“Başörtülü psikolog” olmaz ifadesi kabul edilemez. Bu açıklamanın bilimsel veya evrensel bir açıklaması yoktur. Psikologların etik ilkeleri açıktır, psikolog terapi sürecine kendi değer ve kimliğini dahil etmemelidir. Eğer bu süreçte zorlanırsa da yönledirme yaparbilir. Bu noktada başı açık olmayı norm kabul ediliyor ve “nötr olmak” doğru olarak ele alınmıyor. Başörtüsü kişiyi empati duygusundan yoksun kılmaz. Öyle düşünüldüğü takdirde kişinin başörtülü olması patolojik gibi görülebilir ve bu şekilde etiketlenmeleri kabul edilemez. İnsanları değiştirmeye çalışmak çatışmaya neden olur ve bu zıtlaşma beraberinde daha çok bölünmeyi meydana getirir.
Bu noktada bağlı olduğumuz Türkiye Psikologlar Derneği’nin açıklaması da şöyledir;
Değerli meslektaşlarımız, bilim insanları ve saygıdeğer kamuoyu,
Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği “İnsan Haklarına Saygı Ve Ayrımcılık Yapmama” alt başlığına göre;
Hizmet Verilenlere/Meslektaşlara Saygı Psikolog hizmet verdiği kişi ve/veya kurumun gizlilik, özgürlük ve seçim haklarına saygı duyar ve bunları korumak için gereken önlemleri alır. Hizmet alanlar ve meslektaşlarının yaş, kimlik, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, etnik köken, din, mezhep, sosyo-ekonomik düzeye ve engelli oluşa ilişkin konularda baskı ve ayrımcılık yapmaz. İlkelerini tüm meslektaşlarımıza ve kamuoyuna tekrar hatırlatmak isteriz.
Bu bağlamda psikologlar;
Her durumda hem hizmet alanların hem de kendi meslektaşlarının insan haklarına ve onuruna saygı göstermeyi ve ayrımcılık yapmamayı en temel etik prensibi olarak şiar edinmiştir.
Toplumsal değişimler bazı yönleriyle aile kurumuna yansımış ve böylelikle aile içi ilişkilerde yeni bakış açılarını ve yeni yaşam biçimlerini ortaya çıkarmıştır. Söz konusu bu dönüşümler aile içi ilişkilerin bozulmasına, aile dinamiklerinin yıpranmasına ve iletişim çatışmalarına sebep olmuştur. Örneğin; aile-aile birliği algısının ve evlilik yapısının değişmesi, eşler arası iletişim sorunları, boşanma, aile fertlerindeki madde bağımlılıkları, ergen çocuklar ile iletişim, kök ailelerin dâhil olması sonucu ortaya çıkan problemler, ebeveyn-çocuk arasındaki iletişimsizlik, vb. sorunlar; ailede meydana gelen problemlerin çözümüne yönelik aile danışmanlığı uygulamasını ortaya çıkmıştır.
Aile Nedir?
Aile; toplumun temel yapı taşı olarak yapısal, işlevsel, sürekli bir gelişim ve etkileşim halinde olan bir yapıdır. İki veya daha fazla birey, çocuklu ya da çocuksuz, evlat edilinilen bireyler, bir annenin ya da bir babanın çocuğunu tek başına büyütmesi, birlikte yaşamak ya da koşullar sebebiyle farklı şehirlerde olmak, evlilik ya da evlenmeden beraber yaşamak, gökkuşağı ailesi olmak gibi koşullar aile kavramının içinde yer alabilmektedir.
Ailenin önemi
Aile öyle bir yerdir ki sevgi, duygusal bağ ve destek işlevlerini hiçbir kurum üstlenemez. Çünkü biz olma duygusu, değerli olma duygusu, güven ortamı, yakınlık ve dayanışma duygusu, sorumluluk duygusu, mücadele duygusu, mutluluk ve kendini gerçekleştirme ortamı, manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamının kaynağı ailenin içinde saklıdır.
Biz Olmak Nedir?
Bir ilişkiye başlamadan önce her bireyin bir BEN’i vardır. BEN; bireyi oluşturan yaşam stili, mizacı, duyguları, düşünceleri, tutumları ve kişilik özelliklerinin bir bütünüdür. İlişkiye başladıktan sonra BİZ kavramı oluşmaya başlar.
BEN kavramlarını iki küme ve BİZ kavramını kesişim kümesi olarak düşünebiliriz. Eğer kesişim kümesi çok genişse bireyler, BEN olmayı zamanla bırakıp BİZ olarak bağımlı bir ilişkinin temellerini atabilir. Ya da tam tersi BİZ kümesi çok dar ise belki de bir çift olunamamıştır. Sağlıklı bir iletişimin temeli de BEN-BİZ-BEN kavramlarına ayrılan kümelerin eşit olmasına bağlıdır.
Aile Danışmanlığı Nedir?
Aile danışmanlığı, bireylerin ilişkilerine dair İçgörü ve farkındalık kazandırmayı, ilişkiyi yeniden yapılandırmayı ve geliştirmeyi amaçlar. Bu bağlamda aile danışmanlığı; eğitimli profesyoneller tarafından aile üyelerine veya ailenin bütününe verilen bireysel ve grup uygulamalarını içeren destek ve danışmanlık hizmetleridir. Sağlıklı bir iletişim ortamının yaratılması için mümkün olduğunca tüm aile bireylerine yapılan psikolojik yardım hizmetidir. Ailenin yapısal, işlevsel ve gelişimsel özellikleri bakımından sorunların çözümüne yönelik uzmanlık gerektiren hizmetler bütünüdür. Aile danışmanlığının; biyopsikososyal açıdan iyileştirici ve tedavi edici özellikleri bulunmaktadır. Aile danışmanlığı; psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası eğitimleriyle kazandıkları eğitimle yürütebilecekleri profesyonel müdahaleleri kapsar.
Aile danışmanlığı
Neden Aile Danışmanlığı?
Günümüzün değişen ve gelişen ailesi; üyeleri arasındaki uyumlu birlikteliği sağlamada zorlanmaktadır. Özellikle aile üyelerinin kentli ana-baba, çalışan anne olma gibi hızla değişen rollerine uyum sağlayamamaları, aile içindeki iletişim ve etkileşimi bozmaktadır. Aile üyelerinde sıkıntıya yol açan bu tür engellemeler genelde ailenin varlığını korumasını güçleştirirken, özelde aile üyelerinin sosyal ve ruhsal varlığını bozmaktadır. Bu nedenlerden dolayı modern topluma geçiş sürecinde, toplumsal yaşamda yalnız kalan ailelere destek sağlamak üzere geliştirilen hizmetlerden biri de aile danışmanlığıdır.
Aile danışmanlığı almak önemli ve güçlü bir karardır. Bazen ilişki içinde yolunda gitmeyen dinamiklerin olduğunu, yaşanılan olayların sizleri yıprattığını fark edersiniz. Çabalasanız da hep aynı pencereden bakmaya devam edebilirsiniz. İşte farklı bir açıdan bakabilmek, kendinizi, ilişkinizi keşfedebilmek ve sağlıklı BEN-BİZ-BEN üçgenini oluşturabilmek ya da koruyabilmek için aile danışmanlığına ihtiyacınız olabilir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT) yapılandırılmış, hedefe yönelik bir psikoterapi türüdür. BDT zihinsel sağlık bozukluklarını ve duygusal endişeleri tedavi etmek veya yönetmek için kullanılır. Bu terapi ekolünün eğitimini almış psikolog, düşüncelerinize ve duygularınıza yakından bakmanıza yardımcı olur. Terapi sürecinde düşüncelerinizin, eylemlerinizi nasıl etkilediğini anlayabilirsiniz. BDT sayesinde, olumsuz düşünce ve davranışları yerine daha sağlıklı düşünme kalıplarını ve alışkanlıklarını benimsemeyi öğrenebilirsiniz.
Öncüller, davranış, sonuçlar (ABC) modeli, davranışların öncelikle davranış, düşünce veya ruh halinden önce gelen öncüller veya olaylar ve bunları izleyen sonuçlar veya olaylar tarafından belirlendiğini varsayar. ABC modeli, davranışın öncüller tarafından şekillendirildiği ve ardından sonuçların izlendiği işlevsel bir değerlendirme olarak kullanılabilir. Öncül bir davranıştan önce ortaya çıkar ve hastadaki belirli bir reaksiyon için tetikleyici olabilir ve belirli bir davranışı hem artırabilir hem de azaltabilir. Bir davranıştan önce meydana gelen öncüller veya olaylar tipik olarak duygusal ve fizyolojik tepkiler ortaya çıkarır.
Öncüller duygusal (bir duygu), somatik (fizyolojik bir tepki), davranışsal (bir eylem) veya bilişsel (bir düşünce) olabilir. Ayrıca bağlamsal faktörlere (durumsal) ve ilişkisel (kişilerarası) faktörlere de tabidirler. Örneğin, depresyonda olduğunu bildiren bir hasta (davranış), gece geç saatlerde evde yalnız kaldıklarında (bağlamsal öncül) veya ailenin yanındayken (ilişkisel öncül) daha iyi olduklarında kendilerini kötü hissedebilir. Sonuç olarak, her zaman yalnız kalacaklarını (bilişsel öncül) düşünerek kendilerini daha da üzülmüş hissedebilirler
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?
BDT genellikle sınırlı sayıda seansta gerçekleşir. Terapistiniz bir soru-cevap formatı kullanarak farklı bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olur. Sonuç olarak, strese, acıya ve zor durumlara daha iyi yanıt vermeyi öğrenirsiniz.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Hangi Bozuklukları Ve Koşulları Tedavi Eder?
Bilişsel davranışçı terapi, çok çeşitli zihinsel bozuklukları ve duygusal zorlukları tedavi etmek ve yönetmek için değerli bir araçtır. Her yaştan insan (çocuklar dahil) BDT alabilir.
Terapistler ve psikologlar, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok bozukluğu ve durumu tedavi etmek için BDT’yi kullanır:
Depresyon,
Anksiyete,
Fobiler,
Obsesif-kompulsif bozukluk veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan kişilere yardımcı olabilir.
İlaçla birlikte kullanıldığında BDT, bipolar bozukluk ve şizofreni tedavisinde de faydalıdır.
Yeme bozuklukları: BDT, bulimia, anoreksiya veya aşırı yeme bozukluğu olan kişilere yardımcı olabilir.
Madde kullanım bozuklukları: Madde kullanım bozuklukları olan kişiler, ayık yaşama uyum sağlamak ve iyileşmelerini desteklemek için BDT’yi kullanır.
Uyku bozuklukları: Uykusuzluk, BDT’nin tedavi etmesine veya yönetmesine yardımcı olabileceği yaygın bir uyku bozukluğudur.
Günlük zorluklar: Bilişsel davranışçı terapi, hayatın zorluklarıyla mücadele eden herkese fayda sağlayabilir. Keder, boşanma, işteki sorunlar veya ilişki sorunları gibi konularda yardım isteyebilirsiniz.
Bilişsel Davranışçı Terapi Kitap Önerisi
Bilişsel Davranışçı Terapi-Temel İlkeler ve Uygulama -Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar
Bilişsel Davranışçı Terapi-Temel İlkeler ve UygulamaBilişsel Davranışçı Terapi Temelleri ve Ötesi
Bilişsel Davranışçı Terapi Temelleri ve Ötesi -Judith S. Beck
Oyun Terapisi, Oyun odasında her oyuncağın bir anlamı vardır ve çocuklar kendilerini ifade edebilecekleri oyuncakları seçerler. Çocuğun seçtiği oyuncakların, oynadığı oyunun ve oynama sırasının çocuğun bulunduğu bağlamda bir anlamı vardır. Öfke, hayal kırıklığı, korku, üzüntü gibi pek çok duygu oyunlarda kendisini farklı şekillerde gösterir. Öfke bazen bir canavar olup oyun odasındaki her şeyi korkutur ya da bazen bir hacıyatmaz ile kendisini ifade etme yolu bulur. Çocuk oyun terapisinin ona sağladığı ortamda kendisini ifade eder.
Oyunun içinde tüm duygular ve deneyimler “kabul”dür. Oyun terapisti oyunun gücünü kullanarak çocuğun kendisini güvenli bir ortamda ifade etmesine olanak sağlar. Terapist aynı zamanda eşlikçidir; oyunu çocuk yönetir, terapist çocuğun istediği role girerek ona uyum sağlar. Terapist anne, çocuk, hırsız ve kurban gibi pek çok role bürünebilir. Oyun terapisinde iyileşme oyunun ta kendisi ile sağlanır. Çocuk duygularını dışa vurur, yaşadığı üzüntü verici, travmatik ya da öfke veren olayı tekrar tekrar oynar ve böylelikle bu olay üzerinde kontrol gücüne sahip olur.
Oyun Terapisin Faydaları Nelerdir?
Çocuk oyunda tüm bu zorlayıcı deneyimleri ifade ederken bu sırada ebeveynlere de pek çok görev düşüyor. Çocuk zorlayıcı deneyimlerini anlatırken evde zaman zaman yoğun duygulanım gösterebilir. Bu durumlarda ebeveynlerin şefkatli ve kucaklayıcı bir yerden çocuğa eşlik etmeleri onunla “birlikte” bu süreçte var olmaları terapötik sürece destek olacaktır. Oyun terapisi ayrılık, boşanma, ölüm, travma, okul ile ilgili problemler, tuvalete geçiş sürecindeki problemler, bağlanma ile ilişkili problemler ve tırnak yeme gibi pek çok problemde sağaltım sağlar. Oyun terapisi sürecinin uzunluğu ve sıklığı tamamıyla çocuğun kendi iyileşme sürecine bağlıdır. “İyileşme”nin sağlanmasıyla çocuk önce oyun odasına sonra terapiste veda eder ve oyun terapisi süreci tamamlanır.
Oyun terapisi için uzman psikologlarımızdan ücretsiz ön görüşme veya randevu oluşturmak için bizleri arayabilir veya aşağıdakı butona tıklayarak randevu oluşturabilirsiniz.
Birçok insan için hayatını olumsuz yönde etkileyen hastalıklar arasında bulunan kaygı ve panik atak rahatsızlıkları kişinin sadece özel anlarını değil günlük aktivitelerini de etkileyen durumlardır. Kaygı hallerinde ve panik atak durumlarında neler yapılabilir ve nasıl bu rahatsızlıkların etkisi hafifletilebilir sorularının yanıtlarını sizler için derledik.
Kaygı, Negatif Düşünceler
Topraklama Teknikleri Nelerdir?
Kaygı hallerinde kişiyi daha iyi hissetmesi için kullanılan tekniklerden biri olan topraklama teknikleri kişinin kaygılı olduğu esnada kullanabileceği ve kaygısını dindirerek rahatlayabileceği yöntemlerdir.
Dış Görüş Tekniği
Kişi kaygılandığı hallerde mahvoldum bittim gibi yorumlarda bulunarak kaygı halini daha da arttırmaktadır. Bu durumlarda kullanılan bir teknik olan dış görüş tekniği oldukça faydalı bir yöntemdir. Kişi bu durumdayken kendi duygularını başka bir tarafından yorumlamaya başlar. Bu dışarıdan bir kişinin anlatımı demektir. Öyle ki kişinin kaygılı olduğu durum ve konu ne ise onu tamamen üçüncü bir şahıs gibi duyguya yer vermeden anlatmasıdır. Örneğin yarın sınav var ve sınav için gerekli hazırlıklar yapıldı her şey yolunda gibi kişinin kendini sakinleştirmeye çalışmasıdır.
Güvenli Bir Alan Çalışması
Bu çalışmada ise kişi yüksek derecede kaygı hissettiği için rahatlama çalışması olarak kendini daha önce gittiği veya güvenli bulduğu bir yerde düşünmeye çalışması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Kişi kendini istediği yerde hayal eder ve yavaş yavaş eski kaygılı ve endişeli halinden kurtulur.
Güvenli alan kişinin kendini huzurlu hissettiği her yer olabilmektedir.
Güvenilen Bir Kişiden Destek Aldığını Düşünmek
Kaygı ve panik atak durumlarında kişinin kendisine o an yanında olmasını istediği kişiler ve onlar olsaydı ne tavsiye ederlerdi şeklindeki düşünceleri ile rahatlatması şeklinde olmaktadır. Örneğin yanımda en yakın arkadaşım olsaydı ne tavsiye ederdi gibi düşünceler de bu durumda rahatlamaya ortam hazırlamaktadır.
Yaşanılan Ana Gelme Çalışmaları
Çoğu kişide kaygı halinde düşünceleri kontrol etmek mümkün olmadığı gibi aynı anda birçok olumsuz düşüncede insanın zihninde uçuşmaya başlamaktadır. Böyle olduğu zaman kişinin kontrol edebilme seviyesi de düşebilmektedir. Ana gelebilme çalışması ise en kısa şekilde kişinin kaygılarından kurtulmasına yardımcı olmaktadır.
Ana gelme çalışması aslında kişinin içinde bulunduğu anda kalmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Buna 5, 4,3,2,1 yöntemi de denilmektedir. Bu yönteme göre kişi yüksek kaygı hissettiği anlarda etrafında bulunan 5 şeye odaklanmaya çalışmalıdır. Burada aynı zamanda 5 duyu organını kullanarak da farkında olma işlevi bulunmaktadır. Kişi 5 tane cisim seçerek onlardan 4 tanesinin nasıl olduklarına odaklanmaya başlar dokunsa olarak katı cisim mi yoksa yumuşak bir cisim mi şeklinde algılamaya çalışır. Daha sonra etrafında bulunan 3 sesi tanımlar ve onlara yoğunlaşır. Ardından etrafta bulunan 2 adet kokuyu algılamaya çalışma da yapılır. En sonunda ise kişinin etrafında bulunan bir cismin tadına yoğunlaşıp böylece 5 duyu organı kullanılarak anda kalmaya çalışılır.
Nefes Alma Çalışmaları
Kişinin anda kalmasını ve zihnin karmaşasından kurtulmasını sağlayan en önemli yöntemlerden biri de derin nefes alma çalışmalarıdır. Panik atak ve kaygı anlarında kişinin nefes alışları bozulduğu bilinmektedir. Bu durumda kişi nefesine odaklanarak ve sadece derinden nefes almayı düşünerek en az 8 kez nefes çalışması yapmalıdır. Günlük hayatta daha derin nefesler alan kişilerin kaygı bozuklukları ile karşılaşma oranının daha fazla düştüğü belirtilmektedir.
Fiziksel Aktiviteler Yapmak
Hareket ve spor yapmak sağlık için oldukça faydalı olmasının yanında kişilerin hastalanmalarını da önleyici etkileri olmaktadır. Özellikle yüksek kaygı durumlarında terletici aktiviteler yapmak kişinin daha az strese girmesini sağlamaktadır. Fiziksel aktiviteler kişinin yaşına ve yaşam şartlarına uygun olarak yapıldığında kaygı seviyesinin azaldığı görülmektedir.
Fiziksel aktivitelerden sonra duş almak da kaygıyı azaltan etkenler arasında yer almaktadır.
Her insanda belirli zamanlarda kaygı artışları bulunabilmektedir bunun sağlıklı olduğunu bilmek ve bu durumu yönetebilmek de bazı yöntemlerden faydalanmakla mümkün olabilmektedir.
Kişilerin kendilerini tanıması, artı ve eksi yönlerini bilmesi sonucunda neleri yapabilecekleri ve neleri yapamayacakları konusunda bilinçli olması durumudur. Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmek için ailelere pek çok sorumluluklar düşmektedir. Bu konuda okullardaki rehber öğretmenlerden ve kişisel gelişim alanında çalışma yapan uzmanlardan faydalanılmaktadır. Ama ilk eğitim tabi ki ailede verilmektedir.
Özgüveni Yüksek Çocuk Nasıl Yetiştirilir?
Aile içerisinde davranış problemleri olan, birbirlerine saygısı ve sevgisi olmayan ve iletişim bozukluğu olan bir bireyin özgüvenli olması düşünülemez. Sağlıklı bir birey, sağlıklı ailede yetişir. Çocuklarının özgüveni yüksek bireyler olmasını isteyen anne babalar işe ilk kendileri ile başlamalıdır. Ebeveynlerinin beceriksiz, başarısız olduğuna inanan çocuklar asla özgüveni yüksek bireyler olamazlar. Çocuklar rol model olarak ilk önce anneyi ve babayı seçerler. Seçtikleri rol model kendisine güvenmeyen bir birey ise çocuk da kendisine güvenmeyen birey olacaktır. Bunun için anne babalar çocuklarının gözünde hep kendinden emin olmalı ve sözleri ile davranışlarının tutarlı olmasına dikkat etmelidir.
Çocuklara Nasıl Görevler Verilmelidir?
Ebeveynler çocuklarının yaşlarına uygun görevler ve komutlar vermelidir. Yaşının üzerinde beceri gerektirecek bir komut verilen çocuk bu görevi yapamayacağı için çocuğun kendisine olan güveni azalacaktır. Yani beş yaşındaki bir çocuktan elektrik faturasını yatırması beklenmemelidir. Yaşına uygun olmayan bu komut yüzünden çocuk başarısız olacaktır. Başarısız olan çocuk da kendisine olan güvenini yitirecektir. Her yaşın yapabileceği yeterlikler vardır. Çocuklara yaşlarına uygun görevler verilmelidir.
Çocuk Verilen Görevi Yapamazsa Ne Yapılmalıdır?
Çocuk yaşına uygun verilen komutu yapamadı ise ebeveynler sakin olmalıdır. Kötü sözler söylenerek çocuk rencide edilmemelidir. Her bireyin farklı becerileri olduğu, kimisinin bir işi bir seferde kimisinin beş seferde yapabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğa sevgi ile yaklaşmalı ve uygun bir dil ile durum açıklanmalıdır. Ardından çocuk motive edilerek bu işin tekrar denenmesi sağlanmalıdır. Başarılı olana kadar çocuğa destek çıkılmalı ve kendisine olan güven ifade edilmelidir. Ailesinin arkasında durduğunu gören ve motive olan çocuk verilen komutu yerine getirecektir. Yeter ki ebeveynler çocuğuna olan saygı ve sevgisini göstermiş olsun ve her ne olursa olsun arkasında olduğu duygusunu kazandırmış olsun.
Çocuk Psikoloğu Klinik Psikolog Merve Kiraz’dan randevu oluşturmak için randevu talep edebilirsiniz.
Bilimsel olarak Panik atak, ani ve düzenli olarak bir panik ya da korku hissinin etkisi altında kalınan bir anksiyete bozukluğudur diyebiliriz. Panik atak sırasında ölüyormuş,kalp krizi geçiriyormuş gibi hissederiz. Nefes alamaz,kalbimiz sanki ağzımızdan çıkıyor gibi hissederiz. Panik Atağı Yenenler Anlatıyor
Kısaca panik atak belirtileri nelerdir?
Nefes almada güçlük
Hızlı kalp çarpıntısı
Sıcak-Soğuk basma
Terleme
Bulantı
Karın ağrısı
Kendinden ve gelecekten kopma
Titreme
Panik bozukluk her yaşta ortaya çıktığı gibi özellikle 25 yaşlarında kendini gösterme eğilimindedir. Panik atak hayati tehlikesi olan bir durum değildir bunu bilmeli ve panik anında kendimizi telkin etmeliyiz.
Panik atak anında yapılması gerekenler nelerdir?
Öncelikle durumu kabullenmeli, geçeceğini bunun hayati bir tehlikesi olmadığını bilmeliyiz. Kendimizi olabildiğince telkin edip derin derin nefes almak bizim kalp atışımızı dengeleyecektir. Ek olarak biraz daha rahatlatabilmesi adına yanınızda varsa eğer kolonyayı peçeteye döküp koklamak bizi ferahlatacaktır. Doğru nefes alıp verdiğimiz taktirde kalbimizin ritmi normale dönecek ve panikten kısa sürede kurtuluyor olacağız. Tabi ki sadece bunlar yeterli olmayacaktır bir uzmandan yardım almak kendinize yapabileceğiniz en büyük yardımdır.
Peki ya panik atak hayatımızı ne ölçüde etkiler?
Tedavi edilmeyen panik atak hayat standartlarımızı ciddi anlamda bozabilir. Bunlara bir kaç örnek verecek olursak
Evden çıkma korkusu
Araba kullanamama
Kaza yapacağım korkusu
İş yaşantısında ya da okuyorsak okul yaşamında bozukluklar
Depresyon
Anksiyete ve diğer psikolojik problemler
İntihar ve intihar düşünceleri
Maddi problemler
Tedavi edilmeyen panik atak daha sonrasında evden çıkmama, kalabalık ortama girememe gibi sorunları beraberinde getirebilir.
Panik Atak tedavisi nasıl olur?
Panik atak daha öncesinde demiş olduğumuz gibi kalp krizi geçiriyor gibi hissetme ve aynı belirtileri verebilir bunun dışında başka diğer hastalıklar ile karıştırılma durumu olabilir. Bu yüzden hastalık geçmişimizi ve öykümüzü uzmanımıza her detayıyla anlatmamız gerekir tam teşhis için bir takım tahliller ile birlikte tanınız konur. Uzmanımız gerek duyarsa ilaç ile tedavi ya da psikoterapi yöntemiyle size yol haritanızı çizebilir. Bazı durumlarda hem ilaç hem de psikoterapi uygun görülebilir.
Ankara Panik Atak Tedavisi için Ankarauzmanterapi.com u tercih edebilir. Randevu oluşturabilirsiniz.
Hafta sonları Ankara Psikolog Kliniği hizmet vermektedir.
Günün her saati randevu oluşturmak için 0552 878 12 11 numaralı telefonlarımız üzerinden bizlere ulaşabilir whatsapp üzerindende bizlere yazabilirsiniz.
Kişisel gelişim hepimiz için gerekli olurken çok fazla bilgi kirliliğine de maruz kalırız. Günümüzde her an her türlü bilgiye ulaşmak bu kadar kolay olurken bu durum maalesef bilgi kirliliğine de maruz bırakır bizleri. En iyi kişisel gelişim kitapları önerileri vermek mümkün olurken kişinin kendi ihtiyaçları doğrultusunda yapacağı seçimler daha verimli olacaktır. Emekleyen, sonra yürüyen, sonra okula gidip okuma yazmayı öğrenen çocuğu düşünebiliriz. Hiçbir şey bilmeden geldiği bu dünya da neler başararak devam eder. Başlanan işi yarım bırakmak ya da bin türlü bahanelerle yolu yarım bırakmaktır en büyük sorunumuz.
Kişisel Gelişim Farkındalık
Kişisel gelişim bir bakıma farkında olabilmektir. Farkında olmadan yaptığımız işleri düşünebilir miyiz? uyandık, işimize gittik, yapmamız gerekenleri görev olarak yerine getirdik ve mesaimiz bitti. Farkında olarak yapmak yapılacak işlere daha fazla netlik ve anlayış katacaktır. Daha önce kaslarınızı çalıştırdınız mı? Ya da her hangi bir yeteneğinizin olduğunu ve bu yeteneği denediniz mi? Herkesin doğuştan bir yeteneği muhakkak vardır bunu fark edebilmek de büyük bir farkındalık olacaktır. Kişisel gelişiminiz ve öz güveniniz için yeteneğinizi yavaş yavaş arayıp bulmak ya da üzerinde istikrarlı çalışmak başka türlü bir bakış açısı sağlayacaktır.
Kişisel Gelişim Nedir?
Kişisel gelişim kişinin kendisini bulmasıdır desek, doğru demiş sayılabiliriz, çok fazla bilgi kirliliğinden de bahsettik. Bilgili olabilmek için her türlü bilgiyi alıp hapsetmek kişisel gelişimimize katkı sağlamazken bizi yoran ve karmaşalı bir zihin hali ortaya çıkacaktır. Yapmak istediklerimiz, olmak istediklerimiz, varmak istediklerimizi sırayla yazabiliriz. Güvenilir kaynaklar, güvenilir kişiler tercih etmeliyiz. Yolunuzda sizi manipüle eden, sizin vaktinizi boşa harcayan her şeyden uzaklaşabilirsiniz. Bu durumlar belki de sizi tıkayan şeylerdir.
Kişisel gelişim kişinin önceki versiyonundan çıkıp kendi içinde en iyi olabilmeye çalışma hali denebilir. Kimseyle yarış halinde olmadan kendi temposunda izlenilen yoldur. Kendini hırpalamadan çalışarak ve emek vererek gelinen noktadır. Bilgi her zaman insanoğlu için cazip olmuştur. Daha önce deneyimlenmeyen şeylere zor olarak bakar ya da ön yargılı tavırla değerlendiririz. Oysa ki bir kaç zorlanmadan sonra insanın yapabileceklerinin sınırı yoktur.
Ankara Çankaya bölgesi Kişisel Gelişim Psikolog randevusu almak için bize ulaşabilirsiniz.
Özgüven eksikliği başlıca insanların problemlerinden biridir. Yıllar geçtikte teknolojinin de gelişmesiyle insanlar özgüven eksikliği yaşamaya başlıyor. Öncelikle Özgüven ne demek: Özgüven, Kişinin kendi yapabileceklerinden şüphe edip yapamamasıdır.
Özgüven Eksikliğinin giderilmesinin bazı yolları vardır;
Size zarar veren ilişkilerinizi düzenlemek
İnsanların özgüvenini azaltan ve tamamen yok eden en büyük etkenlerden biri kötü arkadaşlar. Bu kişiler genelde sizin arkadaşınız gibi gözükür ama size oldukça büyük zarar verir. Yaptığınız hareketleri eleştirmeye başlar. Siz doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yaptıysanız bile bu insanların eleştirisi yüzünden kendinizi sorgulamaya başlarsınız. Bir zaman sonra tamamen onlara yenik düşüp “Ben başarısız bir insanım” dersiniz. Böylece olan özgüveninizi yok ederler. Çevrenizde sizin kararlarınızı sorgulayıp, sizi desteklemek yerine size hakaretler eden kişilerden kurtulmanız gerekir. Kurtulduktan sonra anlayacaksınız ki, kendinizi kötü hissetmenize sebep olan en büyük şeylerden biri kötü düşüncelerdir.
Hobi Edinmek
İlgi duyduğunuz veya yapmak istediğiniz bir hobiniz var ise beklemeyin. Bir an önce onu yapmak için gereken hazırlıkları yapın. Bilimsel araştırmalara göre insanlar yapmak istedikleri şeyi başarınca mutlu olup kendilerine olan inancı artmaktadır.
Kötü düşüncelerden kurtulmak
Kendi içinizde kurduğunuz algıları yıkmanın zamanı geldi, “Ben başaramam” , “Hiç bir zaman bu kadar iyi olamayacağım” gibi kendinizi motive etmek yerine üzecek düşüncelerden uzak durmanın vakti geldi. Artık o düşüncelerden kurtulup kendinizi motive etmelisiniz. ” Ben bunu başaracağım” , “İstediğimi elde edene kadar durmayacağım” gibi sözler kullanmanız gerekiyor.
Dış Görünüş ve Kişisel Bakıma dikkat etmek
İnsanların özgüvenini yok eden şeylerden biri de aynaya geçtiğinde kendilerini beğenmemeleri veya karşısındaki kişinin onun dış görünüşüne söylediği olumsuz cümlelerdir. Kişisel gelişim için bu çok önemlidir. Artık insanların laflarını yutturma vakti geldi. Elbise dolabınızı tekrardan kendi zevkinize göre baştan aşağıya düzenleyin, Düzenli olarak duş almaya başlayın ve aynaya baktığınızda kendinizde olan değişimi fark ettim deyip kendinizle gurur duyun.
Başardığınız şeylere tekrar tekrar bakın
Başardığınız olan şeyleri her gün görüp okuyabileceğiniz bir yere yazın veya asın. Her gün bir kere başardığınız şeyleri okumak sizi motive edip, “Ben bunları başardıysam, daha iyilerini de başarabilirim” dedirttirecektir.
Agorafobi yaşayan insanlar kalabalık ortamlarda bulunmaktan korkarlar. Örneğin, kalabalık bir sırada beklemek veya toplu taşıma aracında bulunmak onlara huzursuzluk vermektedir.
Bu yüzden , bu kişiler bu şekil ortamlara yanında bir tanıdığı ile gitmeyi tercih ederler. Bazen bu korku ilerlediğinde , kişiler evden çıkamayacakları hissine de kapılabilmektedir.
Korkularla başa çıkmak zor olduğundan dolayı, agorafobi tedavisi de biraz zor olabilir. Psikolojik tedaviler ve ilaçlar ile kişi bu korkularını yenebilmektedir.
Agorafobiye Neden Olan Etkenler Nelerdir?
Agorafobiye neden olan etkenler kesin bir şekilde belli değildir. Genel olarak söylemek gerekirse , ilişkili olduğu neden kişide ki panik bozukluğudur.
Panik bozukluğu görülen kişilerin birçoğunda agorafobi de görülmektedir. Kişide agorafobi gözlemlenmesinin bir diğer nedenleri de şunlardır;
Madde bağımlılığı
Sosyal fobi
Anksiyete
Depresyon, bunalım
Geçmişte kötü bir olay yaşamak
Klostrofobi
Agorafobi Semptomları Nelerdir?
Agorafobinin belirtileri arasında bu korkuları sayabiliriz;
Kalabalık ortamlarda bulunmak
Toplu taşıma araçlarını kullanmak
Asansör , sinema ve mağazalar gibi kapalı alanlarda bulunmak
Bu durumlar, agorafobi yaşayan kirşlerde paniğe yol açmaktadır. Kişi utanç verici bir durum ile karşılaşırsa buradan kaçamayacağından ve utanç duyacağını düşünür. En sık görülen psikolojik belirtileri ise;
Diğer insanlara yabancılık hissetmek
Dar ve kapalı alanlarda endişe duymak
Kalabalık ortamlarda kendini kaybetme korkusu
Uzun süre evlerinden uzakta kalmaktan korkmak
Agorafobi kendini çoğu zaman panik atak ile beraber de göstermektedir.
Agorafobi Tedavi Yöntemleri
Agorafobinin birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Fakat bu tedavi yöntemleri birbiri ile kombine şekilde uygulanmaktadır. İşte kullanılan yöntemler şunlardır;
Psikoterapi
Maruziyet Tedavisi
İlaç Tedavisi
Yaşam Tarzında Değişiklikler
Psikoterapi Tedavisi
Psikiyatri uzmanının hastayla belirli dönemlerde yüz yüze yaptığı konuşma seanslarıdır. Bu yöntem ile agorafobi yaşayan kişilerin düşüncelerini değiştirmek amaçlanmaktadır.
Maruziyet Terapi Tedavisi
Bu tedavi , korkularla başa çıkmayı kolaylaştırmaktadır. Bu uygulama kişinin korkuları ile yavaş yavaş yüzleşmeye çalışmasını amaçlamaktadır.
İlaç Tedavisi
Antidepresan ilaçlar ile gelişme sağlamayı amaçlamaktadır.
Yaşam Tarzında Değişiklikler
Bu değişiklikler tam olarak bir tedavi niteliğinde olmasa da günlük yaşantıda kişinin duyduğu stres ve gerginliği azaltmaktadır.
Bu değişikler şunlar olabilir;
Düzenli spor yapmak
Sağlıklı beslenmek
Hobiler edinmek
Evde geçirilen zamanı azaltmak
Meditasyon ve yoga gibi rahatlatıcı aktiviteler yapmak