Blog

Çocuk Yetiştirirken Dikkat

ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

 

Çocuk lar, önce ailede ondan sonra ise arkadaş çevresi ve okulda büyürler. Bir çocuğu dünyaya getirmek kadar o çocuğu büyütebilmekte önemlidir. Çocuklar çevreye göre şekillenirler. Etraflarında olup biten çoğu şeye zaman içinde alışırlar ve davranışlarını, üsluplarını bu şekilde belirlerler. Çoğu anne çocuğunu iyi bir şekilde büyütmek ister fakat her zaman bunu beceremeyebilirler. Şimdi özellikle dikkat etmeleri gereken yerlerden bahsedelim.

 

  • Aile içindeki konuşma ve hitap şekli çok önemlidir.

Eğer ki bir ailede yüksek ses ile tartışmalar oluyorsa veya aile içinde argo kelimeler sıkça gün yüzüne geliyorsa, o çocuğun bu olaylara şahit olupta argo kelime kullanmamasını kimse bekleyemez. Bu nedenle çocuğun olduğu ortamda bu tarz hareketler gösterilmemelidir. Özellikle şiddet ve argonun bulunmadığı bir ortamda büyütülmesi gerekiyor.

  • Çocuğunuz ailede ne görmekte ise dışarıya da onu yansıtır.

Bir çocuk, anne babasız büyürse o çocuğun yaş aldıkça nasıl biri olacağını kimse tahmin edemez. Fakat bir çocuk sevgi ve mutluluğun ön planda olduğu bir yerde yetişmiş ise o çocuğun az çok nasıl biri olacağı tahmin edilebilir. Yani demek istediğim bir çocuk doğurduysanız ve eğer onu düzgün yetiştirmeyi umut ediyorsanız bu sizin elinizdedir.

Çocuk Yetiştirirken Dikkat
Çocuk Yetiştirirken Dikkat
  • Eğer ki çocuğunuzu disiplin içinde yetiştirmek istiyorsanız ona her şeyin yeteri kadarını göstermeyi deneyin

. Mesela en sevdiği oyununun belli bir süreye tabi tutulması, bunu yaparken aynı şeyi çocuğunuz sadece iyi olduğu şeylerde değilde kötü şeylerde de sınırlandırabileceğinizi gösterin.Hiçbir çocuk, istisnalar hariç, ödev yapmaktan keyif almaz. Çalışmanın bile beyini dinlendirmek amacıyla bile olsa sınırı olabilmelidir. Bu şekilde her şeyi yetecek kadar uygularsanız disiplinli bir çocuk yetiştirmek için tohumları atmış olursunuz. Fakat eğer çocuğunuzu mutlu bir aile ortamında huzurla yetiştirmek istiyorsanız, o çocuğa istediği her oyuncağı alarak bunu yapamazsınız. Bir süre sonra bu oyuncaklardan da sıkılacak ama ona her koşulda güvendiğinizi ona hissettirirseniz bu onu mutlu edecektir. Bazı babalar veya anneler, kendi ailelerinden görmedikleri için çocuklarına nasıl sevgi göstereceğini bilmez ya da bunu yansıtmayı beceremezler. Çocukların kalbi, güneş gören çiçeğe benzer, güneş gören çiçek nasıl canlanıyorsa onların kalbide sevgi gördüklerinde bu şekilde olmaktadır. Sevgi göstermek çokta zor bir eylem değildir ki. İki içten edilen güzel söz ve dertlerini dinleyip çare bulmak veya bulacağını hissettirmek, güven vermek için verilen küçük bir sarılıştan ibarettir. Çocuklarınız bir hata yaptığında sizin vereceğiniz tepki çok önemlidir. Veya çocuğunuz bir yerden düştüğünde ağlamaya başlamadan önce size bakar eğer ki siz bir şey yok diyip gülerseniz o çocukta bunun basit bir şey olduğunu düşünür ama siz şaşırıp korku dolu gözlerle ona bakarsanız ağlama başlar. Yetişkin psikolojisiyle çocuk psikolojisi aynı olmadığı için çoğu yetişkin verdiği tepkilerin çocuğu için ne kadar önem taşıdığının farkında değildir. Çocuklarınızın her şeyine de karışmamalısınız çünkü siz istediğiniz kadar hayır ya da evet diyin o çocuk bunu deneyimleden anlayamaz.

  • Bazı şeyleri yaşamaları gerekiyor

Bırakın yaşasınlar. Çocuğunuzun bebekliğinden ergenliğine kadar birçok arkadaşı olacaktır. Siz tabiki onun arkadaş çevresine dikkat edeceksiniz fakat ona karışmak yerine gereken uyarıyı yapın kiminle karşılaşacağını bilsin. Çocuğunuzun bir hataya düşmesinden endişelenmeyin. Herkesin hata yapma payır vardır bu hayatta. Anneler genellikle çocukları kendi yaptıkları hataları yapmasınlar diye çok uğraşıyor fakat bilmiyorlar ki kendileri o hataları yapmasalar şu anda bu kadar tecrübeli veya olgun olamazlardı. Tabiki çocuklarınızı çoğu konuda dizginleyebilir veya çevreye karşı koruyabilirsiniz fakat kısıtlamamalısınız. Bırakın nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşasınlar, hata yapmaları gereken yerde yapsınlar, uçurumdan en dibe çakılmak ne demek bilsinler ki o girdikleri uçurumdan çıkmayı da başarabilsinler.

  • Çocukların en tehlikeli zamanları hayatı yavaş yavaş öğrenmeye başladıkları ergenlik çağıdır.

Çoğu genç veya çocuk için ergenlik çağı farklı şekilde geçmektedir. Bazı insanlar çok çabuk olgunlaşabilirken bazıları 25 yaşında bile hala 13 yaşına tıkılı kalmış gibi olabiliyor. Kız çocukları, erkek çocuklarına göre daha erken ergenlikten çıkmaktadır. Çocuk yetiştirmek bütün ihtiyaçlarını giderdikten sonra sokağa salmak demek değildir. Çocuğunuzun eğer erkekse kızlara karşı, kız ise erkeklere karşı nasıl davranması gerektiğini öğretmekle başlanabilir. Sadece karşı cinse değil bir erkeğin bir erkeğe ve bir kızın bir kıza karşı da nasıl yaklaşması gerektiğini, nasıl diyalog kurması gerektiğini bilmesi gerekir. Kısaca bunu bir insanın bir insana olan tutumu da diyebiliriz.

  • Çocuğunuzun asosyal bir birey mi yoksa sosyal bir birey mi olacağı da size bağlıdır.

Çocuklar özellikle ortaokula başladığında kişilikleri şekillenmeye başlar. Liseye geçerken de büyümeye başladıklarını farkederler. Yani sizin ortaokul zamanlarında çocuğa bir şeyler aşılamaya başlamanız gerekiyor, o kendine aşılamaya başlamadan. Çocuğunuza kitap okumayı alıştırabilirsiniz, çocuğunuz eğer ki bir şeyi yapmak istemiyorsa ona aynı şeyi dayattırmayı değil de sevdirmeyi deneyin, denediniz ve sevmediyse başka bir şeye geçin. Kitap okumak, zihini ve ufku genişlettiği gibi çocuğunuzun da bilge bir kişi olmasına yardımcı olacaktır. Kitap okumak sonradan da sevilebilir tabi fakat ergenliğe girmeden önce alışmaya başlamasının kendi yaşamında da büyük bir farkındalık yaratacağına emin olabilirsiniz.

  • Çocuğunuza eğer ki imkânınız varsa her şeyi tadabilmesine yardımcı olmaya çalışın.

Mesela tiyatroya götürmek gibi. Her çeşit filmi izletmek, sinemaya götürmek gibi. Sevebileceği spor dallarına onu yönlendirmek gibi. Ebeveynler olarak siz çocuğun hayatı değil çocuğun menajeri olun. Çocuğunuz zaten yaş aldıkça bir şeylere yönelecektir ya da hiçbir şeye yönelmeyecektir ama sevdiği, elbet bir şeyler olacaktır. Siz sadece ona öncü olmaya bakın. Gitar çalmayı denesin, bale yapmayı, dans etmeyi, piyano çalmayı veya yüzmeyi. Hiçbir şey bilmese bile bir şeyler bilsin ya da deneyimlemiş olsun en azından. Çocuklarınızın önünü kapatıp engellemek yerine önünü açın ki bir şeyleri deneyimleyebilsin. Eve kapatmak yerine onu dışarıya yönlendirin ki kimi sevip kimi sevmeyeceğini, kimlerin iyi kimlerin kötü olduğunu, kiminle arkadaş olabileceğini veya olmayabileceğini anlayabilsin. Bu sayede asosyal biri olmaktan da onu kurtarmış olursunuz. Asosyal olmayı seven bir çocuğunuz olabilir belki sessiz sakin ve kimseyle muhattap olmamayı tercih eden ama bu ona her zaman bir fayda sağlamaz. Çocuklarınızın seçimlerinde yardımcı olun onlar yerine seçmeyin.

Anne çocuk ilişkilerinde de baba çocuk ilişkilerinde de önemli olan çocuğa bir şeyler katabilmek, ona sevginizi ve yanınızda olduğunu hissettirebilmektir. Çocuğunuza sahip çıkmanız gerekirken bir diğer yanda hata yaptığında bunun bir hata olduğunu ona söylemeniz gerekebilmektedir görüldüğü üzere.

 

Eğer bu konuda yardım almak isterseniz Ankara Psikolog Olarak sizlere yardımcı olabilmekteyiz.

 

Ergenlik Döneminde Yanlızlaşma

ERGENLİK DÖNEMİNDE YALNIZLAŞMA: DÖNÜŞÜM

Ergenlik Nedir?

Canlı dediğimiz varlıklar sürekli olarak gelişim ve değişim sürecinde hayatlarını devam ettirirler. Değişim biz insanların vazgeçilmez bir parçasıdır. Masum bir bebek olarak dünyaya gözlerimizi açıp ardından minik adımlarla hayata tutunmaya çalışırız. Daha sonra okula başlarız çünkü bu da değişimimizin bir parçasıdır.  Yeni bilgiler edinmek, yeni bir ortama girmek, kendimizi hayatın olasılıklarına adapte etmek… aslında her biri de ne kadar güzel zamanlar öyle. Büyüdükçe fikirlerimiz de büyür, büyümek demek dönüşümümüzün eti kemiğidir. Bahsi geçen dönemden sonra ise yetişkinliğe adım atarız ve uzunca bir süre bu dönemde hapsoluruz; evet hapsoluruz diyorum çünkü günümüz koşulları tam olarak bir hapis biz yetişkinler için fakat bebekler, çocuklar, ergenler ve yaşlılar bu hapisten kendilerini sıyırmayı başarmış olanlardır.

Konumuza dönmek gerekirse diyebilirim ki bir dönem var ve en sıkıntılı devrimiz olarak tarihe kazınmıştır. İnanılır gibi değil fakat duygularımızın zirvede olduğu ve dolu dolu yaşandığı bir dönemden bahsediyorum. Ergenliğin abartılacak veya hor görülecek bir tarafı olmadığı şahsi fikrimdir. Böylesine hayata en içten duygularla bakan bireyleri izole olmuş hissettirmek biz büyüklerin yaptığı en büyük hatalardan biridir, ne var ki hatalar düzeltilmek için vardır.

 

Ergenlik Dönemi

Bildiğimiz üzere ergenlik dönemi dediğimiz kısım bizi 12-18 yaş aralığımızda yakalar ve bazen etkileri kalıcı olup bizi sevdi mi gitmek istemez. Çocukluktan kurtulup öyle gotik bir döneme adım atarız ki kendimiz bile inanamayız yaptığımız, seçtiğimiz, sevdiğimiz her şeye. Önceden de dediğim gibi en yoğunlaştığımız nokta ise duygularımızdır. Bebeklik ve çocukluk dönemi ne kadar umursamaz olsa da ve yetişkinlik ise ne kadar aşırı duyarlı olsa da ergenlik dediğimiz nokta arada kalmış nereye gideceğini kestiremeyen bir dönemdir. Kulağa içler acısı gibi gelse de, ki evet öyle aslında, bardağın dolu tarafından bakabilir veya at gözlüğü yerine pembe gözlükleri kullanmak hepimizin, özellikle de ergenlerin faydasına olacaktır. Bu yaş aralığında ki bireyler kendi özlerini tamamlamaya çalışan sefil görünümlü gayet aklı selim canlılardır. Deneyimledikleri bu dönem onları bir akıntıya sürükler ve ordan sağ salim çıkmalarını, o akıntıda kimliklerini bulmalarını ister. Görünürde bu çok zordur fakat ergenlik döneminin istediği şey, yani kimlik arayışı suyun altında değildir, etrafında ki ormanda, çiçeklerde, gökyüzünde, kısacası görmekte. Bazen çorabımızın tekini kaybederiz ve aramaya koyuluruz, gözümüzün önünde olan şeyi göremeyiz çünkü işleri zorlaştırmakta üstümüze yoktur. Kimlik arayışı da budur işte, ergenlerin kimliği bir tür oluşum sürecindedir ve ister istemez bir şekilde tamamlanan bu süreçte nasıl tamamlandığı asıl konumuzdur.

  • Hırçın tavırlar

Hırçın tavırlar, aşırı romantik bakışlar, platonik aşklar, utangaçlık ve yenilikler…bunlar ve daha fazlası diyebileceğimiz özellikler ergenlerin yaşadıkları yeni özelliklerdir. Yenilik her zaman alışılması ve bazen de kabullenilmesi zor olan bir aktivitedir. Ergenlerin de çocukluktan henüz çıkmış bedenlerinde yaşadıkları yenilikler, diğer bir deyişle gelişmeler onları bir tık hırçınlaştırmaktadır çünkü beklenmedik bu oluşumlar istemsizce olmaya başlamıştır ve birey buna engel olamamaktadır. Hırçınlığın alt sebeblerinden biri de budur. Görünüşlerine aşırı ilgili olan ergenler, bu dönemde istemedikleri veya beklendik bir şekilde meydana gelen istençleri hoş karşılayamazlar, ki bu duruma karşı çıkmak onların en doğal hakkı çünkü bedenlerinde bir devrim gerçekleşiyor ve bu bireyler buna “dur” diyemiyorlar.

  • Büyüdükleri ortamlar

Büyüdükleri ortamlar ise onların duygu durumunu etkileyen, aynı zamanda tetikleyen başlıca etkendir. Tam olarak bir oluşum süreci olan ergenlik dönemi, etrafında gördüğü, duyduğu, hissettiği bütünü girdap gibi içine çeker ve bunun pozitif veya negatif olmasıyla ilgilenmez. Özellikle de en popüler olan ne ise, bu bir nesne de olabilir bir duygu da, kendisini ona kaptırmaktan çekinmez. Her şeyi standartlaştırmak gibi bir huyu da vardır. Ergenlerle dolu bir sınıfa girdiğiniz de farklı karakterlerden bir sürü insanı görebilirsiniz fakat çok iyi ve detaylı gözlemlerseniz; aksi halde hepsi size aynı karakterde görünür. İşte yanlış olan, özellikle de eğitimcilerin yaptığı en büyük hata budur. Ergen adı altında her bir öğrenciyi aynı çatı altında birleştirmek o kadar yanlış bir harekettir ki ilerleyen dönemlerde bireyin psikolojinin bozulmasında etkili olabilir.

  • İzole Olma

Bir ergenin yalnızlaşmasının, izole olmasının birincil sebebi oluşturduğu kimliğin etrafındakiler tarafından yıkılmasıdır. Bir nevi kendisine kurduğu düzenin veya yaptığı bir evin bozulması…Duyguları incinen ergen, ciddi anlamda depresif hissedebilir çünkü tam olarak kendi seçimlerine, ilgi alanlarına, sevdiklerine göre bir dünya yaratmışken sırf bir başkası sevmedi diye bozulması ve herkesle aynı türe girmesi ergenlikte başlayan depresyon sebebidir. Sessizleşen bir birey ergenlikte sürekli incitici söylemlere maruz kalmış veya fikirlerinden ötürü aşağılanıp susturulmuş olabilir. Bir sınıfta sessiz bir öğrenciniz veya arkadaşınız varsa üstüne gitmektense onun dünyasına girip iletişime geçmek en akıllıca hareket olacaktır. Duygularını fazlasıyla yaşayan, enerji bombası bir tanıdığınız varsa ilgisizlik görmüş olma ihtimali çok yüksektir. Fark edilebilir ki iyi veya kötü duyguların uç noktalarda yaşanması ergenlik döneminde kimliğin oluşumunda bir hasar meydana geldiğini göstermektedir, aşırı sessizlik hali veya aşırı hareketlilik.

ERGENLİK DÖNEMİNDE YALNIZLAŞMA: DÖNÜŞÜM
ERGENLİK DÖNEMİNDE YALNIZLAŞMA: DÖNÜŞÜM

Ergenlik döneminde Ne Yapılmalıdır?

Ergenlik döneminde, özellikle biz büyüklerin yapması gereken en önemli şey ergenleri fikirlerinden, seçimlerinden ötürü aşağılamamak ve iletişimi dengede tutmaktır. Anne babalarımız bu süreçten geçmemiş gibi davranmayı bırakıp günümüz şartlarına göre değerlendirerek ergenlere yeni bir dünyanın kapılarını açabilir. Ebeveynler, yetişkinliğe adım atacak çocuklarını bu konuda bilinçlendirip doğru bir yolda büyütürlerse sınıf ortamında da bireyler kendilerini daha iyi hissedebilir ve sağlıklı bir yetişkinlik dönemine güvenle adım atabilirler. Unutulmamalıdır ki sağlıksız geçmiş ergenlik dönemi ilerde ciddi travmalar bırakarak kişinin hoş olmayan suçlara karışmasına sebep olur. Günümüz de haberler de duyduğumuz kadın cinayetleri, tecavüzler, hırsızlık, hayvanlara işkence etmek vs. hepsi ergenlik travmalarının birer sonucudur. Ergenlik dönemi ne abartılacak ne de hafife alınacak bir dönemdir. Ergen bireyleri kendi isteklerimiz doğrultusunda şekillendirmektense kendi alanlarında ve kendi hamurlarında yoğrulmalarını sağlamak en tabii önceliğimiz olmalıdır.

“Ergenlik, insandaki en kötü ve en iyi dürtülerin birbirleriyle savaştığı ve kişiyi ele geçirmeye çalıştığı dönemdir.”

  • Stanley Hall

 

LUNA KHAN

 

Ankara çocuk veya ergen psikolog randevusu oluşturmak için bizlere 0312 923 12 11 numarasından veya 05528781211 numaralarından ulaşabilirsiniz.

Ankara Psikolog Önerileri

İlişkide Asla Yapmaman Gereken 6 Davranış

BİR İLİŞKİDE ASLA YAPMAMAN GEREKEN 6 DAVRANIŞ

 

İlişkilerim bir türlü yolunda gitmiyor. Birbirimizi çok seviyoruz neden mutlu değiliz? Hiçbir şey hayal ettiğim gibi değil. İlişkilerimde sürekli partnerimi kendimden soğutuyorum nerede hata yapıyorum?

Merhaba ben Kübra MEŞE. Evet ! Bir ilişki her hamleni sürekli olarak düşünmeni gerektiren bir satranç müsabakası değildir. Burada haklısın. Amaa! Bu da  demek değildir ki içimizden gelen her duyguyu rahatça yansıtabiliriz. Nitekim bu sadece romantik ilişkiler için de  geçerli değildir. Anne -babamızla olan bağımızdan tutun en yakın arkadaşımızla olan ilişkimize kadar hepsinde dikkat etmemiz gereken sınırlar ve noktalar mevcuttur. Bugün bir ilişkide aslaaa yapmaman gereken 6 davranıştan bahsedeğim.

 

 1-OLMADIĞINIZ BİRİ GİBİ DAVRANMAK

 

Özellikle de ilişkinin başlarında olmadığımız biri gibi davranmaya bayılırız. Böyle davranmaktaki nedenlerimiz genellikle kendimizi gelecek muhtemel incinmelerden korumak olabilir, partnerimizi kaybetmemek olabilir, kendimizi değersiz göstermek istememe dürtüsü olabilir. Bunun için umursamaz tavırlarda bulunduğumuz olabiliyor ki fazlasıyla her detayı önemseyen biri olduğumuz halde. Verdiğimiz değeri belli etmemek  ki aslında çok değer verdiğimiz halde. ‘Ohoooo elimi sallasam ellisi’  aslında niyetimiz, söylemek istediğimiz şey ‘ beni kaybedersen seçeneğim çok bunu bil ve kıymetimi bil geç olmadan.’ Demek olduğu halde.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuç ne olursa olsun bu tavırların hepsi sana geçici bir mutluluk ve rahatlama  getirecek. Bunların sana bir koruma alanı oluşturduğunu ve kendini böylelikle koruduğunu düşünüyorsun. Ama yanılıyorsun. Sana gerçekten soruyorum. Ona değer vermediğin halde seninle bir ilişkiye devam eden , her an başka biriyle konuşma ihtimaline karşın bunu umursamayan, darlamayayım cool görüneyim diye az mesajlaştığınız halde seni merak etmeyen birinin gözünde şu an değerli olsan neye yarar? Sen onu artık sevebilecek misin? Sen zahmet etme ben cevap vereyim. Hayır!.

Bırak, sen değer vermek istiyorsan,  için için ne yaptığını , nasıl olduğunu merak ediyorsan sor, mesaj at. O buna karşılık çeşitli triplere girip geç cevap yazıyorsa, aynı değeri vermiyorsa sen değersiz olmadın. Onun değerinin ne kadar olduğunu sen anlamış oldun!. Yani sebep ne olursa olsun sen kendin olmaktan asla vazgeçme, çünkü unutma ki altının kıymetini ancak sarraf bilir.

 

2-GEREKSİZ BEKLENTİYE GİRMEK

 

Bana bir haftadır çiçek almadı. 2 yıldır beraberiz artık birbirimizin şifrelerini bilmemiz gerekmez mi? Bugünün benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor mu? Dur buna ben cevap vereceğim. Hayır bilmiyor çünkü müneccin değil.

Kendine durup şunu sormanı istiyorum. Bu ilişkiden gerçekten beklentilerin neler? Ve bu beklentiler gerçekçi mi? Cevaplarını yazıp bunun üzerine başını iki elinin arasına alıp gerçekçi birşekilde düşünmeni istiyorum. Bu yeterli olacaktır.

 

3-GEÇMİŞ İLŞKİLERİMİZİN SÜREKLİ GÜNDEME GELMESİ

 

Ona doğum gününde yüzük  almışsın bana alamadın. Neden ben daha mı değersizim? Neden o daha mı güzel? ! Ona ilişkinizin birinci haftasında seni seviyorum demişsin biz beş aydır beraberiz. Bana neden demedin? Beni onun kadar sevmiyor musun?

Kulağa nasıl geliyor bu cümleler? Neden kendimizi bir başkasıyla kıyaslayıp daha değerli veyahut değersiz olduğumuza bu ölçütle karar veriyoruz? Bizi tanımlayan tek ölçüt bu mudur? Hayır. Her insan özeldir , farklıdır ve eşsizdir. Hepimiz kendimize ait bir aura taşırız. Ve bizi tanımlayan ölçüt ne bir başkasının zihninde kim olduğumuzdur, ne de toplumun bizim adımıza oluşturduğu kimliktir.

 

4-KAPATTIĞIMIZ TARTIŞMA KONULARININ TEKRAR TEKRAR AÇILMASI

 

Sen de 5 yıl önce bunu dememiş miydin?, iki yıl önce bunu yapmasaydın bugün bu olmazdı, sen onu bırak da geçen yıl ödediğin faturaları hala göstermedin?…

Onu o zaman konuşsaydın ve çözseydin. Neden bugünkü konuya dahil edip bugünkü tartışma konusunu dallandırıp budaklandırıyorsun? Sebebi geçmişte herşeyi konuşmamış olman ve içine atman. Bundan vazgeçmelisin. Ve şu an kafanda herşey netleşene dek bugünkü konunuzu konuş ve çöz. İçine sindiği anda konuyu kapat ki bu bir daha gündeme gelmesin. Ve sen de tekrar gündeme getirme.

 

5-ALTTAN ALIP İDARE ETMEK

 

Amaaan ağzımızın tadı kaçmasın şimdi. Şimdi sinirli o siniri geçsin ben onunla öyle konuşurum bir ara. Elbet o da hatasını anlar zamanla. Konu komşu ne der şimdi. Hem annemler burda şimdi rahatsız olmasınlar, üzülmesinler durduk yere.

Peki sen üzülmüyor musun? Üzülüyorsun. Ama önemli değil çünkü başkalarının ne düşündüğü, ne hissettiği senden daha önemli değil mi?!!! Değilll. Senden daha önemli değil. Yaşadığımız bu fiziksel rahatsızlıkların bile temel sebebinin hep bu içimize attığımız üzüntü, stres kaynaklı olduğunu biliyorsun değil mi? Yapma.!! Başkaları için yaşadığın yeter artık!. Bu hayatı sen de bir kere yaşayacaksın. Kendin kendine zulüm etme.! Sen kendine değer ver ki insanlar da sana değer versin.

 

6-AYNI OLAYI KAÇ DEFA KONUŞURSANIZ KONUŞUN TEKRAR KONUŞMAK YERİNE TRİP ATIP PARTNERİMİZİN ANLAMASINI BEKLEMEK

 

Kaç defa konuşacağız bir konuyu yeter artık bu sefer kendisi anlasın dediğimiz an eğer niyetimiz kesin olarak bir ayrılık değilse ve bu ilişkiye devam etmek istiyorsak bu karşı tarafın asla sebebini anlamadığı trip hiçbir sorunu çözmeyeceği gibi partnerinize yaptığınız gereksiz bir işkence olup ilişkinizi zedelemiş olacaktır. Konuşalım. Konuşmaktan yorulmayalım. Farklı şekillerde anlatalım. Yeter ki vazgeçmeyelim illaki iletişimin bir yolunu buluruz.

 

Psikolog Kübra Meşe

 

 

Randevu oluşturmak için Ankara Psikolog Bağlantısına tıklayabilirsiniz.

Aile Dizimi Nedir? Neyi Amaçlar ?

 

Son yıllarda çok konuşulan ve gündemde olan bir konu olan aile dizimi nedir ve nasıl yapılır hakkındaki bilgileri sizler için hazırladık.

Aile Dizimi Nedir? Aile Dizimi Terapisi Nereden Gelmektedir?

Aile Terapisi Terapisi Gerçekten İşe Yarıyor mu? Ataların ile Aranda Görünmez bir bağ olabilir mi?

Psikoterapist Bert Hellinger Kimdir? Aile Fertlerinin yaşamlarında meydana gelen tramvalar senin kaderinide etkileyebilir mi?

Aile Dizimi Nedir ? https://ankarauzmanterapi.com/aile-di…

Özgeçmişim : https://ankarauzmanterapi.com/psikolo…

Randevu almak için : https://ankarauzmanterapi.com/ web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Aile dizimi yapıldığında kişi kendinden kısaca bahseder ve hayatında tekrarlayan sorunlarını dile getirir.

Daha sonra yönlendiren yani dizimi kolaylaştırma görevini üstlenen kişi sorunları dinledikten sonra kişiyi daha önce hiç tanımadığı bir gruba yönlendirerek bu grup içerisindeki kişilerden kendi hikayesine göre temsil edilen durum için kişileri kaldırması söylenir.

O kişide seçtiği kişileri kaldırarak alana dizer. Bu sırada kişi kendi zihnindeki fotoğrafı sunmaktadır. Bunun için kişinin alan oluştururken gruptaki kişileri kendi seçmesi ve alana yerleştirmesi oldukça önemlidir.

İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nedir?

İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?

İnsan ilişkilerinde güven, temeli sağlam bir ilişki kurabilmek için önemlidir. Sizin yada sevgilinizin bu konuda şüphe duyması mutluluk potansiyelinizi düşürebilir. Her çift için durum biraz daha farklı olsa da güven eksikliği yaşamanızın yaygın olarak bir kaç farklı sebebi vardır. Sevgilinizle aranızdaki sorunları tanıyıp, çözebilmek bu yazının ana amacıdır. İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?

Başka birine ilgi duyduğunu düşünme

Sevgilinizin başka birine ilgi duyduğunu düşünüyorsanız ona güvenmeyebilirsiniz. Bu durumda sürekli olarak sevgilinizin sizi bir başkasına tercih edeceği ihtimalini düşünürsünüz. Bu tür bir kıskançlık daha önce yaşanan ilişkilerden veya sevgilinize duyduğunuz aşırı güvensizliktendir. Kıskançlığınızı en çok nelerin ortaya çıkarttığını ve size nasıl hissettirdiğini anlamak için biraz düşünmelisiniz. Suçu sevgilinize, eşinize yüklemek yerine kendinize olumlu konuşmalar yaparak moralinizi yükseltmelisiniz. Eğer davranışları hala daha sizi rahatsız ediyorsa oturup konuşun. Korkularınızı bastırabilmek için söylediklerini dikkatlice dinleyin. İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?

Bağlanma Korkusu

Bağlanmaktan korkan kişiler, sevdiklerine güvenmekte çok zorlanırlar. Bağlanma korkusuna sahip olan kişiler kendi korkularından yanlış kararlar verebilirler. Sevgilinizin size verdiği ip uçları sevgi doluken onları tam tersine yorabilirsiniz. Korkulu düşünceler aklınıza geldiğinde bu korkuları kovma alıştırması yapın. Daha sonrasında bunları düşünmeyerek tamamen farklı bir aktiviteye yönelin. Eğer bu düşünceler aşırı derecede hayatınızı etkilemeye başladıysa bir terapistle görüşmenizde de fayda olabilir. İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?

İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?
İlişkide Güven Eksikliğinin Sebepleri Nelerdir?

Aldatırken Yakalamak

Sevgilinizi, eşinizi sizi aldatırken yakalamak güven isimli evi yeniden inşa etmenizi zorlaştırabilir hatta imkansızlaştırabilir. Siz veya partneriniz sadakatsiz olduğunda bu durum gerginlik yaratır ve kişi genellikle tüm ilişkiyi sorgulamaya başlar. İlişkisinde daha önce aldatılmış kişiler böyle durumlarda kendini çok kötü hissedebilir. Hile ile sevgilinize yakalanmadan o günü geçirseniz bile bir gün illaki yakalanırsınız. İlişkinizi açık bir şekilde yeniden güven içinde kurmak zaman ve çaba gerektirir. Eğer sevgilinizin sizi aldattığını düşünüyorsanız acele kararlar vermeden sakin olmalısınız. Eğer sadakatsiz olan sizseniz yanlışlarınızı kabul edin. Gerekirse ilişkinizi güven kazanmak için sonlandırın.

Açılmaktan ve Reddedilmekten Korkmak

Bir ilişkiye başlandığında sevgilinize duygularınızla güvenmeniz size biraz korkunç gelebilir. Sevgilinizle herhangi bir konu da açık ve dürüst bir konuşma yapmaktan çekinmemeniz gerekir. Kendiniz hakkında bazı şeyleri paylaşmaktan ve gerçek duygularınız gösterme konusunda tereddütleriniz varsa bu açılma korkunuzdan kaynaklı olabilir. Bu konuda gelecekte daha rahat edebilmek adına sevgilizle, eşinizle birlikte savunmasız olma alıştırmaları yapabilirsiniz. Bu alıştırmalarda ona istediğinizi, istediğiniz şekilde söyleyin. Mutlu olmanız için isteyeceğiniz şeyleri ondan isteyin.

Kontrolü Kaybetme Korkusu

Kontrolü bırakmak bazen çok zor gelebilir. Bu durumu özellikle uzun zaman tek yaşamış kişiler yaşarlar. Herşeyi kendiniz yapıyorken artık dengeli bir ilişkiye geçtiğinizde kontrolün tamamen karşı tarafa geçmesinden çekinmeniz gayet doğal bir durumdur. Zamanlar sevgilinizi, eşinizi kontrol altına almaya çalışabilirsiniz ve bu durum aranızda tartışmalara yol açabilir. Kendinize her şeyi mükemmel planlasanız ve uygulasanız bile herşeyin mükemmel gitmeyeceğini hatırlatın. Başarısızlığı bir deneyim olarak görmenin size faydası olacaktır. Eğer bir ilişkinizde bunu fark ederseniz ufak ufak sevgilinize bazı işler bırakın. Mesela ona güvenmek için küçük ev işleri konusunda ona güvenerek başlayabilirsiniz. Zamanlar kontrolü kaybetme korkusunda kurtulacaksınız.

Söylediğine Uymayan Bir Partneriniz Olması

Bu şekilde yaşayan insanlara güvenmek çok zordur. Sevgiliniz defalarca bir şey yapmak için plan yapıp hiçbir şey yapmıyorsa bu kime güveneceğinizi sorgulamanız gerektiğini göstermektedir. Sevgilinizin önceliklerini daha net belirleyeceğine ve hareketlerinin tutarlı bir şekilde olacağına güvenerek sağlıklı ilişkiler kurmanız çok önemlidir.

Partnerinizden Gerçekçi Olmayan Beklentileriniz

Sevgiliniz, partnerinizden asla başaramayacağı şeyler beklemek güveninizde kırılmalara neden olur. Nasıl büyüdüğünüz ve geçmişteki ilişkileriniz beklentilerinizi belirlemeniz açısından önemlidir fakat sizin belirlediğiniz beklenti seviyesi yeni partnerinize, eşinize uymuyor olabilir. Partnerinize neye ihtiyacınız olduğunu doğrudan söyleyin. Bu şekilde ihtiyaçlarınızı hızlıca belirleyebilirsiniz. Sevgilinize tavsiye verirken yakın bir arkadaşa veya kardeşinize tavsiye veriyormuşsunuz gibi düşünün bu şekilde daha mantıklı tavsiyeler verebilirsiniz.

Sosyal Reddedilme Korkusu

Başkaları sizi dışladığında ihanete uğramış gibi hissedersiniz. Daha önce bir ilişkide ihanete uğradıysanız ya da reddedildiyseniz bu sizde bir sosyal reddedilme korkusu yaratabilir. Bu korkudan kurtulmak için sizi önemseyen ve sizi kabul eden insanlarla güçlü bağlar kurmaya çalışın ve bu ilişkiyi besleyin böylece reddedilme korkusuyla tekrar karşılaşmazsınız.

Partnerinizin Geçmiş Sorunlu İlişkileri

Partneriniz sürekli olarak bütün ilişkilerinde başarısızsa bu durum ona olan güveninizin azalmasına sebep olabilir. Eğer gerçekten başarısız ilişkiler kurmasına rağmen sevgilinize güvenmeyi seçiyorsanız geçmişe bakmak yerine ilişkinizin güçlü olması için geleceğe odaklanın.

Çocukluk Tramvaları ya da İhmalleri

Çocukken güvensiz ve rahatsız hissetmek, güveni nasıl benimsediğinizi etkiler. Bir kişi nasıl yetiştirilirse diğer insanlara da o şekilde davranmaya meyilli olur. Karar vermenize ve kendinize güvenmenize yardımcı olması için gün içinde küçük riskler alın. Eğer tam tersi insanlara çok çabuk güveniyorsanız diğer insanlara sınır koymak veya hayır demek daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.

Bir Önceki İlişkide İstismar Edilmek

Fiziksel veya duygusal olarak taciz gören kişiler insanlara güvenmekte zorlanırlar. Mevcut ilişkiniz iyi gidiyor olsa bile geçmiş tramvaları güven sorunlarını ortaya çıkartabilir. İstismar tramvatik bir deneyim olduğundan diğer insanalara ve romantik ilişkilere bakış açınızı değiştirir. Eğer duygusal veya fiziksel olarak istismar edildiğiniz kötü bir ilişki içindeyseniz kendinizi suçlamayı bırakın. Normal bir ilişkinin nasıl olması gerektiğini sorgulayın. Eğer bunu kendiniz yapamıyorsanız profesyonel destek almayı deneyin.

 

Ankara İlişki ve Çift terapisi randevu oluşturmak için 0552 878 12 11 numarasından veya psikolog randevu sistemimizden randevu oluşturabilirsiniz.

 

İzlenmesi Gereken 10 Psikolojik Gerilim Filmi

Mutlaka İzlemeniz Gereken 10 Psikolojik Gerilim Filmi

 

Psikolojik Gerilim Filmleri

Sizler İçin 10 Psikolojik Gerilim Film Listeledik.

1- “Memento” (2000) – Christopher Nolan tarafından yönetilen bu film, kısa bölümler halinde anlatılan bir hikâyeyi takip etmeyi gerektirir ve izleyiciyi kafası karıştıran bir şekilde etkiler.

Psikolojik Gerilim Filmi MEMENTO
Psikolojik Gerilim Filmi MEMENTO

 

2- “Shutter Island” (2010) – Martin Scorsese tarafından yönetilen bu film, bir polis memuru olan Leonardo DiCaprio’nun Shutter Island adlı bir adada geçen gerilim dolu bir hikâyeyi anlatır.

Shutter Island
Shutter Island

3- “Inception” (2010) – Christopher Nolan’ın yönettiği bu film, bir grubun beyinleri içine girerek rüya dünyasında bir hırsızlık işlemeye çalıştığı bir hikâyeyi anlatır.

inception
inception

4- “The Sixth Sense” (1999) – M. Night Shyamalan tarafından yönetilen bu film, bir çocuğun ölülerle iletişim kurabildiğini keşfeden bir psikologun hikâyesini anlatır.

5- “Old Boys” (2003) – Park Chan-wook tarafından yönetilen bu film, bir adamın 15 yıl boyunca bir odaya hapsedildiği ve sonrasında neredeyse bir günde tüm hayatını yeniden keşfetmeye çalıştığı gerilim dolu bir hikâyeyi anlatır.

Old Boys
Old Boys

6- “Fight Club” (1999) – David Fincher tarafından yönetilen bu film, bir günlük hayatı sıradan bir adamın bir boksa katılmaya başlamasıyla birlikte değişmeye başlayan hikâyesini anlatır.

Fight Club
Fight Club

7- “The Prestige” (2006) – Christopher Nolan tarafından yönetilen bu film, iki sihirbaz arasında geçen rekabeti ve birbirlerine olan kinlerini anlatır.

The Prestige
The Prestige

8- “Primal Fear” (1996) – Gregory Hoblit tarafından yönetilen bu film, bir papazın cinayetiyle ilgili bir davada savunma avukatı olan Richard Gere’nin hikâyesini anlatır.

Primal Fear
Primal Fear

9- “The Village” (2004) – M. Night Shyamalan tarafından yönetilen bu film, bir köyde yaşayan insanların gerçek dünyayla ilişkilerinin nasıl olduğunu anlatır.

The Village
The Village

10- “Mulholland Drive” (2001) – David Lynch tarafından yönetilen bu film, Hollywood’da geçen gerilim dolu bir hikâyeyi anlatır ve izleyiciyi sürekli olarak şaşırtmayı başarır. Bu film, psikolojik gerilim türünde önemli bir yere sahiptir ve mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir.

Mulholland Drive Psikolojik Gerilim Film Önerisi
Mulholland Drive Psikolojik Gerilim Film Önerisi

Ankara Psikolog Randevusu almak için bizleri whatsapp veya mesaj yolu ile iletişime geçebilirsiniz.

Ankara ve Çankaya bölgesi Psikolog hizmeti sağlamaktayız.

Online Psikolog ve Yüzyüze Psikolog randevusu için bizi arayabilirsiniz.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Dehb

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Dehb

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olarak da bilinen dikkat bozukluğu, dikkat güçlüğü, dürtüsellik ve hiperaktivite ile karakterize nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’nin bilinen bir tedavisi olmasa da, bozukluğu olan bireylerin semptomlarını yönetmelerine ve yaşam kalitelerini iyileştirmelerine yardımcı olmak için uygulanabilecek çeşitli müdahaleler vardır.

 

Dikkat bozukluğunu ortadan kaldırmak için yapılabilecek en önemli şeylerden biri, kalifiye bir sağlık uzmanından doğru bir teşhis almaktır. Bu tipik olarak tıbbi öykü, fizikî muayene ve psikolojik testleri içeren kapsamlı bir değerlendirmeyi içerir. Teşhis konulduktan sonra, bireyin özel ihtiyaçlarını karşılamak için bireyselleştirilmiş bir tedavi planı geliştirilebilir.

DEHB İlaç Kullanılabilir mi?

İlaç, dikkat bozukluğu semptomlarını yönetmek için kullanılan en yaygın müdahalelerden biridir. Ritalin ve Adderall gibi uyarıcı ilaçlar, genellikle DEHB’si olan bireylerin dikkatlerini geliştirmelerine ve dürtüselliği ve hiperaktiviteyi azaltmalarına yardımcı olmak için reçete edilir. Bu ilaçlar, beyindeki belirli nörotransmiterlerin seviyelerini artırarak çalışır ve bu da beyin fonksiyonlarını iyileştirmeye ve DEHB semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

Hangi Psikoterapi Yöntemi Uygulanmalıdır?

Davranışçı terapi, dikkat bozukluğu semptomlarını yönetmek için kullanılabilecek başka bir etkili müdahaledir. Bu terapi türü, dikkatlerini geliştirmek, dürtüselliği azaltmak ve hiperaktiviteyi yönetmek için DEHB stratejileri olan bireylere öğretmeye odaklanır. Bu, hedefleri belirlemek, görevleri daha küçük adımlara bölmek ve doğru yolda kalmanıza yardımcı olacak organizasyon araçlarını kullanmak gibi şeyleri içerebilir. Davranışsal terapi, DEHB’si olan hem çocuklar hem de yetişkinler için etkili olabilir.

 

Olumlu pekiştirme, açık iletişim, sınırlar ve sonuçlar belirleme gibi ebeveynlik stratejileri, DEHB’si olan çocukların kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmelerine ve davranışlarını geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Dikkat Bozukluğı Nasıl Düzelir?

Dikkat bozukluğunu ortadan kaldırmanın bir diğer önemli yönü, semptomlara katkıda bulunabilecek altta yatan koşulları ele almaktır. Bu, tümü DEHB semptomlarını daha da kötüleştirebilen kaygı, depresyon ve uyku bozuklukları gibi şeyleri içerebilir.

 

Ankara Psikolog randevusu için bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Online veya yüzyüze terapi hizmetlerimiz mevcuttur.

Ankara Psikolog

Psikolog Ankara

Klinik Psikolog

Psikolog Kübra Meşe

Hipnoz Nedir? Nasıl Yapılır?

Hipnoz Nedir

Bir kişinin bilinçaltına direkt olarak müdahale etmeyi amaçlayan bir yöntem olarak bilinen bir uygulamadır. Hipnoz, bir hipnotizör tarafından uygulanır ve hipnotize edilen kişinin bilinçdışına ilham vermeyi hedefler. Hipnoterapi sırasında, hipnotize edilen kişi bir derin rahatlık ve dikkat dağınıklığı durumuna girer ve hipnotizör tarafından verilen talimatlara daha yatkın hale gelir. Hipnoterapi, birçok farklı amaç için kullanılabilir, ancak en yaygın olarak stres azaltma, bağımlılık tedavisi ve davranış değişiklikleri gibi alanlarda kullanılır.

Ankara Hipnoterapi
Hipnoz Nedir Hipnoterapi Nedir

Hipnoz Yöntemleri

 

Bilinçaltı müdahele uygulamasında hipnoterapi yöntemleri, bir hipnotizör tarafından kullanılan farklı tekniklerdir. Aşağıdaki teknikler bazı yaygın hipnoz teknikleridir:

Düşünce kontrolü: Hipnotizör, hipnotize edilen kişinin düşüncelerini yönlendirmeyi amaçlar. Bu, hipnotize edilen kişinin dikkatini bir konuya odaklamaya ve diğer düşüncelerden uzaklaştırmaya yönelik olabilir.

Anımsama: Hipnotizör, hipnotize edilen kişinin geçmişteki anılarına ulaşmasını sağlar. Bu, geçmişteki olumsuz deneyimlerin etkisini azaltmak veya olumlu davranış değişikliklerine yol açmak gibi amaçlar için kullanılabilir.

Öğüt verme: Hipnotizör, hipnotize edilen kişinin bilinçaltına öğütler veya talimatlar verir. Bu, hipnotize edilen kişinin davranışlarını değiştirmeyi hedefleyebilir.

Görsel imajlar: Hipnotizör, hipnotize edilen kişinin görsel imajlar oluşturmasını sağlar. Bu, hipnotize edilen kişinin düşüncelerini yönlendirmeyi ve davranış değişikliklerine yol açmayı amaçlar.

Rüya gibi hal: Hipnotizör, hipnotize edilen kişinin bir rüya gibi haline getirilmesini sağlar. Bu, hipnotize edilen kişinin stresini azaltmayı ve rahatlamasını sağlamayı amaçlar.

 

Ankara Psikolog randevusu oluşturmak için bizleri arayabilir, mesaj gönderebilirsiniz.

 

Hipnozun Etkisi Ne Kadar Sürer?

Hipnoterapi uygulaması; psikolojik problemlerin tedavisinde, kekemelik ve tik gibi davranış bozukluklarının giderilmesinde, obezite ya da yeme bozukluklarının tedavi edilmesinde uygulandığı gibi aynı zamanda yaşanılan travmaların atlatılmasında yardımcı olması amacı ile ya da sınav kaygısı olan kişilerde konsantrasyonun arttırılmasında başvurulan bir yöntemdir.

Hipnoz metodu günümüzde sıklıkla uygulanan, tarihsel süreçte oldukça önemli adımlar yaşanan bir terapi metodudur. Bu nedenle hipnoz uygulamasına başvurulmadan önce, hipnotistin uzmanlığının sorgulanmasının yanı sıra kişinin hipnoza uygun bir hasta olup olmadığı da değerlendirilmektedir. Tüm bunların yanı sıra hipnoz hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olunmalı ve araştırma yapılması da önerilmektedir. Hipnoterapinin hangi durumlarda etkili olduğu da büyük önem taşımaktadır.

Hipnozun etkili olduğu başlıca konular;

  • Öfke kontrolünün sağlanması
  • Topluluk önünde konuşamamam probleminin tedavisi
  • İfade güçlüğünün tedavisi
  • Karşı cinsle zor ilişki kurma ya da ilişki kurmama probleminin tedavisi
  • Özgüven eksikliklerinin giderilmesinde
  • Aşırı tepki verme durumlarının tedavisinde etkilidir.

Pek çok kişi hipnoz metodunun etkisinin ne kadar süreceğini merak etmektedir. Bu konu hakkında farklı kanılar olsa da alanında tecrübeli, tıp eğitimi almış bir doktorun doğru şekilde uygulamış olduğu hipnozun etkisi sınırsız süre devam etmektedir.

Hipnoz uygulamasına başvurmadan önce gerekli tüm test ve tetkiklerin uygulanması önemlidir. Aksi halde tehlikeli sonuçlar da açığa çıkabilmektedir.

 

Ankara Çift Terapisi

Psikolojik Dayanıklılık Nasıl Arttırılır?

Psikolojik Dayanıklılığı Artırma Yolları

Psikolojik Dayanıklılık Nasıl Arttırılır?

  • Direnç ve Değişim

“Direnç” kelimesi psikolojide, özellikle olumsuz veya travmatik anlardan geçerken olaylara uyum sağlama yeteneğini adlandırmak için kullanılır.Psikolojik Dayanıklılığı  bu tutum, insanların zorluklarla oldukça olumlu bir şekilde yüzleşmelerini ve daha güçlü çıkmalarını sağlar: Dirençli birey aslında zor bir anı kişisel gelişim için bir fırsata dönüştürmeyi başarır. Bu esneklik sayesinde insanlar çok fazla psikolojik sorun yaşamadan günlük hayatına devam edebiliyor. Dirençli bir kişi kendine güvenir, uyum sağlayabilir ve kendini kontrol edebilir. Gerçeği olduğu gibi kabul eder, hayata anlam verir ve bunun için de hedeflerine ulaşmak için doğru azme sahiptir. Bu özellikler, dış koşullar daha zor olduğunda bile ilerlemenizi sağlar. Direnç, bu nedenle, umudumuzu ve özgüvenimizi kaybetmeden günlük zorluklarla yüzleşmemize yardımcı olan bir beceridir. Çok erken pes eden insanlar genellikle dayanıklılıktan yoksundur. Bununla birlikte, dirençlilik yalnızca bazı konuların özel bir yeteneği değildir. Aksine, daha az dayanıklı olan bireyler bu özelliği arttırma fırsatına sahiptir.

 

Psikolojik Dayanıklılık
Psikolojik Dayanıklılık
  • Dayanıklılığı Artırmak Mümkün mü?

Direnç, geliştirilebilen bir özelliktir. Bu, bazı olaylardan acı çekmeden geçeceğiniz anlamına gelmez, ancak olumsuz olaylarla başa çıkmak için en uygun araçları sunacak bir tür koruma “bariyeri” oluşturmak mümkün olacaktır.

Bir “sosyal ağ” oluşturun

Bireyin diğer bireylerin desteğini alması çok önemlidir. Gerçekten de en zor anlarımızda bize söz veya davranışla yardımcı olabilecek insanlardan oluşan bir güvenlik ağına sahip olmak gerekir.

Kendini kapatma

Dirençli olmak, tüm sorunlarını kendi başına çözebilen bir süper kahraman olmak anlamına gelmez. Başkalarından yardım istemek veya sorunlarınız hakkında diğer insanlarla konuşma fırsatı bulmak çok faydalıdır. Bir şüpheyi veya bir sorunu yüksek sesle dile getirmek, kişinin kendi içindekini bile netleştirmesine yardımcı olur.

Hedeflerinizi geliştirin

Hayatta hiçbir amacınızın olmaması her şeyi daha da zorlaştırır. Gerçekçi olmaya çalışarak hedeflerinizin bir listesini yapın. Kendinizi test edin, harekete geçin ve hedeflerinize ulaşmak için sebat edin.

İrade

Birçok dış olay bize bağlı değil. Bunun yerine, onları yorumlama ve yüzleşme yeteneği bize bağlıdır. Eylemlerinizin olanları değiştirebileceğini veya düzeltebileceğini bilmek, hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olur.

İyimser olun ama gerçeği kabul edin

Hayatınızı analiz etmeye çalışın, her şey kötü değil. Kontrol %100 sizde olmayabilir ama farklı durumlara karşı tepkinizi kontrol edebilirsiniz. İyimser olmak, gerçekçi olmamak anlamına gelmez. Gerçeği kabul etmemek aslında bize onu değiştirebilme imkanı vermiyor. Başkalarını suçlamayı bırakın ve hedeflerinize ulaşmak için bir çözüm bulmaya odaklanın.

Harekete geç

Harekete geçmemek, her şeyi olduğu gibi, hiçbir gelişme ya da kötüleşme olmadan bırakmak demektir. Ancak çözüm kendiliğinden gelmeyecektir. Sevmediğiniz durumlardan bir çıkış yolu bulmak için enerjinizi kullanın. Aslında enerjinizi kullanmanız, hedefleriniz ve olası çözümler hakkında daha geniş bir vizyona sahip olmanızı sağlayacaktır.

 

Ankara Klinik Psikolog Randevusu için bağlantı ya tıklayabilirsiniz.

 

Güçlü İrade Nedir? Nasıl Kazanılır?

Güçlü İrade Nedir? Nasıl Kazanılır?

İrade, kişinin kararlarını ve eylemlerini kontrol etmesini sağlayan kritik bir duygudur. İrade, kişiyi kontrolünü kaybetmekten kurtarır ve kişinin hayatının kontrolünü eline almasını sağlar.Güçlü bir İrade, kişinin bağımsız olmasını destekler ve kişiye kendi hayatını yönlendirmesi gerektiğinin farkına varmasını sağlar. Ayrıca kişinin çevresindeki her şeyin kendisine dayatıldığı bilincinin ortadan kalkmasını sağlar. Peki tam olarak irade nedir ve irade nasıl güçlendirilir?

İrade Nedir?

İrade, insanın karar verme becerisine bağlı olarak istediği hedeflere ulaşmak için direnç göstermesi, kendini motive etmesi ve kararlarını adım adım uygulamak için gücünü kullanması olarak tanımlanır. İrade, bizim düşüncelerimizi kontrol etmemize, duygularımızı yönetmemize ve hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı olan bir yetenektir. İrade gücü ise, bireyin kendini kontrol etmesini ve bu kontrolü kullanarak kişisel amaçlarına ulaşmasını sağlar.

Güçlü İrade Nedir? Nasıl Kazanılır?
Güçü İrade Nasıl Kazanılır? İrade Nedir?

Güçlü İradenin Önemi

Güçlü bir irade, kişinin hayatının her alanında başarılı olmasını destekleyen çok önemli bir araçtır. İrade, kişinin amacına ulaşmasını ve başarılı olmasını sağlayan bir güçtür. Güçlü bir irade, kişinin hayallerini gerçeğe dönüştürmesinde hayati bir rol oynar. Ayrıca kişinin hayatında karşılaştığı zorluklarla başa çıkmasını, hedeflerine ulaşmasını ve zorlukları aşmasını sağlar.

İrade Nasıl Güçlenir?

Güçlü bir irade geliştirmek için, kişinin kendini motive etmesi, kendini sürekli geliştirmesi ve direnç göstermesi gerekir. Güçlü bir irade, kendine olan inancı arttırarak geliştirilir. İrade gücünü arttırmak için, kişinin disiplinli olması, hedefleri belirlemek ve bunlar için planlar yapmak gerekir. Güçlü bir irade, kendine olan inancı arttırılarak geliştirilebilir. Bir kişi, çalışmaya kararlılık göstermesi, sabırlı olması ve yenilikçi olması gibi davranışlarla güçlü bir irade geliştirebilir.

İrade Gücünü Arttırmak İçin Öneriler

İrade gücünü arttırmak için şu önerileri uygulayabilirsiniz:

  • Hedeflerinizi kararlılıkla belirleyin ve bunlara ulaşmak için sabırlı olun.
  • Kendinize olan inancı arttırın ve başarıya ulaşmak için güveninizi koruyun.
  • Düzenli olarak meditasyon yapın ve kendinizi çevrenizdeki olumsuzluklardan uzak tutun.
  • İrade gücünüzü arttırmak için bağlılık ve disiplin gösterin.
  • Güçlü bir irade geliştirmek için çevrenizdeki insanlardan destek alın.
  • Motivasyonu arttırmak için günde en az bir saat spor yapın.
  • Her gün yeni bir bilgi öğrenin.
  • Zorluklarla başa çıkmak için günlük olarak kendinizi sınamaya çalışın.

Güçlü bir irade, kişinin başarılı olmasının ve hayatındaki hedeflerine ulaşmasının temelini oluşturur. Güçlü bir irade, kişinin kendini motive etmesini, kendini sürekli geliştirmesini, hayallerini gerçeğe dönüştürmesini ve zorlukları aşmasını sağlar. Güçlü bir irade geliştirmek için, hedefleri belirlemek, disiplinli olmak, çalışmaya kararlılık göstermek, kendine olan inancı arttırmak ve yenilikçi olmak gibi önerileri uygulayabilirsiniz.

psikolog ve klinik psikologlar ın ofis açma sartlari 2025

Psikolog ve Klinik Psikologlar İçin Ofis Açma Şartları (2025)

Psikolog ve Klinik Psikologlar İçin Ofis Açma Şartları (2025) Psikoloji alanında hizmet vermek isteyen uzmanlar için …

Başkaları Tarafından Seyredilme Korkusu (Skopofobi)

Başkaları Tarafından Seyredilme Korkusu (Skopofobi)

Başkaları Tarafından Seyredilme Korkusu (Skopofobi) Skopofobi Nedir? Bazı insanlar kalabalıkta yürürken, toplu taşıma …

İlk Gece Korkusu Nasıl Yenilir?

İlk Gece Korkusu Nasıl Yenilir?

İlk Gece Korkusu Nasıl Yenilir? 🌙 Uzman Psikolog Anlatıyor İlk gece korkusu … Birçok çift için bu deneyim hem …