, danışanın yaşadığı duygusal yükü hafifletmeye çalışır. Terapötik ilişki, duygusal destek sunar ve danışanın duygusal dengesini yeniden sağlamasına yardımcı olur.

3. Empati ve Anlayış

Terapistin empatik yaklaşımı, danışanın kendisini daha değerli ve anlaşılmış hissetmesini sağlar. Bu da terapinin başarı şansını artırır.

4. İyileşme Sürecinin Hızlanması

Terapötik ilişki güçlü olduğunda, danışan terapi sürecine daha fazla katılım sağlar. Bu da iyileşme sürecinin hızlanmasına yardımcı olur.


Terapötik İlişkide Karşılaşılan Zorluklar

Terapötik ilişki güçlü olsa da, her zaman pürüzsüz bir şekilde işlemez. Bazı zorluklar terapötik süreçte çıkabilir. Bu zorlukların başlıcaları şunlardır:

ZorluklarAçıklama
Güven SorunlarıDanışan, geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimler nedeniyle terapiste güven duymakta zorlanabilir.
Duygusal EngellerDanışan, duygusal olarak kapalı olabilir veya duygusal yaralarını açmakta zorlanabilir.
Terapiye DirençBazı danışanlar, terapötik sürece direnç gösterebilir ve bu da terapistin önerilerini reddetmelerine neden olabilir.
Terapi İlerlemesindeki TıkanmalarTerapistin yaklaşımının danışan için yeterli olmayışı, sürecin ilerlemesini engelleyebilir.

Terapötik İlişkiyi Güçlendirmek İçin Yöntemler

Terapistlerin terapötik ilişkiyi güçlendirmek için kullanabileceği bazı stratejiler şunlardır:

  1. Aktif Dinleme: Terapist, danışanın söylediklerine tam dikkat vererek dinlemeli ve her zaman geri bildirimde bulunmalıdır.
  2. Empatik İletişim: Terapist, danışanının duygusal deneyimlerine empatik bir şekilde yaklaşmalı ve bu duygulara saygı göstermelidir.
  3. Geri Bildirim: Terapist, danışana yapıcı geri bildirimde bulunarak, terapötik sürecin nasıl ilerleyeceğine dair bilgi sağlamalıdır.
  4. Esneklik: Terapist, her danışanın farklı olduğunu ve farklı ihtiyaçları olduğunu kabul ederek, esnek bir yaklaşım benimsemelidir.

Terapötik ilişki, psikoterapi sürecinde başarıya ulaşmak için kritik bir faktördür. Bu ilişki, güven, empati, saygı ve açık iletişime dayalı olmalıdır. Terapistin doğru bir yaklaşım sergilemesi, danışanın zorluklarını aşmasına yardımcı olur ve iyileşme sürecini hızlandırır. Terapötik ilişkiyi güçlendiren faktörler ve karşılaşılan zorluklar, terapistin farkındalığı ve uzmanlığı sayesinde aşılabilir. Sonuç olarak, terapötik ilişki, psikoterapinin merkezinde yer alır ve danışanın sağlıklı bir şekilde iyileşmesi için gereklidir.

4o mini
Ankara'da Psikoterapi Türleri ve Faydaları

Ankara’da Psikoterapi Türleri ve Faydaları

Psikoterapi Türleri Anksiyete, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve diğer psikolojik rahatsızlıklar için uzman psikoterapi ve aile terapisi hizmetleri.

Anksiyete Bozukluğu

, insanların günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen yaygın bir ruhsal rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık genellikle aşırı endişe, korku ve belirsizlik duygularıyla karakterizedir. Anksiyete bozukluğu olan bireyler, genellikle normalden daha fazla endişe duyarlar ve sürekli olarak gelecekten korkarlar. Bu durum, kişinin işlevselliğini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.

Anksiyete bozukluğunun tedavisinde psikoterapi türleri oldukça etkili olabilir. Kişinin durumuna ve tercihlerine bağlı olarak, bireysel terapi, grup terapisi ya da çift terapisi gibi farklı yaklaşımlar kullanılabilir. Psikoterapi ile anksiyete bozukluğu olan bireyler, korku ve endişe duygularını anlama, yönetme ve azaltma konusunda destek alabilirler.

Ayrıca, anksiyete bozukluğu tedavisinde ilaç tedavisi de kullanılabilir. Antidepresanlar ve anksiyolitikler gibi ilaçlar, belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir. Ancak, ilaç tedavisi genellikle psikoterapi ile birlikte uygulandığında daha etkili olabilir. Doğru tedavi yaklaşımının belirlenmesi ve uygun destek hizmetlerinin alınması, anksiyete bozukluğuyla başa çıkmada önemli bir adımdır.

Depresyon Tedavisi

Depresyon, ruh halinin ciddi bir şekilde etkilendiği bir zihinsel sağlık bozukluğudur. Depresyon, kişinin günlük yaşamını etkileyen bir dizi semptomla karakterizedir. Kişi genellikle üzgün, umutsuz ve değersiz hisseder. Depresyon tedavisi, psikoterapi gibi farklı yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Psikoterapi, depresyon semptomlarını hafifletmeye ve kişinin yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Psikoterapi Türleri arasında depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemler arasında bilişsel davranışçı terapi, psikanaliz ve duygusal odaklı terapi bulunmaktadır. Bu terapi yöntemleri, bireyin duygularını ve düşüncelerini anlamasına ve bu konular üzerinde çalışmasına yardımcı olabilir.

Psikoterapi TürüFaydaları
Bilişsel Davranışçı TerapiDüşünce kalıplarını değiştirme konusunda etkili olabilir.
PsikanalizUnutulmuş ve bilinçdışına itilen duyguları açığa çıkarma sürecine odaklanır.
Duygusal Odaklı TerapiDuygusal kökenli sorunlara odaklanarak iyileşmeyi teşvik edebilir.
  1. Bilişsel davranışçı terapi, depresyon semptomlarını azaltmak için düşünce ve davranışları değiştirmeye odaklanır.
  2. Psikanaliz, kişinin bilinçdışındaki duyguları ve deneyimleri anlamasına yardımcı olabilir.
  3. Duygusal odaklı terapi, duygusal sorunların nedenlerini tanımlamaya ve bu sorunları çözmeye yardımcı olabilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

(OKB), bir kişinin tekrarlayan düşünceler ve davranışlar nedeniyle sürekli olarak stres yaşadığı bir psikiyatrik bozukluktur. Bu durum genellikle obsesyonlar olarak adlandırılan rahatsız edici düşünceler ve takıntılar ile karakterizedir. Obsesyonlar, kişinin kontrolü dışında gelen ve zihinsel olarak sıkıntı veren düşüncelerdir. Takıntılar ise bu obsesyonları gidermek veya önlemek için yapılan tekrarlayıcı davranışlardır.

Genellikle psikoterapi ile tedavi edilir. Psikoterapi, OKB semptomlarını azaltmak ve kişinin yaşam kalitesini artırmak için etkili bir tedavi seçeneğidir. Psikoterapi tedavisi genellikle bilişsel davranışçı terapi (CBT) veya maruziyet ve tepki önleme terapisi (ERP) gibi teknikleri içerir.

Tedavisi Türleri
  1. Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)
  2. Maruziyet ve Tepki Önleme Terapisi (ERP)
  3. Psikanalitik Terapi
  4. Aile Terapisi

, tedavi edilmediği takdirde kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve işlevsizliğe yol açabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve uygun psikoterapi tedavisi ile OKB semptomlarının yönetilmesi önemlidir. Ankara’da birçok uzman psikoterapist tarafından sunulan farklı psikoterapi türleri, OKB hastalarına yardımcı olabilir ve tedavi sürecinde destek sağlayabilir.

Panik Ataklar İçin Psikoterapi

Panik ataklar, ani ve yoğun korku, endişe ve panik hislerinin belirgin bir şekilde ortaya çıktığı durumlardır. Bu ataklar, genellikle beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Panik ataklar için etkili bir tedavi yöntemi ise psikoterapidir.

Psikoterapi türleri arasında panik ataklar için en sık tercih edilen yöntemlerden biri bilişsel davranışçı terapi (BDT)‘dir. BDT, kişinin düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirerek panik ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca, destekleyici terapi ve nörofizyolojik terapi gibi yöntemler de panik ataklarının tedavisinde etkili olabilir.

Psikoterapi TürleriFaydaları
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)Panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltır.
Destekleyici TerapiKişinin duygusal destek almasını sağlar.
Nörofizyolojik TerapiSinir sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunur.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

(TSSB), kişinin hayatta maruz kaldığı travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan bir tür anksiyete bozukluğudur. Bu bozukluk genellikle kişinin olayı hatırladığında yaşadığı korku, endişe ve stresle kendini gösterir.

olan bireyler genellikle sürekli uykusuzluk, kabuslar, aşırı irkilme ve sosyal ilişkilerde zorluk gibi semptomlar yaşayabilirler. Bu nedenle, zamanında müdahale edilmezse ciddi sonuçlara yol açabilir.

Belirtileri
– Sürekli kabuslar ve uyku problemleri
– Sosyal ilişkilerde gerileme
– Aşırı korku ve endişe

tedavisinde psikoterapi önemli bir rol oynamaktadır. Kişinin yaşadığı travmatik olayı ele alarak duygusal desteğini arttırmak ve stresle baş etme mekanizmalarını güçlendirmek için çeşitli psikoterapi teknikleri kullanılmaktadır.

Kişilik Bozuklukları

, genellikle ergenlik döneminde başlayan ve yetişkinlikte devam eden kalıcı düşünce, duygu ve davranış örüntüleridir. Bu bozukluklar, kişinin sosyal ilişkilerini etkileyebilir ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.

genellikle çeşitli türlerde görülebilir. Bunlar arasında borderline kişilik bozukluğu, narsistik kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu bulunmaktadır. Her bir türün belirgin özellikleri ve tedavi yöntemleri farklı olabilir.

Kişilik Bozukluğu TürüBelirtileriTedavi Yöntemleri
Borderline Kişilik BozukluğuAşırı duygusallık, kendine zarar verme eğilimiPsikoterapi, ilaç tedavisi
Narsistik Kişilik BozukluğuÖvgüye ihtiyaç duyma, başkalarını kullanmaBireysel terapi, grup terapisi
Antisosyal Kişilik BozukluğuToplumsal normlara uyumsuz davranışlar, suç eğilimiCezalandırıcı eylem tedavisi, bilişsel davranışçı terapi

Aile Terapisi

Aile terapisi, ailenin içinde yaşadığı sorunlara odaklanan ve aile üyeleri arasındaki ilişkileri iyileştirmeyi hedefleyen bir psikoterapi türüdür. Ailenin birlikte katıldığı oturumlarla gerçekleştirilen bu tedavi sürecinde, kişilerin duygusal ve davranışsal sorunları ele alınıp çözüm yolları aranmaktadır. Aile terapisi, bireylerin birbirleri ile etkileşim biçimlerini anlamalarına ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.

Aile terapisi genellikle çocuklarda görülen davranış sorunları, ebeveynler arasındaki çatışmalar, aile içi iletişim problemleri gibi durumlarda tercih edilmektedir. Bu terapi türü, aile üyelerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılama, sınırlarını belirleme ve sağlıklı bir iletişim kurma konularında destek sunmaktadır.

Aile terapisi oturumları genellikle aile bireylerinin katılımıyla gerçekleşen grup terapisi şeklinde yapılmaktadır. Terapist, aile üyeleri arasındaki etkileşimi gözlemleyerek var olan sorunları anlamaya çalışır ve yönlendirici sorularla çözüm arayışına yönlendirir. Aile üyeleri birbirlerinin bakış açılarını anlamaya çalışarak daha sağlıklı iletişim kurabilir ve ilişkilerini güçlendirebilirler.

Sık Sorulan Sorular

Ankara’da hangi psikoterapi türleri uygulanmaktadır?

Ankara’da bireylerin faydalanabileceği çeşitli psikoterapi türleri bulunmaktadır. Bunlar arasında bilişsel davranışçı terapi, psikanalitik terapi, gestalt terapi ve daha birçok yöntem mevcuttur.

Psikoterapi hangi durumlarda faydalı olabilir?

Psikoterapi, depresyon, anksiyete, stres, ilişki sorunları, yas ve travma gibi pek çok durumda faydalı olabilir. Kişinin yaşadığı zorlukları anlamasına, kabul etmesine ve bu konuları çözmesine yardımcı olabilir.

Psikoterapi ne gibi faydalar sağlar?

Psikoterapinin faydaları arasında duygusal dengeyi sağlamak, özsaygıyı arttırmak, ilişkileri güçlendirmek, daha sağlıklı düşünme ve davranma şekilleri geliştirmek gibi pek çok konu bulunmaktadır.

Psikoterapi süreci nasıl işler?

Psikoterapi sürecinde, birey ve terapist arasında güvenli bir ilişki kurulur. Bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını anlamak için terapist yönlendirme yapar. Ortak çalışmayla hedefler belirlenir ve sorunlara çözümler aranır.

Psikoterapi kaç seanstan oluşur?

Psikoterapi süreci bireye, yaşadığı sorunun niteliğine ve tercihlerine göre farklılık gösterebilir. Kimi durumlarda kısa süreli terapiler yeterli olabilirken, bazı durumlarda daha uzun soluklu seanslara ihtiyaç duyulabilir.

Ankara’da psikoterapist bulma konusunda yardım alabilir miyim?

Ankara’da psikoterapist arayışında olan bireyler, Türk Psikologlar Derneği gibi kuruluşlardan yardım alabilirler. Bu dernekler, alanında uzman ve lisanslı psikoterapistleri bulma konusunda destek olabilir.

Psikoterapi alanında çalışan uzmanların eğitim düzeyi nedir?

Psikoterapi alanında çalışan uzmanlar genellikle psikoloji lisans veya yüksek lisans mezunlarıdır. Ayrıca psikoterapi eğitimi almış ve ilgili sertifikalara sahip olmaları beklenir. Birey psikoterapiste başvurmadan önce bu konuları sorgulayabilir.

Sürekli Yalan Söyleme Hastalığı?

Sürekli Yalan Söyleme Hastalığı ve Tedavisi

Sürekli yalan söyleme hastalığı, bireylerin bilinçli olarak ve tekrarlayan şekillerde yalan söyleme eğilimleri gösterdiği psikolojik bir durumdur. Bu makalede, sürekli yalan söyleme hastalığının ne olduğu, nedenleri, belirtileri ve potansiyel tedavi yöntemleri ele alınacaktır. Aynı zamanda, makalenin SEO uyumunu sağlamak için önemli anahtar kelimeler de kullanılacaktır.

Sürekli Yalan Söyleme Hastalığının Tanımı

Sürekli yalan söyleme hastalığı, bireylerin sıkça yalan söyleme alışkanlığına sahip olduğu bir psikolojik durumdur. Bu kişiler, çeşitli konularda gerçeği çarpıtarak veya uydurarak iletişim kurma eğilimindedir. Bu hastalık, sosyal ilişkileri, iş performansını ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Nedenleri

Sürekli yalan söyleme hastalığının nedenleri karmaşık ve çok çeşitlidir. Bu hastalığın temelinde genellikle düşük özsaygı, dikkat çekme ihtiyacı, duygusal travmalar veya kişilik bozuklukları gibi psikolojik faktörler bulunabilir. Ayrıca, çevresel etmenler ve çocukluk döneminde yaşanan deneyimler de hastalığın gelişimine etki edebilir.

Belirtiler

Sürekli yalan söyleme hastalığının belirtileri arasında sürekli ve gereksiz yere yalan söyleme, gerçeklerle tutarlı olmayan hikayeler anlatma, başkalarını manipüle etmeye çalışma ve suçüstü yakalanma korkusu bulunabilir. Bu belirtiler, zaman içinde tekrarlanarak artabilir ve kişinin güvenilirliği konusunda endişelere yol açabilir.

Tedavi Yöntemleri

Sürekli yalan söyleme hastalığı tedavi edilebilir bir durumdur, ancak bu tedavi süreci sabır ve profesyonel yardım gerektirir. Psikoterapi (konuşma terapisi) bu hastalığın tedavisinde etkili olabilir. Terapi, hastanın yalan söyleme alışkanlıklarının altında yatan psikolojik nedenleri keşfetmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, ilaç tedavisi de bazı durumlarda düşünülebilir, özellikle eşlik eden duygusal bozukluklar söz konusu ise.

Sürekli yalan söyleme hastalığı, bireylerin yaşamını olumsuz etkileyebilen ciddi bir psikolojik durumdur. Bu makalede, hastalığın tanımı, nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri ele alındı. Eğer bu hastalıkla ilgili belirtiler fark edilirse, profesyonel yardım almanın önemli olduğu unutulmamalıdır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Dehb

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Dehb

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olarak da bilinen dikkat bozukluğu, dikkat güçlüğü, dürtüsellik ve hiperaktivite ile karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’nin bilinen bir tedavisi olmasa da, bozukluğu olan bireylerin semptomlarını yönetmelerine ve yaşam kalitelerini iyileştirmelerine yardımcı olmak için uygulanabilecek çeşitli müdahaleler vardır.

 

Dikkat bozukluğunu ortadan kaldırmak için yapılabilecek en önemli şeylerden biri, kalifiye bir sağlık uzmanından doğru bir teşhis almaktır. Bu tipik olarak tıbbi öykü, fizikî muayene ve psikolojik testleri içeren kapsamlı bir değerlendirmeyi içerir. Teşhis konulduktan sonra, bireyin özel ihtiyaçlarını karşılamak için bireyselleştirilmiş bir tedavi planı geliştirilebilir.

DEHB İlaç Kullanılabilir mi?

İlaç, dikkat bozukluğu semptomlarını yönetmek için kullanılan en yaygın müdahalelerden biridir. Ritalin ve Adderall gibi uyarıcı ilaçlar, genellikle DEHB’si olan bireylerin dikkatlerini geliştirmelerine ve dürtüselliği ve hiperaktiviteyi azaltmalarına yardımcı olmak için reçete edilir. Bu ilaçlar, beyindeki belirli nörotransmiterlerin seviyelerini artırarak çalışır ve bu da beyin fonksiyonlarını iyileştirmeye ve DEHB semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

Hangi Psikoterapi Yöntemi Uygulanmalıdır?

Davranışçı terapi, dikkat bozukluğu semptomlarını yönetmek için kullanılabilecek başka bir etkili müdahaledir. Bu terapi türü, dikkatlerini geliştirmek, dürtüselliği azaltmak ve hiperaktiviteyi yönetmek için DEHB stratejileri olan bireylere öğretmeye odaklanır. Bu, hedefleri belirlemek, görevleri daha küçük adımlara bölmek ve doğru yolda kalmanıza yardımcı olacak organizasyon araçlarını kullanmak gibi şeyleri içerebilir. Davranışsal terapi, DEHB’si olan hem çocuklar hem de yetişkinler için etkili olabilir.

 

Olumlu pekiştirme, açık iletişim, sınırlar ve sonuçlar belirleme gibi ebeveynlik stratejileri, DEHB’si olan çocukların kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmelerine ve davranışlarını geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Dikkat Bozukluğı Nasıl Düzelir?

Dikkat bozukluğunu ortadan kaldırmanın bir diğer önemli yönü, semptomlara katkıda bulunabilecek altta yatan koşulları ele almaktır. Bu, tümü DEHB semptomlarını daha da kötüleştirebilen kaygı, depresyon ve uyku bozuklukları gibi şeyleri içerebilir.

 

Ankara Psikolog randevusu için bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Online veya yüzyüze terapi hizmetlerimiz mevcuttur.

Ankara Psikolog

Psikolog Ankara

Klinik Psikolog

Psikolog Kübra Meşe

ankara-psikoterapi-merkezi-psikolog-serra-ekin-sonmez-uzman-psikolog-ergen-psikolog

Psikoterapi Nedir?

   Depresyon için Psikoterapi

    Kısaca “terapi” olarak adlandırılan psikoterapi kelimesi aslında çeşitli tedavi tekniklerini içerir. Psikoterapi sırasında, depresyonu olan bir kişi, kişinin depresyonu tetikleyebilecek faktörleri tanımlamasına ve üzerinde çalışmasına yardımcı olan lisanslı ve eğitimli bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşür. Bazen bu faktörler, depresyonu tetiklemek için beyindeki kalıtım veya kimyasal dengesizliklerle birlikte çalışır. Depresyonun psikolojik ve psikososyal yönleriyle ilgilenmek, tıbbi nedenini tedavi etmek kadar önemlidir.

Psikoterapi depresyona nasıl yardımcı olur?

Psikoterapi kişinin;

  • Depresif durumuna katkıda bulunan davranışları, duyguları ve fikirleri anlamasına,
  • Depresyonlarına katkıda bulunan ve bu sorunların hangi yönlerini çözebileceklerini veya çözebileceklerini anlamalarına yardımcı olan önemli bir hastalık, ailede ölüm, iş kaybı veya boşanma gibi yaşam sorunlarını veya olaylarını anlaması ve tanımlamasına,
  • Hayatta kontrol ve zevk duygusunu yeniden kazanmasına,
  • Başa çıkma tekniklerini ve problem çözme becerilerini öğrenmesi konusunda yardımcı olur.

Terapi türleri nelerdir?

Terapi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde verilebilir:

 

Bireysel: Bu terapi sadece hastayı ve terapisti içerir.

Grup: Terapiye aynı anda iki veya daha fazla hasta katılabilir. Hastalar deneyimlerini paylaşabilir ve başkalarının da aynı şekilde hissettiğini ve aynı deneyimleri yaşadığını öğrenebilir.

Evlilik/çiftler: Bu tür terapi, eşlerin ve partnerlerin sevdiklerinin neden depresyonda olduğunu, iletişim ve davranışlarda hangi değişikliklerin yardımcı olabileceğini ve başa çıkmak için neler yapabileceklerini anlamalarına yardımcı olur.

Aile: Aile, depresyonu olan kişilerin iyileşmesine yardımcı olan ekibin önemli bir parçası olduğu için, aile üyelerinin sevdiklerinin neler yaşadığını, kendilerinin nasıl başa çıkabileceğini ve yardım etmek için neler yapabileceklerini anlamaları bazen yardımcı olabilir.

Terapiye yaklaşımlar

Terapi aile, grup ve bireysel gibi farklı formatlarda yapılabilse de, ruh sağlığı uzmanlarının terapi sağlamak için alabileceği birkaç farklı yaklaşım da vardır. Hastayla depresyonu hakkında konuştuktan sonra, terapist, depresyona katkıda bulunduğundan şüphelenilen altta yatan faktörlere dayanarak hangi yaklaşımın kullanılacağına karar verecektir. Bunun yanı sıra, en yaygın kullanılan terapi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapidir.

 

Depresyon için Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel davranışçı terapi, depresyonu olan kişilerin kendileri ve çevrelerindeki dünya hakkında sahip oldukları yanlış algıları belirlemelerine ve değiştirmelerine yardımcı olur. Terapist, hastaların kendileri ve başkaları hakkında yaptıkları hem “yanlış” hem de “doğru” varsayımlara dikkat çekerek yeni düşünme yolları oluşturmalarına yardımcı olur.

Bilişsel davranışçı terapi en çok;

  • Depresyonu tetikleyen ve sürdüren şekillerde düşünen ve davranan kişiler,
  • Tek tedavi olarak veya antidepresan ilaç tedavisine ek olarak hafif ila orta derecede depresyonu olan kişiler,
  • Antidepresan ilaç almayı reddeden veya alamayanlar kişiler,
  • Hangi yaşta olursa olsun herhangi bir acı, sakatlık veya kişilerarası sorunlara neden olan depresyona sahip olan kişiler için uygundur.

 

Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği Nedir? Nasıl Yapılır?

Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği Nedir? Nasıl Yapılır?

Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği Nedir? Nasıl Yapılır? Günümüz dünyasında bireylerin karşılaştıkları stres …

Psikolojik İlaçlar Zayıflatır mı? Kilo Kaybı Üzerine Etkileri ve Yönetim Stratejileri

Psikolojik İlaçlar Zayıflatır mı? Kilo Kaybı Üzerine Etkileri

Psikolojik İlaçlar Zayıflatır mı? Kilo Kaybı Üzerine Etkileri ve Yönetim Stratejileri Psikolojik ilaçlar, beyin …

sevdiklerini kaybetme korkusu nasil asilir

Sevdiklerini Kaybetme Korkusu Nasıl Aşılır?

Sevdiklerini Kaybetme Korkusu Nasıl Aşılır? Sevdiklerini kaybetme korkusu, tıbbi adıyla thanatophobia, bireyin yakınlarını …