Kategori: <span>Genel</span>

Psikolojik Danışmanlık

Özgüven Eksikliği Nasıl Giderilir?

Özgüven Eksikliği Nasıl Giderilir

Özgüven eksikliği başlıca insanların problemlerinden biridir. Yıllar geçtikte teknolojinin de gelişmesiyle insanlar özgüven eksikliği yaşamaya başlıyor. Öncelikle Özgüven ne demek: Özgüven, Kişinin kendi yapabileceklerinden şüphe edip yapamamasıdır.

Özgüven Eksikliğinin giderilmesinin bazı yolları vardır;

  •  Size zarar veren ilişkilerinizi düzenlemek

 İnsanların özgüvenini azaltan ve tamamen yok eden en büyük etkenlerden biri kötü arkadaşlar. Bu kişiler genelde sizin arkadaşınız gibi gözükür ama size oldukça büyük zarar verir. Yaptığınız hareketleri eleştirmeye başlar. Siz doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yaptıysanız bile bu insanların eleştirisi yüzünden kendinizi sorgulamaya başlarsınız. Bir zaman sonra tamamen onlara yenik düşüp “Ben başarısız bir insanım” dersiniz. Böylece olan özgüveninizi yok ederler. Çevrenizde sizin kararlarınızı sorgulayıp, sizi desteklemek yerine size hakaretler eden kişilerden kurtulmanız gerekir. Kurtulduktan sonra anlayacaksınız ki, kendinizi kötü hissetmenize sebep olan en büyük şeylerden biri kötü düşüncelerdir.

  • Hobi Edinmek

 İlgi duyduğunuz veya yapmak istediğiniz bir hobiniz var ise beklemeyin. Bir an önce onu yapmak için gereken hazırlıkları yapın. Bilimsel araştırmalara göre insanlar yapmak istedikleri şeyi başarınca mutlu olup kendilerine olan inancı artmaktadır.

  •  Kötü düşüncelerden kurtulmak

 Kendi içinizde kurduğunuz algıları yıkmanın zamanı geldi, “Ben başaramam” , “Hiç bir zaman bu kadar iyi olamayacağım” gibi kendinizi motive etmek yerine üzecek düşüncelerden uzak durmanın vakti geldi. Artık o düşüncelerden kurtulup kendinizi motive etmelisiniz. ” Ben bunu başaracağım” , “İstediğimi elde edene kadar durmayacağım” gibi sözler kullanmanız gerekiyor.

  •  Dış Görünüş ve Kişisel Bakıma dikkat etmek

 İnsanların özgüvenini yok eden şeylerden biri de aynaya geçtiğinde kendilerini beğenmemeleri veya karşısındaki kişinin onun dış görünüşüne söylediği olumsuz cümlelerdir. Kişisel gelişim için bu çok önemlidir. Artık insanların laflarını yutturma vakti geldi. Elbise dolabınızı tekrardan kendi zevkinize göre baştan aşağıya düzenleyin, Düzenli olarak duş almaya başlayın ve aynaya baktığınızda kendinizde olan değişimi fark ettim deyip kendinizle gurur duyun.

  •  Başardığınız şeylere tekrar tekrar bakın

 Başardığınız olan şeyleri her gün görüp okuyabileceğiniz bir yere yazın veya asın. Her gün bir kere başardığınız şeyleri okumak sizi motive edip, “Ben bunları başardıysam, daha iyilerini de başarabilirim” dedirttirecektir.

Kalabalık Ortamlarda Bulunmaktan Korkmak
Kalabalık Ortamlarda Bulunmaktan Korkmak

Kalabalık Ortamlarda Bulunmaktan Korkmak

Kalabalık Ortamlarda Bulunmaktan Korkmak
Kalabalık Ortamlarda Bulunma Korkusu

Kalabalık Ortamlarda Bulunmakta Korkmak

Agorafobi yaşayan insanlar kalabalık ortamlarda bulunmaktan korkarlar. Örneğin, kalabalık bir sırada beklemek veya toplu taşıma aracında bulunmak onlara huzursuzluk vermektedir.

Bu yüzden , bu kişiler bu şekil ortamlara yanında bir tanıdığı ile gitmeyi tercih ederler. Bazen bu korku ilerlediğinde , kişiler evden çıkamayacakları hissine de kapılabilmektedir.

Korkularla başa çıkmak zor olduğundan dolayı, agorafobi tedavisi de biraz zor olabilir. Psikolojik tedaviler ve ilaçlar ile kişi bu korkularını yenebilmektedir.

Agorafobiye Neden Olan Etkenler Nelerdir?

Agorafobiye neden olan etkenler kesin bir şekilde belli değildir. Genel olarak söylemek gerekirse , ilişkili olduğu neden kişide ki panik bozukluğudur.

Panik bozukluğu görülen kişilerin birçoğunda agorafobi de görülmektedir. Kişide agorafobi gözlemlenmesinin bir diğer nedenleri de şunlardır;

  • Madde bağımlılığı
  • Sosyal fobi
  • Anksiyete
  • Depresyon, bunalım
  • Geçmişte kötü bir olay yaşamak
  • Klostrofobi

Agorafobi Semptomları Nelerdir?

Agorafobinin belirtileri arasında bu korkuları sayabiliriz;

  • Kalabalık ortamlarda bulunmak
  • Toplu taşıma araçlarını kullanmak
  • Asansör , sinema ve mağazalar gibi kapalı alanlarda bulunmak

Bu durumlar, agorafobi yaşayan kirşlerde paniğe yol açmaktadır. Kişi  utanç verici bir durum ile karşılaşırsa buradan kaçamayacağından ve utanç duyacağını düşünür. En sık görülen psikolojik belirtileri ise;

  • Diğer insanlara yabancılık hissetmek
  • Dar ve kapalı alanlarda endişe duymak
  • Kalabalık ortamlarda kendini kaybetme korkusu
  • Uzun süre evlerinden uzakta kalmaktan korkmak

Agorafobi kendini çoğu zaman panik atak ile beraber de göstermektedir.

Agorafobi Tedavi Yöntemleri

Agorafobinin birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Fakat bu tedavi yöntemleri birbiri ile kombine şekilde uygulanmaktadır. İşte kullanılan yöntemler şunlardır;

  • Psikoterapi
  • Maruziyet Tedavisi
  • İlaç Tedavisi
  • Yaşam Tarzında Değişiklikler

Psikoterapi Tedavisi

Psikiyatri uzmanının hastayla belirli dönemlerde yüz yüze yaptığı konuşma seanslarıdır. Bu yöntem ile agorafobi yaşayan kişilerin düşüncelerini değiştirmek amaçlanmaktadır.

Maruziyet Terapi Tedavisi

Bu tedavi , korkularla başa çıkmayı kolaylaştırmaktadır. Bu uygulama kişinin korkuları ile yavaş yavaş yüzleşmeye çalışmasını amaçlamaktadır.

İlaç Tedavisi

Antidepresan ilaçlar ile gelişme sağlamayı amaçlamaktadır.

Yaşam Tarzında Değişiklikler

Bu değişiklikler tam olarak bir tedavi niteliğinde olmasa da günlük yaşantıda kişinin duyduğu stres ve gerginliği azaltmaktadır.

Bu değişikler şunlar olabilir;

  • Düzenli spor yapmak
  • Sağlıklı beslenmek
  • Hobiler edinmek
  • Evde geçirilen zamanı azaltmak
  • Meditasyon ve yoga gibi rahatlatıcı aktiviteler yapmak
monofobi nedir

Monofobi Nedir? Yanlız Kalma Korkusu Nedir?

Yanlız Kalma Korkusu

Sizde yalnız kalmaktan ya da kendinizi yalnız hissetmekten aşırı derecede korkuyorsunuz öyle değil mi? Hatta bunu bir takıntı haline dahi getiriyorsunuz. Monofobi’ye işaret eden bulgular olduğunu söylemeniz gerekiyor. Psikolojik bir hastalık olarak kabul edilen monofobi nedir, tedavisi var mı?

Kimi insan yalnızlıktan korktuğu gibi kimisi ise yalnızlığı adeta hayatının felsefesi gibi düşünür. Peki siz yalnızlıktan hoşlanır mısınız? Eğer ki bunun cevabı evet veya hayır ile sınırlı sanıyorsanız o zaman yanılıyorsunuz. Kimileri açısından bakıldığında yalnızlık, hoşlanmanın veya hoşlanmamanın ötesinde bir fobi! Nasıl ki karanlık, örümcek, yükseklik gibi çeşitli fobilerimiz varsa aynı şekilde yalnızlığın fobisi mevcut bunun da adı monofobi.

Kişilerde sıklıkla görülen anksiyete bozukluklarından biri olan fobi, gündelik yaşamı ve buna benzer bir şekilde yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemektedir. Her ne kadar da ismine aşina olduğumuz ve hemen hemen her yerde rastladığımız fobilerin yanı sıra aynı zamanda adını sıklıkla duymadığımız fakat dünyada pek çok bireyin bu durumdan mustarip olduğu çeşitli fobiler var. Monofobi, diğer ismi ile yalnızlık korkusu bunlardan biridir.

Monofobi Nedir? Yanlız Kalma Korkusu Nedir?

Monofobi Nedir?

İsolofobi, Eremofobi, otofobi şeklinde isimlendirilen monofobi, kişinin yalnızlık kavramına ya da yalnızlık hissine karşı ileri derecede korku hissettiği ve bunu bir takıntı haline getirdiği psikolojik bir hastalıktır. Özellikle de ergenlik dönemindeki kişilerde çok daha sık rastlanan bu psikolojik hastalık, yetişkin bireylerde nadiren görülmektedir. Monofobik bir kişi, sadece yalnız olduğu esnada başına gelebilecek çeşitli kötü senaryolardan veya yalnızlığın birtakım dışlanmaya da sosyal çevrelerde istenmeyen birey ilan edilme durumu olmasından kaynaklı anksiyete hissedebilir.

Hissedilen anksiyete durumunun kaynağı ise her ne olursa olsun monofobik kişiler, insanları gerek fiziksel gerekse de duygusal bir koruma kalkanı şeklinde görür ve böylelikle kalkan görevi gören her bir bireyin daima yanında, etrafında olmasını ister.

Kişilerde Monofobi Oluşma Sebebi Nedir?

Herhangi bir bireyde monofobik rahatsızlıkların meydana gelmesinin sebepleri vardır;

  • Eğer ki kişi, daha önce travmatik bir durum yada olay ile karşılaşmış ise yaşamının ileriki evrelerinde monofobik kişilik özelliklerine sahip olabilir,
  • Eğer ki kişi, daha önce yalnız kaldığı bir esnada olumsuz bir şey yaşamış ise hayatının ileriki dönemlerinde yalnız kaldığında yine aynı şeyi yaşayabilecek mis gibi düşünür ve bu nedenle monofobik özellikler taşır,
  • Travmatik şekilde terk edilme durumunu yaşayan bir kişinin yalnız kaldığında ya da kendini yalnız hissettiğinde monofobi denilen psikolojik rahatsızlığın özelliklerinin tamamını ya da birkaç onu aynı anda ya da değişik zaman dilimlerinde yaşanması muhtemeldir.

Monofobik Semptomlar Nelerdir?

Psikolojik bir rahatsızlık olarak bilim dünyasından nitelendirilen monofobi hastalığının semptomları yine aynı şekilde yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Buna göre aşağıda maddeler halinde sıralayacağımız durumlardan bir ya da birkaçını aynı anda ya da değişik zaman dilimlerinde yaşıyorsanız monofobik kişi olabilirsiniz;

  • Bayılma hissi,
  • Hızlı kalp atışı,
  • Titreme,
  • Terleme,
  • Bağırsak hastalıkları,
  • Baş dönmesi,
  • Nefes darlığı ya da normalinden çok daha derin ve hızlı bir şekilde nefes alma (hiperventilasyon)

Monofobi Tedavisi Var Mı?

Kısa ve net bir şekilde söyleyelim ki evet, monofobi rahatsızlığının tedavisi var. Monofobi tedavi edilebilen bir psikolojik hastalıklar. Üstelik uzmanların yapmış oldukları açıklamalara göre monofobi rahatsızlığına sebep olabilecek travmatik bir geçmişi bulunmayan; ancak yine de kendisini monofobi’den mustarip hissine kapılan kişilerin de aynı şekilde bu tedaviden faydalanabileceğinin ve hatta faydalanması gerektiğinin altı çizilmektedir. Bir başka fobi tedavilerinde olduğu gibi, Monofobi tedavisinde de en çok önerilen tedavi yöntemi genel itibari ile maruz bırakarak tepki önleme olarak bilinir. Yani korkuların, takıntıların ve zorlamaların tetiklediği durumlar ortaya çıkarılarak kişinin terapisti tarafından adım adım bu durumlara maruz bırakıldığı ve zaman içerisinde aynı durumlara değişik tepki vermeyi öğrenerek iyileşme sürecine adım adım geçiş yapılmasının sağlanmasıyla mümkündür.

Psikologlarımızdan ücretsiz ön bilgi almak için randevu talep edebilirsiniz.

Egoistlik Nedir?

Stres Yönetimi

Stres Nedir?

Günümüzde sağlık sorunları giderek farklılaşma göstermektedir. Yeni virüsler, yeni tip belirtiler ve isimlerini çoğumuzun duymadığı hastalıklar meydana gelmektedir. Aldığımız gıdalar, yaşam tarzımız bu sağlık sorunlarında büyük etken olmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde strese dayalı birbirinden farklı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında en fazla etkiyi gösteren ruhsal bozukluklar olmaktadır. Ruhsal bozukluğun temelinde de stres yatmaktadır.

STRESİN BELİRTİLERİ NELERDİR? 

Stres, başta ruhsal bozukluklar olmak üzere birçok hastalığa sebep olmaktadır. Aslında günümüzde çoğu hastalığın kaynağı stres olarak bilinmektedir. Stres, vücuda uygulanan ruhsal bir baskıdır. Kontrol altına alınmayan ve önüne geçilemeyen bu sorun kalbe kadar etki etmektedir. Stres, bir hastalık değildir, ancak bir hastalık kadar tehlikeli olmaktadır.

Stresin belirtileri de şu şekilde olmaktadır:

  • Sürekli yorgunluk hali
  • Uykusuzluk
  • Gerginlik
  • Sindirim sisteminde bozulmalar (ishal, kabızlık, kusma, bulantı gibi)
  • Kas ağrıları
  • Unutkanlık
  • Yalnız kalma isteği
  • İş veriminde düşüş
    • Obezite
    • Kalp hastalıkları
    • Diyabet
    • Depresyon
    • Alzheimer hastalıkları görülme olasılığı yüksek olmaktadır.

Stres anında kişide; kalp çarpıntısı, titreme, kasılma, terleme, nefes alamama sorunları da yaşanmaktadır. Bunun için stresli ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmak gereklidir. Aynı zamanda stres ile mücadelenin nasıl yapılması gerektiği bilinmelidir.

AŞIRI STRESİN SEBEP OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?

Stresi yenemeyen, kontrol altına alamayan kişilerde ilerleyen zamanlarda yukardaki belirtiler baş göstermektedir. Bu durumu her zaman yaşayanlar için ise artık bir hastalık halini almaya başlamaktadır. Aşırı stres ve sürekli bu durumu yaşama büyük bir risk oluşturmaktadır. Aşırı strese maruz kalanların yol açabileceği hastalıklar arasında;

  • Obezite
  • Kalp hastalıkları
  • Diyabet
  • Depresyon
  • Alzheimer hastalıkları görülme olasılığı yüksek olmaktadır.

Stres anında kişide; kalp çarpıntısı, titreme, kasılma, terleme, nefes alamama sorunları da yaşanmaktadır. Bunun için stresli ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmak gereklidir. Aynı zamanda stres ile mücadelenin nasıl yapılması gerektiği bilinmelidir.

STRES İLE BAŞA ÇIKMA METOTLARI

Stres,  bir hastalık değildir. Her insan mutlaka stres altında kalabilir. Burada önemli olan stres anında nasıl davranılması gerektiğinin bilinmesi olmaktadır. Günümüzde stres olmadan yaşamak neredeyse mümkün değil. Durum böyle iken stres ile başa çıkmak gerekmektedir.

Stres ile başa çıkmanın birkaç yolu ve metodu vardır.

  1. Beslenmenize dikkat edin: Beslenme vücudun direnci için çok önemli olmaktadır. Sağlığımız için yeterli gıdayı almak zorundayız. Stres altında olduğumuzda vücut doğru düşünmeli ve rahat hareket etmelidir. Az yemek ve yağlı yiyeceklerden uzak durmak gerekmektedir.
  2. Sigarayı bırakın: Sigaranın içerisinde stresi tetikleyen bazı uyarıcılar bulunmaktadır. Sigaran uzak durun.
  3. Spor yapın: Düzenli egzersiz yapmak hem ruh hem de beden sağlığı açısından olumlu yönde çok etkili olmaktadır. Spor yaparak kendinizi daha iyi hissedersiniz.
  4. Uykunuzu zamanında alın: Uyku düzeni de stres ile mücadelede ilk sırada yer almaktadır. Her gün uykusunu yeterli alan kişilerin daha dinç ve daha pozitif oldukları bilinmektedir. Geç saatlere kadar oturmak, uykusuz kalmak kişiyi sinirli ve stresli yapar. Uyku düzenine önem verin.
  5. Kendinize zaman ayırın: Mutlaka kendinizle baş başa kalın. Sakin bir yerde bir çay yudumlayın. Kötü ve olumsuz düşüncelerden uzak durun.

STRES İÇİN NEFES EGZERSİZLERİ

 

Günlük hayatınızda çok fazla stres ise karşılaşıyorsanız bir psikolojik destek alabilirsiniz. Aynı zamanda yoga ve meditasyon ile de bu süreci atlatmak mümkün olmaktadır. Özellikle nefes egzersizleri bu duygu durumu için çok fazla etkili olmaktadır. Nefes egzersizlerini de profesyonel kişilerden almak daha doğru olmaktadır.

Doğru nefes alıp vermek, bedenimize daha fazla oksijen girmesini sağlamaktadır. Oksijen ne kadar fazla olursa insanın nefes alıp vermesi sonucu bir rahatlama hissedecektir. Stres anında ilk yapılması gereken derin bir nefes alıp vermek olmalıdır. Beyine oksijen gitmesi daha doğru düşünmeyi sağlamaktadır. Stresten uzak durulamasa da başa çıkmak mümkün olmaktadır.

Stres ve Stres Yönetimi ile ilgili psikologlarımızdan terapi almak için Randevu oluştur butonuna tıklayabilir. Psikolog larımızdan aynı gün randevu oluşturabilirsiniz.

Ankara ‘da yüzyüze  Türkiye geneli ise Online Psikolojik danışmanlık hizmeti verilmektedir.

Psikolog Seçimi Nasıl Yapılır?

Diyete Nasıl Hazırlanır?

Diyete Nasıl Hazırlanır

Zayıflamak istiyor ve bunun için gereken çabayı vermeye hazır hissediyorsanız girmek üzere olduğunuz bir yol vardır ve adı diyettir. Peki, Diyete hadi girelim deyince oluyor mu? Elbette olmuyor, her yol gibi bu yolun da yolculuğun da pek tabi ki bir hazırlık süreci olacaktır.

 Diyete Nasıl Hazırlanılır?

 Diyet hazırlığını iki kanatlı bir kuş gibi düşünün. İlk kanadınız zihinsel hazırlık diğer kanadınız ise fiziksel hazırlığınız olacaktır. Herhangi birini eksik bırakarak uçmaya çalışmanız hem imkansız hem de nafile bir çaba olurdu.

 

Psikolog Seçimi Nasıl Yapılır?
Diyete Hazırlık

 Zihinsel Hazırlık Aşaması

 Zihninizde hayalini kurmadığınız, canlandırmadığınız hiçbir şeye ulaşmanız kolay değildir. O yüzden işe ayna nöronlarınızı çalıştırarak başlayabilir, bol bol zayıf ve sağlıklı bedeninizin hayalini kurarak zihninizin size o hayalin gerçekleşmiş fotoğrafını getirmesine izin verebilirsiniz. Unutmayın, zihin gerçek ile hayali ayırt edemez. Zamanla sizin bedeninizin hayalinizdeki hali alması için elinden gelen her şeyi yapacaktır.

 Bir diğer zihinsel hazırlığınız ise diyet yapmanın kendinizi delice kısıtlamak, sevdiğiniz her şeyden mahrum bırakmak, nefes nefese kalana dek spor yapmak, sürekli brokoli, salata ya da lezzetsiz şeyler yemek, sosyal hayattan dışlanmak olmadığını, aksine sağlıklı bir bedene giden bu yolda yediğiniz sağlıklı ve lezzetli yiyeceklerle daha enerjik olacağınızı, daha aktif bir yaşantınız olacağını, dengeli ve ölçülü bir şekilde istediğiniz her şeyi yiyebileceğinizi, spor da yaparak daha fit ve daha beğenilesi bir bedene kavuşacağınızı düşünmenizdir.

 Fiziksel Çevre Hazırlığı Aşaması

 Bu kanadın uçmayı sağlaması için evvela elinize bir çöp poşeti alıp ofisinizdeki çekmecede, evdeki dolapta, arabada torpido gözünde ve çantanızda sizi bu yoldan kolaylıkla saptıracak, işlenmiş, rafine şekerli, paketli ne kadar çikolata, gofret, şeker, bisküvi varsa hepsini o poşete atmalısınız. İlk fırsatta kendinize attıklarınızın yerine koyabileceğiniz sağlıklı bir alışveriş yapmalısınız.

 Bu alışveriş listenizde mutlaka çiğ ceviz, badem, fındık gibi sağlıklı yağlara, meyvelere, kuru meyvelere, yoğurt ve kefir gibi kolay ulaşılabilir proteine, sağlıklı gevreklere yer vermelisiniz. Eğer iki kanadınızı da yeterince güçlendirirseniz, uçmamak için hiçbir sebebiniz kalmayacaktır.

Diyetisyen Randevusu Oluşturmak için Buraya Tıklayabilirsiniz.

Ücretsiz Ön Görüşme İmkani mevcuttur.

Ankara Diyetisyen

Ankara Diyetisyen Önerileri için Ankara Uzman Terapi hizmetinizde.

Psikolog Seçimi Nasıl Yapılır?

Alışveriş Bağımlılığı

Alışveriş Bağımlılığı

Günlük hayatımızın en önemli bir parçası olan alışveriş hayatı, sadece ürün satın almak için değil, eğlence ve kendini ödüllendirme gibi bazı anlamlar da ifade edilebilir. İnsanların ihtiyaçlarını karşıladığı bu ihtiyaçlar kontrolden çıktığı zaman sorunlara neden olmaktadır. Bu ortaya çıkan sorunlardan birisi de alışveriş bağımlılığıdır. Alışveriş bağımlılığı, sürekli olarak bir şeyler satın almak için oluşan içsel dürtülerin kontrol altına alınamaması olarak tanımlayabiliriz. İşte tamda bu noktada alışveriş bağımlısı olan bireyler, alışveriş için verdikleri kararları normal müşterilere oranla daha fazla mağaza ortamında vererek, aldıkları birçok ürünü daha az kullanmaktadır.

Alışveriş bağımlısı olan bireyler satın aldıkları üründen ziyade, satın alma sürecinde ortaya çıkan durumdan haz almaktadır. Bu açıdan bireyler, sürekli bir şeyler satın almayı isteyerek, para harcamayı ihtiyaç haline getirmiştir.  

Alışveriş bağımlılığına göre tüketici davranışları “plansız şekilde satın alma”, “iç güdüsel satın alma” ve “zorlayıcı olarak satın alma” olarak üç alt başlık altında incelenmektedir.

  • Plansız satın alma:Genel olarak bireyin mağaza ortamından etkilenilmesi durumunda ve zaman ürünü gördüğü anda ihtiyacının farkına varılması gibi sebeplerle gerçekleşmektedir.

 

  • Güdüsel satın alma:Bu modelde ise, tüketicilerin bir üründen vazgeçemediği içsel dürtülerden kaynaklanmaktadır.

 

  • Zorlayıcı dürtüsel satın alma:Zorlayıcı dürtüsel modelde tüketicilerin kaygı ve sıkılma gibi durumlarda ortaya çıkan satın alımları olarak açıklanır.

 

Alışveriş Bağımlılığı Tanı Ölçütleri Nelerdir?

Alışveriş bağımlılığı modeli DSM-V sınıfına alınmadığından dolayı kesin tanı ölçütü yoktur. Bununla ilgili olarak McElroy ve ekip arkadaşları 1994 yılında yapmış oldukları çalışmalarında alışveriş bağımlılığına ait şu tanı ölçütlerini kullanmışlardır.

  1. Sürekli dayanılmaz halde rahatsız edici yaşanan satın alma dürtülerinin olması.
  2. İhtiyaç olmadığı halde sürekli bireyin bir şeyler satın alması, maddi durumun el verdiğinden daha çok şey satın alması veya niyetlendiğinden daha fazla sürede alışveriş yapması şeklinde; uygunsuz satın alma dürtülerinin olmasıdır.
  3. Ortaya çıkan bu durumun toplumsal açıdan ve mesleki faaliyetlerde sorunlara ve maddi problemlere sebep olmasıdır.
  4. Alışveriş bağımlılığının davranışının yalnızca hipomani zamanlarında ortaya çıkmış olmamasıdır.

Psikolojik destek almak için psikolog profillerimizi inceleyebilirsiniz.

Narsistlik Nedir?

Narsistlik Nedir

Narsizm, kaba tabir ile kişinin kendine tapması demektir. Kendi duygularını, düşüncelerini, hareketlerini önemseyen; başkasının ne düşündüğü dahi umutların da olmayan kişilere söylenen ruhsal bir bozukluktur. Bu bozukluğun tıp adındaki dili Narsizmdir, bu davranışları gösteren kişilere de narsist denir.

Kişinin kendine aşık olması olarak da açıklanan bu duruma sahip olan insanlar toplumda çok sık şekilde görülmemektedirler (yüzde bir.).

İlk olarak 1968 yılından açıklanan, literatüre giren bu rahatsızlığın bir diğer ismi de megalomanidir. Kısa adı NKB olan Narsistik Kişilik Bozukluğuna sahip olan kişiler kendi ellerinde bulunan güç ve kuvveti başkalarını ezmek için kullanırlar, kendilerini herkesten daha prestijli ve üstün görürler ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmekten zevk alırlar. Onlara göre onlardan daha düşük seviyede olan insanların hiçbir değeri yoktur. Narsistlik nedir sorusuna kısaca cevap verdik, gelin bir de narsist kişilerin genel özelliklerine bakalım.

Narsistlerin Genel Özellikleri

  • Hiç kimseyi dinlemezler, kendi kafalarına göre hareket etmeye bayılırlar. Sizi dinleseler bile ya eksik dinlerler ya da sırf sözünüzü bitirin diye sizi beklerler.
  • Kurallar umurlarında değildir. Bu kişilerin yalnızca kendi kuralları vardır.
  • Cömert gibi gözükürler ancak bu cömertliklerinin altında yatan neden, size para ödetmeyerek sizi ezmek ve sizi ona kendilerine karşı mahcup hale getirmektir.
  • Narsistlerin genel özelliklerinden birisi de her zaman en güzel, en özel, en zeki ve en yakışıklı kişinin kendileri olmalarıdır. Onlara göre dünya üzerinde bulunan bütün ‘en’ler onlara aittir.
  • Utanma hisleri aşırı zayıftır. Böyle bir duygudan yoksun şekilde yaşarlar, çoğu zaman çevrelerindeki insanlar onlar adına utanırlar.
  • Ukaladırlar ve eleştiriye kesinlikle gelemezler. Onları eleştirdiğiniz de ya da onlara ters bir davranış gerçeklestirdiginiz de karşınızda birer canavar buluverirsiniz.
  • Narsistlerin genel özellikleri başlığında değinecegimiz son madde, arkadaşlarının da onlar gibi muhteşem olmaları. Onlara göre en iyi arkadaş gurubuna onlar sahiptirler.

Narsistligin Tedavisi

Narsistligin Tedavisi yapılırken ilaç kullanılmaz. Hasta, dinamik psikoterapi ile tedavi edilir. Burada psikoloğun sabırlı ve deneyimli olması önemlidir zira narsist hastalar çok zor hastalardır. Psikologlardan dahi kendilerini övmelerini, taktir etmelerini isterler.

Psikologlar narsistliğin tedavisi sırasında kişinin kendisinin övülmesine ihtiyaç duyduğunu kişinin farkına varmasını sağlar. 2 ila 4 sene arasında süren bu tedaviler boyunca psikolog kişinin ruhunda yarattığı sahte kişilikleri bir bir yıkmaya çalışır.

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?

Zayıflama Psikolojisi ne Nasıl Girilir ?

Zayıflama Psikolojisine Nasıl Girilir?

Zayıflama psikolojisi fiziksel olduğu kadar zihinsel bir yolculuktur. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, kilo vermek için doğru psikolojiyi benimsemek, diyet listelerinden ve egzersiz programlarından daha önemlidir. Eğer zihin bu süreci benimsemezse, kısa süreli başarılar uzun vadede sürdürülemez. Peki, zayıflama psikolojisine nasıl girilir ve bunu nasıl kalıcı hale getirebiliriz? İşte kendi yolculuğumdan edindiğim tecrübeler ve bilimsel destekli öneriler.


1. Zayıflamak Psikolojisi İçin Önce Zihnini Hazırla

Ben de diğer pek çok insan gibi sayısız diyet denedim ama çoğu başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun nedenini çok sonra anladım: Zihin değişime hazır değilse, beden de ona uyum sağlamaz.

  • Öncelikle, neden zayıflamak istediğinizi net bir şekilde belirleyin. Daha sağlıklı olmak mı istiyorsunuz, daha iyi hissetmek mi, yoksa özgüveninizi artırmak mı?
  • Kendi kendinize “Neden kilo vermek istiyorum?” sorusunu sorun ve cevabınızı bir deftere yazın.
  • Gerçekçi hedefler koyun. Örneğin, 10 kilo vermek yerine önce 2 kilo vermeyi hedefleyin ve adım adım ilerleyin.

2. Motivasyon Kaynağınızı Bulun

Zayıflama sürecinde motivasyon dalgalanabilir. Bunu önlemek için sizi motive eden güçlü bir neden bulun.

  • Görselleştirme tekniklerini kullanın. Örneğin, istediğiniz kiloya ulaştığınızda nasıl görüneceğinizi hayal edin.
  • İlham veren hikâyeler okuyun. Benim için en büyük ilham, daha önce kilo vermeyi başaran insanların hikâyeleri oldu.
  • Kendi başarınızı kutlayın. Küçük başarılarınızı (örneğin, 3 kilo verdiğinizde) ödüllendirerek süreci daha keyifli hale getirin.

3. Kendi Beslenme Alışkanlıklarını Tanı

Bazen kilo almanın arkasında duygusal yeme alışkanlıkları yatıyor olabilir. Ben de fark ettim ki, stresli anlarda farkında olmadan daha fazla yemek yiyordum. Bunu fark ettiğimde şu adımları uyguladım:

  • Aç olup olmadığımı anlamak için su içerek ve 10 dakika bekleyerek karnımın gerçekten aç olup olmadığını sorguladım.
  • Duygusal açlık hissettiğimde yemek yerine yürüyüş yaptım ya da sevdiğim bir müzik dinledim.
  • Atıştırmalıkları sınırlandırmak için göz önünde bulundurmadım. Çekmecemde çikolata varken diyet yapmak zor oluyordu.

4. Diyet Yapmak Yerine Sağlıklı Beslenmeyi Benimse

Daha önce defalarca sıkı diyetler yaptım ve her seferinde başarısız oldum. Çünkü sürdürülebilir değildi. O yüzden diyet yapmak yerine sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmek gerekiyor. Bunu başarmak için:

  • Kendinizi yasaklarla boğmayın. Yasaklı yiyecekler sadece daha fazla arzu uyandırır.
  • Öğün atlamayın. Açlık krizlerine girmemek için düzenli ve dengeli beslenin.
  • Su tüketimini artırın. Su içmek metabolizmayı hızlandırır ve açlık hissini azaltır.

5. Egzersizi Bir Zorunluluk Değil, Keyif Haline Getirin

Egzersiz yapmayı uzun süre sevemedim çünkü hep bir zorunluluk olarak gördüm. Ancak sevdiğim aktiviteleri keşfettikçe egzersiz yapmak daha keyifli hale geldi.

  • Eğer spor salonuna gitmeyi sevmiyorsanız, dans edin, doğada yürüyüş yapın, yüzmeye gidin ya da evde YouTube’dan eğlenceli antrenman videoları izleyin.
  • Günlük aktivitelerinizi artırın. Örneğin, asansör yerine merdiven kullanın, kısa mesafelere yürüyerek gidin.
  • Egzersizi stres atmak için bir araç olarak görün. Bu şekilde spor yapmayı zorunluluk değil, bir rahatlama yöntemi olarak benimseyebilirsiniz.

6. Zihinsel Güçlü Kalmak İçin Alışkanlıkları Güçlendirin

Zayıflama psikolojisi’nde en büyük engellerden biri motivasyon kaybı ve eski alışkanlıklara geri dönmektir. Ben de bu süreci sürdürebilmek için şunları yaptım:

  • Bir günlük tuttum. Yediğim yemekleri, nasıl hissettiğimi ve gün içindeki fiziksel aktivitelerimi not aldım.
  • Olumlu düşünmeye odaklandım. Kilo vermek yerine, “Sağlıklı bir yaşam tarzı geliştiriyorum” diyerek sürece daha pozitif yaklaştım.
  • Kendi hatalarımı affettim. Eğer diyeti bozarsam, kendimi suçlamaktan vazgeçip ertesi gün tekrar devam ettim.

7. Zayıflama Psikolojisi En Sık Yapılan Hatalar

  1. Aç kalmak: Çok düşük kalorili diyetler yapmak metabolizmayı yavaşlatır ve kilo vermeyi zorlaştırır.
  2. Mükemmeliyetçi olmak: Küçük kaçamaklar yapıldığında motivasyonu kaybetmek yerine, süreci esnek yönetmek daha önemlidir.
  3. Hızlı sonuç beklemek: Zayıflama süreci bir maraton gibidir, sabırlı ve kararlı olmak gerekir.
  4. Tek tip beslenmek: Sürekli aynı yiyecekleri tüketmek, vücuda gerekli besin öğelerini sağlamadığı için sürdürülebilir değildir.

Zayıflama psikolojisi en önemli şey, psikolojik olarak bu sürece adapte olmak ve sağlıklı alışkanlıkları sürdürülebilir hale getirmektir. Eğer bu süreci bir zorunluluk olarak görürseniz, kalıcı bir başarı sağlamak zorlaşır. Ancak, sağlıklı beslenmeyi ve hareket etmeyi hayatınızın bir parçası haline getirirseniz, hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha iyi hissedersiniz.

Kendi deneyimimden öğrendiğim en önemli şey şudur: Zayıflamak, sadece kilo vermekle ilgili değil, sağlıklı bir yaşam tarzına geçiş yapmaktır. Bunu başarmak için, önce zihnimizi bu değişime hazırlamamız gerekiyor. Eğer siz de benim gibi pek çok diyet denediyseniz ve başarısız olduysanız, belki de sorunun diyetlerde değil, zihinsel hazırlıkta olduğunu fark etme zamanı gelmiştir!

Eğer gerçekten değişmek istiyorsanız, kendinize inanın, sürecin tadını çıkarın ve en önemlisi sabırlı olun!

Psikolojik Destek almak için bize ulaşın.

 

Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisi Tedavisi

Oyun Terapisi Nedir?

 Çocukların kendilerini yetişkinler gibi anlatması, ifade etmesi zordur. Çocuklar duygularını oyunlar aracılığı ile daha rahat ifade ederler. Her farklı oyunda çocuk hayal dünyası ile gerçeklik arasında bir bağlantı kurarak duygularını yansıtabilir. Bu duygular bazen öfke, saldırganlık, kızgınlık, nefret olabilir. Bu alanda eğitimini tamamlamış uzmanlar oyun esnasında tanımladığı bu duyguların altında yatan temel nedenleri öğrenir ve sorunlarına yardımcı olur. Terapist , hali hazırda çocuklar için güvenli bir ortam yaratmakta ustalaşmış olduğundan; çocukların ailelerinin yanında, okulda ya da diğer sosyal çevrelerinde hissedemedikleri rahatlığı hissetmelerini sağlayarak onların daha cesaretli olmalarına imkan tanımaktadır. Oyun terapisinde amaç çocukların psikososyal sorunlarını engellemeye yada çözmeye , çocuğun ideal büyüme ve gelişimini gerçekleştirmesine oyunun terapötik ilişkisinden yararlanarak kullanılan kuramsal bir metoddur.Oyun Terapisi Nedir?

 

Oyun Terapisi Çeşitleri nelerdir?

  • Filial Terapi (Ebeveyn Çocuk Terapisi)
  • Bibliyoterapi
  • Sandplay Terapi (Kum Tepsisi Terapisi) v
  • Hayali Oyun Terapisi

 Oyun nedir?

  Sözlük anlamı ‘’ Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence’’dir.

Oyunlar belki de yetişkinler için çocuğun oyalanmasını sağlayan amaçsız bir araç olarak çoğunlukla görülse de aslında oyun çocuklarla iletişim kurmamızı sağlayan en etkili ve sağlıklı yöntemlerden biridir diyebiliriz. Oyunun bazen kuralları vardır, bazen de kendiliğinden çocuğun iç dünyasındaki heyecanına, coşkusuna ve duyduğu merak ’ın yönüne doğru  gelişir . Oyun’un çocukların gelişimi üzerinde de çok büyük bir rolü bulunmaktadır. Çocuk sorumluluk almayı, duygu ve düşüncelerini yansıtmayı bazen paylaşmayı oyun’un içinde aktif bir süreçle öğrenir.

Neden Oyun Terapisi

Çocuk baş edemediği duygu ve düşünceleri, yaşadığı zorlukları yeniden canlandırma yaparak oyun yoluyla deneyimler ve üstesinden gelmeye çalışır. Çocuk terapi sürecinde engellenmişlik duygusundan kurtulur. Oyun terapisinde amaç çocuğun egosunu güçlendirmekdir. Çocuğa seçme hakkı vererek özgüvenini tetikleyen bir süreçtir. Çocuklar söyleyemedikleri şeyleri oyun terapisi sayesinde ifade edip problemleriyle yüzleşebilirler. Davranış problemleri, ders çalışma problemleri, konuşma problemleri (kekemelik, bebek konuşması,  ), okuma problemleri gibi durumlarda son derece faydalıdır.

Oyun Terapisi Uygulayıcı Eğitimini kimler almalıdır?

Psikoloji, PDR, Sosyoloji, Çocuk Gelişimi, Özel Eğitim, Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği mezunları ve öğrencileri ile birlikte Sosyal Hizmet Uzmanları, Doktorlar, Pedagoglar, Hemşireler ve Öğretmenler katılabilir. Çocuklarının gelişimini önemseyen ebeveynler de bu eğitimi alabilir.

 Oyun Terapisi Oyuncakları

  • Bebek, çocuğun kendisini yansıtır, ( biberon, yatak, üstünü örtebilecekleri minik örtü, ve giysiler)
  • Aile’yi oluşturan bebekler, (anne, baba, kız çocuğu, erkek çocuğu, büyükanne, büyükbaba, vs.)
  • Polis, asker, vs. otorite sembolüdür. Asker setleri birlikte hareket edebilmeyi temsil eder
  • Oyun evi ve ev eşyaları,yeme problemi olan çocukların özellikle tercih edeceği oyuncaklardır (mutfak, masa sandalyeler, banyo ve tuvalet, yatak odası, tv, koltuk, vs.)- ev 2 odalı olması tercih edilir.
  • Mutfak malzemeleri (çatal, kaşık, bıçak, tabak, bardak, tencere, vs.) ve yiyecekler • Karşılıklı konuşmak için iki telefon

Kuklalar (hayvanlar, insan figürleri)

Hayvanlar (evcil ve vahşi hayvanlar)- mümkünse aile olabilecek şekilde,hayvanlar 3 gruba ayrılır:

  1. Kara Hayvanları: Sosyal hayat
  2. Deniz Hayvanları: Yoğun duygular (sebebi bilinmeyen)
  3. Hava Hayvanları: Özlem ve konuşma ihtiyacı.
  • Trenler, akraba’ya olan özlemdir (vagonlar, raylar) ve uçaklar
  • Arabalar (itfaiye, polis arabaları, içine figürlerin konabileceği taşıtlar) • Doktor malzemeleri (steteskop, iğne, termometre, vs.)
  • Yumuşak top
  • Giysiler ve aletler (polis şapkası, tamir aletleri, vs)
  • Legolar, bilme isteği olan çocuklar (zihinsel ve fiziksel bilme isteği)
  • Boyama ve çizme aktiviteleri için gerekli olan kalemler, boya ve kağıtlar (çocuğun yaşı küçükse kağıdın boyutu büyümelidir)
  • Oyun hamuru ve parmak boyaları,dış dünyadaki anlam veremediği duygular • Yapıştırma ve kesme için yaşa uygun malzemeler
  • Kum ve su

OYUNCAKLAR NASIL OLMALI?

  • Odada çabuk kırılacak oyuncaklar olmamalı,
  • Kırık oyuncaklar odada tutulmamalı,
  • Oyuncaklar pahalı olmamalı,
  • Oyuncaklar, oyun odasından dışarı, eve gitmemeli (Anne’ye söylenip yenisi alınabilir.)
  • Her çocuğa özel etkinliklerini koyması amacıyla kutu/dolap bulundurulabilir

Oyun nedir?

Oyun Terapisi Nedir?

Oyun Terapisi Çeşitleri nelerdir?

Oyun Terapisi Ne İşe Yarar?

Oyun Terapisinin Etkileri Nelerdir?

Oyun Terapisinin Önemi

Neden Oyun Terapisi

Oyun Terapisi Ankara

Oyun Terapisi Odası

Oyun Terapisi Kitap

Oyun Terapisi Uygulayıcı Eğitimi

Oyun Terapisi Uygulayıcı Eğitimini kimler almalıdır?

Oyun Terapisi Oyuncakları

Oyun Terapisi Derneği

Oyun Terapisi Eğitimi

Oyun Terapisi Eğitimi Ankara

Oyun Terapisi Ankara

Ankara Oyun Terapisi Randevu oluşturmak için profilimizi ziyaret edebilirsiniz.

Dismorfofobi Hastalığı Neden ve Nasıl Olur?

İntihar’ı Neden Düşünürüz? İntihar Psikolojisi Nedir?

İntihar’ı Neden Düşünürüz?

Türkiye de Yılllara göre İntihar’ın Dağılımı

Türkiye’de 2002 ile 2019 yılları arasında 53.425 kişinin intihar ettiğini biliyor muydun? İntihar Psikolojisi Nedir?

Yapılan araştırmalar meydana gelen bu intiharların  yaklaşık olarak yarısının nedeninin bilinmediğini diğer yarısının da büyük oranda hastalık olduğunu, bunu aile içi sorunların, geçim sıkıntısının , aşk , ticari başarısızlıklar ve diğer etmenler’in de takip ettiğini göstermektedir.

Bu noktada yine en dikkat çeken dağılımı yaş ve cinsiyet üzerinde görüyoruz.

2002’den bu yana intihar edenlerden 35 bine yakını erkek, 15 bine yakını kadındır. 2001 yılında erkeklerin toplam intiharlardaki payı yüzde 65 iken, 2018’de yüzde 76’ya çıkmıştır.

İntihar vakası en sık görülen yaş grubu  ise ne yazık ki 15 ila 24 yaş arasındadır.  Ankara da intihar vakaları ile ilgili destek almak için Blue & White Psikolojik Danışmanlık Merkezi veya psikolog larımızdan randevu talep edebilirsiniz.

 

 

Geçmiş Yılların İntihar istatistiği

İntihar Psikolojisi

Tabloyu incelediğimizde intihar’ın kaynağının kişi’nin  sosyal, ekonomik, hastalık gibi daha sayılabilecek birçok karşılaşabileceği sorunu çözemeyeceğini  düşündüğü noktada ortaya çıkan umutsuzlukla birlikte ulaştığı çözüm olarak gördüğünü farketmekteyiz. Yani aslında amaç intihar değil de sorunlardan kurtulmaktır diyebiliriz.

Bazen de bunu geride kalan insanlardan intikam almak ya da onları pişman etmek için yapabilir. İntihar kararı almış bireylerde bazen geçici bir rahatlık da görülebilir. Ama bu rahatlık intihar düşüncesinin verdiği bir rahatlıktan ziyade bir karar almış olmanın verdiği bir rahatlıktır.

İntihar girişiminde bulunan kişilerin yaklaşık olarak %90’nında halihazırda en az bir tane psikolojik rahatsızlık vardır diyebiliriz. Bu rahatsızlıkların başını depresif bozukluklar almaktadır. Bu süreçte kişiyi alkol ve madde bağımlılığı da çok fazla tetikleyecektir. Peki intihar eğilimi olan kişilerin verdiği mesajlar nelerdir?

İntihar Eğilimi Olan Kişilerin Verdiği Mesajlar

Kişi intihar girişiminde bulunmadan önce aslında etrafına bazı sinyaller verirler. Sık sık yaşadığı sorunlara çözüm bulamadıklarından , hayatın anlamsızlığından , yaşadıklarına katlanamadıklarından gerek sözlü olarak gerek de beden diliyle bahsederler. Ölüm riski taşıyan eylemlerden kaçınmamaya başlarlar.  Hızlı araba sürmekten korkmamak gibi, kullanması gereken ilaçlara dikkat etmemek gb… birçok örnek sayılabilir.

Öncesinde sevdikleriyle vedalaşmak isteyebilirler. Uyku ve yemek alışkanlıklarında değişiklikler meydana gelebilir. Sık sık ağlama nöbetleri , duyguları uçlarda yaşama ya da dikkatini toplayamama, odaklanmakta güçlük çekmek gibi sorunlar yaşayabilirler.

‘’Kendimi öldürecek gibi hissediyorum’’

‘’Bu duruma daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.’’

‘’Son zamanlarda, arabamı kullanırken gerçekten ne olacağını hiç umursamıyorum.’’ Gb cümleler aslında bize birçok mesaj vermektedir.

Gelin biraz da intihar hakkında yaygın bilinen yanlışlardan bahsedelim.

İntihar Hakkında Yaygın Mitler (Bilinen Yanlışlar)

  • ‘’İntihar hakkında çok konuşmak kişinin aklına intiharı getirebilir! ‘’ Hayır. Aksine bu durum hakkında konuşmak kişiyi buna iten etmenleri bulmaya ve belki de sorunlar üzerine farkındalık kazanmasını da yardımcı olabilir.
  • ‘’ İntiharı düşünecek kadar çıldırmış olmak!’’ Hayatta çoğu insan sorunlarının içinden çıkamayacağını düşündüğü bir buhran dönemine girmiştir. Bu çıldırmış olmak anlamına gelmemektedir. Bu bir kriz dönemidir.
  • ‘’ Bir kişi bir kere intihar girişiminde bulunmuşsa bir daha bulunmaz!’’ Araştırmalar tam aksini göstermektedir ki bir kere intihar girişiminde bulunan bir kişinin tekrar bu girişimde bulunma ihtimali daha yüksektir.
  • ‘’İnsan aklına bir kere intiharı koyduysa ve kararlıysa artık yapacak bir şey yoktur!’’ Sinyalleri aldığımızda aslında artık anlamalıyız kişi yardım çığlığı atıyor. Bizim burada yapmamız gereken hızlıca kişiyi bir psikoterapi sürecine dahil etmeye çalışmak olmalıdır. Tabi bu noktada da yönlendirmeyi yaparken dikkat etmememiz gereken bazı noktalar vardır. Burayı da intihar ‘ı nasıl engelleyebiliriz başlığı altında inceleyelim.

İntihar Engellenebilir mi?

İntihar girişiminde bulunan kişilerde veyahut sık sık intihar fikrini canlandıran kişiler’in bir psikoterapi sürecine hızlı bir şekilde başlaması çok çok önemlidir. Yine bu dönemde serotonin seviyesini artırmak için bir pskyatrist  ile de ortaklaşa bir süreç yürütülmesi gerekebilir. Vücuttaki serotonin seviyesi’nin artması intihar girişiminin tekrarlanma ihtimalini de azaltacaktır.

Etrafınızda intihar girişiminde bulanacağından şüphe ettiğiniz veyahut bir kere bunu deneyimlemiş biri varsa öncelikli olarak ona yardım edebilmek için sakin olmalıyız. Fevri hareketlerden kaçınmalıyız. Bizim endişe seviyemizin artması kişinin endişe ve panik seviyesi’ninin artmasına sebep olacaktır. Onu dinleyin, ona onu anladığınızı hissettirmeye çalışın. İntihar konusunu doğrudan konuşmaktan çekinmeyin. Ölüm üzerine hepimizin az çok kaygıları vardır. Bu durumu anlamlandırması üzerine konuşmalarınızla yeri geldiğinde iyi bir dinleyici olarak farkındalık kazanmasına yardımcı olmaya çalışın. Sorunların çözümü ve atılacak adımlar üzerine cesaret vermeye çalışın. Gelecek konusunda olumlamalar yaparak bu dönemde aldığı kararların fevri olabileceğinden net kararlar alabilmek adına bu dönemde ani kararlar almaması gerektiğinden bahsedebiliriz.

Ve son olarak her ne kadar bizler ona yardım etmek istesek de bu sorumluluğu tamamen almamız mümkün değildir. Ama onu direk bir uzmana yönlendirmek onunla aranızdaki güveni kırabilir. Bu sebeple onu ne kadar ciddiye aldığınızı , onun ne kadar önemli olduğunu ifade ederek bir uzman görüşünün de kendisine ne kadar fayda sağlayacağını açıklayarak onun iyiliğini istediğimizi ona tam olarak ifade ederek bu yönlendirmeyi sağlamamız gerekir.

Unutmayın ki;

  • İntihar önlenebilir.
  • İntihar eğilimi geçici bir krizdir.
  • Çözülmesi imkansız gibi görünen sorunlar çözülebilir, dayanılmaz görünen acılar iyileşebilir.
  • Yardım elini istediğimizde her yerde ve her zaman bulabiliriz.
  • Siz yeter ki isteyin, hiçbir zaman yalnız değilsiniz.

 

İntiharlari önlemek için erkenden önlem alın. Psikolojik destek almak intaharları önlemek için en önemli adımlardan birtanesidir. Randevu oluşturmak için bizleri arayabilirsiniz.

psikolojide otonomi ne demek

Psikolojide Otonomi Ne Demek?

Psikolojide Otonomi Ne Demek? – Kişisel Bağımsızlığın Psikolojik Temelleri Psikolojide otonomi, bireyin kendi seçimlerini …

insanlara güvensizlik

İnsanlara Güvensizlik Neden Olur?

İnsanlara Güvensizlik Neden Olur?  İnsanlara güvensizlik, bireyin diğer kişilerin niyetlerine, davranışlarına veya …

psikolojide kararsizlik ne demek

Psikolojide Kararsızlık Ne Demek?

Kararsızlık, bireyin seçenekler arasında seçim yapmakta zorlanması, karar verme sürecinin uzaması ve sonuç olarak …