Etiket: <span>psikoloji</span>

Dismorfofobi Hastalığı Neden ve Nasıl Olur?

İntihar’ı Neden Düşünürüz? İntihar Psikolojisi Nedir?

İntihar’ı Neden Düşünürüz?

Türkiye de Yılllara göre İntihar’ın Dağılımı

Türkiye’de 2002 ile 2019 yılları arasında 53.425 kişinin intihar ettiğini biliyor muydun? İntihar Psikolojisi Nedir?

Yapılan araştırmalar meydana gelen bu intiharların  yaklaşık olarak yarısının nedeninin bilinmediğini diğer yarısının da büyük oranda hastalık olduğunu, bunu aile içi sorunların, geçim sıkıntısının , aşk , ticari başarısızlıklar ve diğer etmenler’in de takip ettiğini göstermektedir.

Bu noktada yine en dikkat çeken dağılımı yaş ve cinsiyet üzerinde görüyoruz.

2002’den bu yana intihar edenlerden 35 bine yakını erkek, 15 bine yakını kadındır. 2001 yılında erkeklerin toplam intiharlardaki payı yüzde 65 iken, 2018’de yüzde 76’ya çıkmıştır.

İntihar vakası en sık görülen yaş grubu  ise ne yazık ki 15 ila 24 yaş arasındadır.  Ankara da intihar vakaları ile ilgili destek almak için Blue & White Psikolojik Danışmanlık Merkezi veya psikolog larımızdan randevu talep edebilirsiniz.

 

 

Geçmiş Yılların İntihar istatistiği

İntihar Psikolojisi

Tabloyu incelediğimizde intihar’ın kaynağının kişi’nin  sosyal, ekonomik, hastalık gibi daha sayılabilecek birçok karşılaşabileceği sorunu çözemeyeceğini  düşündüğü noktada ortaya çıkan umutsuzlukla birlikte ulaştığı çözüm olarak gördüğünü farketmekteyiz. Yani aslında amaç intihar değil de sorunlardan kurtulmaktır diyebiliriz.

Bazen de bunu geride kalan insanlardan intikam almak ya da onları pişman etmek için yapabilir. İntihar kararı almış bireylerde bazen geçici bir rahatlık da görülebilir. Ama bu rahatlık intihar düşüncesinin verdiği bir rahatlıktan ziyade bir karar almış olmanın verdiği bir rahatlıktır.

İntihar girişiminde bulunan kişilerin yaklaşık olarak %90’nında halihazırda en az bir tane psikolojik rahatsızlık vardır diyebiliriz. Bu rahatsızlıkların başını depresif bozukluklar almaktadır. Bu süreçte kişiyi alkol ve madde bağımlılığı da çok fazla tetikleyecektir. Peki intihar eğilimi olan kişilerin verdiği mesajlar nelerdir?

İntihar Eğilimi Olan Kişilerin Verdiği Mesajlar

Kişi intihar girişiminde bulunmadan önce aslında etrafına bazı sinyaller verirler. Sık sık yaşadığı sorunlara çözüm bulamadıklarından , hayatın anlamsızlığından , yaşadıklarına katlanamadıklarından gerek sözlü olarak gerek de beden diliyle bahsederler. Ölüm riski taşıyan eylemlerden kaçınmamaya başlarlar.  Hızlı araba sürmekten korkmamak gibi, kullanması gereken ilaçlara dikkat etmemek gb… birçok örnek sayılabilir.

Öncesinde sevdikleriyle vedalaşmak isteyebilirler. Uyku ve yemek alışkanlıklarında değişiklikler meydana gelebilir. Sık sık ağlama nöbetleri , duyguları uçlarda yaşama ya da dikkatini toplayamama, odaklanmakta güçlük çekmek gibi sorunlar yaşayabilirler.

‘’Kendimi öldürecek gibi hissediyorum’’

‘’Bu duruma daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.’’

‘’Son zamanlarda, arabamı kullanırken gerçekten ne olacağını hiç umursamıyorum.’’ Gb cümleler aslında bize birçok mesaj vermektedir.

Gelin biraz da intihar hakkında yaygın bilinen yanlışlardan bahsedelim.

İntihar Hakkında Yaygın Mitler (Bilinen Yanlışlar)

  • ‘’İntihar hakkında çok konuşmak kişinin aklına intiharı getirebilir! ‘’ Hayır. Aksine bu durum hakkında konuşmak kişiyi buna iten etmenleri bulmaya ve belki de sorunlar üzerine farkındalık kazanmasını da yardımcı olabilir.
  • ‘’ İntiharı düşünecek kadar çıldırmış olmak!’’ Hayatta çoğu insan sorunlarının içinden çıkamayacağını düşündüğü bir buhran dönemine girmiştir. Bu çıldırmış olmak anlamına gelmemektedir. Bu bir kriz dönemidir.
  • ‘’ Bir kişi bir kere intihar girişiminde bulunmuşsa bir daha bulunmaz!’’ Araştırmalar tam aksini göstermektedir ki bir kere intihar girişiminde bulunan bir kişinin tekrar bu girişimde bulunma ihtimali daha yüksektir.
  • ‘’İnsan aklına bir kere intiharı koyduysa ve kararlıysa artık yapacak bir şey yoktur!’’ Sinyalleri aldığımızda aslında artık anlamalıyız kişi yardım çığlığı atıyor. Bizim burada yapmamız gereken hızlıca kişiyi bir psikoterapi sürecine dahil etmeye çalışmak olmalıdır. Tabi bu noktada da yönlendirmeyi yaparken dikkat etmememiz gereken bazı noktalar vardır. Burayı da intihar ‘ı nasıl engelleyebiliriz başlığı altında inceleyelim.

İntihar Engellenebilir mi?

İntihar girişiminde bulunan kişilerde veyahut sık sık intihar fikrini canlandıran kişiler’in bir psikoterapi sürecine hızlı bir şekilde başlaması çok çok önemlidir. Yine bu dönemde serotonin seviyesini artırmak için bir pskyatrist  ile de ortaklaşa bir süreç yürütülmesi gerekebilir. Vücuttaki serotonin seviyesi’nin artması intihar girişiminin tekrarlanma ihtimalini de azaltacaktır.

Etrafınızda intihar girişiminde bulanacağından şüphe ettiğiniz veyahut bir kere bunu deneyimlemiş biri varsa öncelikli olarak ona yardım edebilmek için sakin olmalıyız. Fevri hareketlerden kaçınmalıyız. Bizim endişe seviyemizin artması kişinin endişe ve panik seviyesi’ninin artmasına sebep olacaktır. Onu dinleyin, ona onu anladığınızı hissettirmeye çalışın. İntihar konusunu doğrudan konuşmaktan çekinmeyin. Ölüm üzerine hepimizin az çok kaygıları vardır. Bu durumu anlamlandırması üzerine konuşmalarınızla yeri geldiğinde iyi bir dinleyici olarak farkındalık kazanmasına yardımcı olmaya çalışın. Sorunların çözümü ve atılacak adımlar üzerine cesaret vermeye çalışın. Gelecek konusunda olumlamalar yaparak bu dönemde aldığı kararların fevri olabileceğinden net kararlar alabilmek adına bu dönemde ani kararlar almaması gerektiğinden bahsedebiliriz.

Ve son olarak her ne kadar bizler ona yardım etmek istesek de bu sorumluluğu tamamen almamız mümkün değildir. Ama onu direk bir uzmana yönlendirmek onunla aranızdaki güveni kırabilir. Bu sebeple onu ne kadar ciddiye aldığınızı , onun ne kadar önemli olduğunu ifade ederek bir uzman görüşünün de kendisine ne kadar fayda sağlayacağını açıklayarak onun iyiliğini istediğimizi ona tam olarak ifade ederek bu yönlendirmeyi sağlamamız gerekir.

Unutmayın ki;

  • İntihar önlenebilir.
  • İntihar eğilimi geçici bir krizdir.
  • Çözülmesi imkansız gibi görünen sorunlar çözülebilir, dayanılmaz görünen acılar iyileşebilir.
  • Yardım elini istediğimizde her yerde ve her zaman bulabiliriz.
  • Siz yeter ki isteyin, hiçbir zaman yalnız değilsiniz.

 

İntiharlari önlemek için erkenden önlem alın. Psikolojik destek almak intaharları önlemek için en önemli adımlardan birtanesidir. Randevu oluşturmak için bizleri arayabilirsiniz.

Psikolojik Danışmanlık

Psikolojik Danışmanlık

Psikolojik Danışmanlığın En Önemli 9 Faydası

Hayat kaçınılmaz olarak sana bazı eğri toplar fırlatacak ama biraz yardımla onları parktan çıkarmayı öğrenebilirsin. Hayattaki zorluklar kaçınılmazdır ve zamanlar zorlaştığında hepimiz biraz destek kullanabiliriz, aksi takdirde karanlık bir zamana ışık tutacak biri. Brene Brown’a göre, “Kırılganlık kulağa gerçek gibi geliyor ve cesaret gibi geliyor. Doğruluk ve cesaret her zaman rahat değildir ama asla zayıflık da değildirler.” İster depresyon, anksiyete, ilişki sorunları, ister benlik saygısı ile uğraşıyor olun, ister sadece yaşamda bir yöne ihtiyaç duyuyor olun, danışmanlık yardımcı olabilir. İşte danışmanlığın en önemli 9 faydası:

Kendini Keşfetme ve Kendini Keşfetme Fırsatı

Bir danışmanla görüşmek, size kendiniz hakkında bilgi edinme ve kişiliğiniz, değerleriniz ve inançlarınız hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı sağlar. Kişisel farkındalığınızı artırmanıza ve karşılaşabileceğiniz sorunlarda kendi rolünüze dair içgörü kazanmanıza olanak tanır ve farkındalık, değişimin anahtarıdır. Kişisel gelişime yönelik kişisel bir yolculuğa çıkmanızı teşvik eder.

Destek ve Doğrulama Sağlar

Danışmanlar, danışanların kişisel meselelerini açıklama konusunda kendilerini rahat hissetmeleri için güvenli, yargılayıcı olmayan, sıcak ve şefkatli bir ortam sağlamaya çalışır. Çoğu danışmanın en önemli 3 özelliği empatik anlayış, koşulsuz olumlu saygı ve içtenliktir. Bu nedenle, yargılanma, alay edilme veya aşağılanma konusunda endişelenmenize gerek olmayan bir yerdir. Duygularınız onaylanır, durumlarınız normalleşir ve yalnız olmadığınızdan emin olursunuz.

Psikolojik Danışmanlık
Psikolojik Danışmanlık - Ankara Uzman Terapi

Kendi Kendini Yen Eden Davranışların/Alışkanlıkların Değiştirilmesine Yardımcı Olur

Bazen hayattaki sorunlarımıza katkıda bulunan alışkanlıklarımız vardır. Danışmanlık, hiç bitmeyen bir kendini yenilgi döngüsünde dönen düşünceler, duygular ve davranışlar hakkında farkındalık yaratmaya yardımcı olabilir. Farkındalıkla, daha olumlu değişimi geliştirmek için harekete geçmek ve davranışlarınız üzerinde kontrolü yeniden kazanmak için hangi adımların gerekli olduğunu öğrenebilirsiniz.

Benlik Saygısının Geliştirilmesi ve Daha Fazla Kendini Kabul Etme

Çoğumuz yaşamımız boyunca görünüşümüz, yeteneklerimiz, becerilerimiz veya kişilik özelliklerimiz hakkında bir tür güvensizlik yaşamışızdır. Kendimizin olumsuz yönlerine odaklanmak, sahip olduğumuz olumlu özellikleri görmemize neden olabilir. Hepimizin kendimizde sevmediğimiz bir yanı olsa da, danışmanlık yoluyla insan olmanın bir parçası olarak kusurlarımızı ve kusurlarımızı kabul etmeyi de öğrenebiliriz. Kendini kabul ile birlikte öz-sevgi, öz-şefkat ve daha güçlü bir öz güven duygusu gelir. Güçlü yönlerinizi geliştirerek zayıf yönlerinizi geliştirebileceksiniz.

Amaç Bulmada Rehberlik

Hayattaki daha büyük anlam nedir? Bu sorunun cevabı her bireye özeldir. Varoluşsal bir kriz içinde olanlar veya bir kaybın yasını tutanlar genellikle geçici bir benlik/kimlik kaybı yaşarlar. Değerler, inançlar, ilgi alanları ve hatıraların keşfi yoluyla danışmanlık, yaşamdaki amacınızı, tutkunuzu ve anlamınızı yeniden keşfetmenize yardımcı olabilir.

Psikolojik Danışmanlık
Psikolojik Danışman - Ankara Psikolog

Duyguların Daha İyi İfadesi ve Yönetimi

İster depresyon, endişe, stres veya öfke ile uğraşıyor olun, danışmanlık duygularınızı tanımlamanıza, ifade etmenize ve daha iyi düzenlemenize yardımcı olabilir. Tetikleyiciler konusunda artan farkındalık, uyumsuz başa çıkma anlayışı ve ilgili durumları modelleme yoluyla, duygularınızı sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi ve bunlarla başa çıkmayı öğrenebilirsiniz. Bu şekilde sağlıksız davranışlara yol açabilecek olumsuz duyguların artmasını önleyebilirsiniz.

Sorunlar hakkında havalandırmak için güvenli bir çıkış sağlar

Danışmanlık, dışarı çıkmak için güvenli bir ortam sağlayarak zihinsel sağlık, ilişkisel ve durumsal kaygılardan kurtulmayı sağlar. Bazen aklımızda olan ama sonuçlarından korkan veya diğer insanların bizim hakkımızda ne düşüneceği konusunda endişelenen şeyleri bırakmamız gerekir. Danışmanlık gizliliği sağlar ve yargılama yapmaz. Negatif duyguları/düşünceleri bu kadar uzun süre kapalı tuttuğumuzda, şapkamızın çıkması an meselesidir. Bu nedenle, danışmanlık, şikayetleri gidermek, hayal kırıklıklarını ifade etmek, kırgınlıkları bırakmak, bastırılmış duyguları serbest bırakmak ve bizi huzura sahip olmaktan alıkoyan gizli acıları ortaya çıkarmak için bir yerdir.

Umut, Motivasyon ve Cesaretlendirme

İster tamamen umutsuz hissediyor olun, ister biraz desteğe ihtiyacınız olsun, danışmanlık size yardımcı olabilir. Umut veya motivasyon olmadan, denemenin amacını göremediğimiz için harekete geçmek veya değişiklik yapmak için mücadele ettiğimiz için hayatlarımız dağılıyor gibi görünebilir. Bununla birlikte, danışmanlar gelecekteki benlik, gelecekteki ilişkiler ve gelecekteki yaşam için umudu güçlendirmek için şimdiki ve geçmişteki olumlu başarılara farkındalık getirerek bir miktar motivasyonu ateşlemeye yardımcı olabilir.

Anksiyete Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Anksiyete Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, vücudun bir tehdide veya algılanan tehdide fiziksel tepkisidir. Aşırı korku, endişe veya takıntılı düşünme gibi zihinsel tepkilerin yanı sıra kalp çarpıntısı, hızlı nefes alma, midede kelebekler ve enerji patlamasına neden olur.

Herkes zaman zaman anksiyete yaşar. Bize kaçmak için enerji ve uyanıklık vererek tehlikeden kaçınmamıza yardımcı olur. Ancak bazı insanlar için endişeli duygular kaybolmaz. Durumları gerçekte olduğundan çok daha kötü görebilirler ve kaygıları konsantre olma, uyuma ve sıradan görevleri yerine getirme yeteneklerini etkiler. Bu duygular anksiyete bozukluklarından kaynaklanabilir.

Anksiyete Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Anksiyete - Ankara Psikolog

Anksiyete bozuklukları, dünyada en yaygın akıl sağlığı koşulları grubudur ve hayatlarının bir döneminde ortalama 4 kişiden 1’ini etkiler.

Anksiyete bozukluklarının yaygın türleri şunlardır:

Yaygın anksiyete bozukluğu: Sağlık, iş veya finans gibi bir dizi olağan konu hakkında aşırı, kontrol edilemeyen endişe.

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu: İnsanların utanma veya reddedilme korkusuyla sosyal veya performans durumlarından kaçınmasına neden olan bir bozukluk.

Panik bozukluğu: Ani yoğun mantıksız korku atakları, nefes darlığı, baş dönmesi ve diğer fiziksel semptomlar olan düzenli panik ataklar.

Agorafobi: Panik atak geçirme korkusu nedeniyle belirli durumlardan kaçınmak (agorafobi genellikle panik bozukluğu ile ilişkilidir).

Spesifik fobiler: Hayvanlardan, böceklerden, yerlerden veya insanlardan korkma gibi yalnızca belirli bir durum için geçerli olan mantıksız korkular. Örneğin, klostrofobi, kapalı veya kapalı alanlardan belirli bir korkudur.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB): Anksiyete ile başa çıkmanın bir yolu olarak tekrarlayıcı, rutin davranışlara neden olan istenmeyen düşünce ve dürtüler.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik bir yaşam olayı yaşadıktan veya tanık olduktan sonra korku ve kaçınma duygularının kaybolmaması. Üzücü anılar, geri dönüşler, kabuslar ve uyku güçlüğü içerir.

Bir Uzmana Ne Zaman Başvurmalısınız?

Anksiyete günlük yaşamınızı etkiliyorsa, bir doktorla veya bir akıl sağlığı uzmanıyla konuşmak, doğru desteği almanın ve tedavi seçeneklerini anlamanın ilk adımıdır.

Randevunuza gidene kadar bir süre belirtilerinizi yazmanız yardımcı olabilir, bu nedenle bir doktora veya ruh sağlığı uzmanına neler yaşadığınızı açıklamak daha kolaydır. Kapsamlı bir anksiyete bozukluğu teşhisi koymalarına yardımcı olacaktır.

Anksiyete Nasıl Tedavi Edilir?

Hangi anksiyete tedavilerinin sizin için işe yarayacağı size, ne tür bir anksiyete bozukluğunuz olduğuna ve ne kadar şiddetli olduğuna bağlıdır. Düzenli fiziksel egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri yaparak hafif kaygıya yardımcı olabilirken, daha ciddi vakalar ilaç gerektirebilir.

Bakımınızla ilgilenen kişiler arasında doktorunuz, bir psikiyatrist veya psikolog, ruh sağlığı hemşiresi veya başka türden bir danışman yer alabilir.

Doğru bakım ile iyileşme mümkündür. Yaygın tedaviler ve kaygıyı yönetmenin yolları şunları içerir:

  • Psikolojik terapi

Anksiyete, kaygıya neden olan sorunlu düşünme kalıplarını değiştirmek için tasarlanmış bilişsel davranış terapisi (BDT) veya davranış terapisi dahil olmak üzere farklı terapiler kullanılarak tedavi edilebilir. Bu, korkulan durumlarla birlikte gelen kaygıyı azaltmak için sizi yavaş ve güvenli bir şekilde bu durumlara maruz bırakma yöntemi olan ‘duyarsızlaştırma’yı içeren BDT’nin bir bileşenidir.

Anksiyete için diğer terapi türleri arasında kişilerarası terapi (ilişkilere odaklanma), kabullenme ve bağlılık terapisi ve anlatı terapisi (hayatınızı tanımlamak için kullandığınız hikayeleri anlama) yer alabilir.

Yukarıda sizlere verdiğimiz yöntemler sayesinde anksiyeteden kurtulmak sizler için kolay olabilir. Tedavi almaya karar verdikten sonra Ankara Psikolog ile iletişime geçerseniz işler çok çok daha kolay ilerleyebilir. Çünkü Ankara Psikolog yetkin ve deneyimli kadrosu ile anksiyeteleriniz size veda edene kadar hep yanınızda olacak. Tek yapmanız gereken iletişime geçmek.

Anksiyete tedavisi için psikolog yardımı talep edebilirsiniz. Ankara Çankaya bölgesi Anksiyete alanında yardım alabileceğiniz psikolog tavsiyeleri için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Psikolojik Test - Projektif Testler Nelerdir?

Psikolojik Test – Projektif Testler Nelerdir?

Psikolojik Test - Projektif Testler Nelerdir?
Psikolojik Test - Projektif Testler

Projektif Testler

Önceki yazımda sizlere psikolojik değerlendirme araçlarından testleri iki alt başlıkta incelendiğini ve bu alt başlıkların objektif test ve projektif test alt başlıkları olduğunu anlatırken objektif testleri anlatmaya çalışmıştım. Bu yazımda ise sizlere projektif testlerden bahsedeceğim. Projektif test kavramı ilk defa 1939 yılında Lawrence Kelso Frank tarafından kullanılmaya başlanmıştır ve bu kavram Sigmund Freud’un dinamik kuramına dayanır. Yansıtma adı verilen savunma mekanizması kişiye rahatsızlık veren düşüncelerini, kabul etmenin zor gelebileceği fikirlerini ve karşısındakilere ifade etmesinin rahatsız edici olabileceğini düşündüğü duyguları dışarıya yansıtarak bu savunma mekanizmasından faydalanılmaya çalışılmaktadır. Projektif testlerin genel amacını kısaca özetlemek gerekirse kişilere belirsiz bir uyarıcı vererek onların duyguları, düşünceleri ve fikirlerinin cevaplarındaki yansımalarını tespit etmektir.

Projektif testler çocuk, genç veya yetişkin bireylere uygulanabilmekle birlikte kullanılan yöntemler ve yorumlama şekilleri farklılık gösterdiği söylenebilir. Yine birçok gizil travma ve sağlıklı baş edilmeyen yas süreçleri gibi çeşitli konularla ilgili bilgi verebilmekle birlikte tanı ve tedavi planı geliştirilirken projektif testlerden faydalanabilir.

Projektif testlerin genel özelliklerinden bazıları ise:

  • Doğrudan olmayan yöntemlerdir, sorudan veya görselden öte bireylerin verdiği cevaplar çok önemlidir.
  • Objektif testlerde olduğu gibi evet veya hayır gibi sınırlı cevaplar yerine sınırsız bir cevap özgürlüğü vardır, bireylerin uyarıcıya verdiği cevap tamamen kendisine hastır.
  • Projektif testlerdeki uyarıcılar herhangi bir nesne veya şeyi ifade etmezler genellikle belirsiz şekillerdir ve bu belirsiz şekillerin kişide yarattığı izlenimin bireyin duygu ve düşüncelerini yansıtacağı düşünülür.
  • Benliğin bütün boyutlarıyla ilgili bir değerlendirme hâkimdir.
Psikolojik Test - Projektif Testler Nelerdir?
Projektif Test Nedir? - Ankara Uzman Terapi

Alanda en sık kullanılan projektif testler Rorschach Testi ve Tematik Algı Testidir (TAT).

Rorschach Testi

Herman Rorschach tarafından 1921 yılında geliştirilmiştir. Bu testte bireylere 5’i renkli ve 5’i renksiz olmak üzere toplam 10 tane simetrik mürekkep lekesi olan görsel gösterilir. Test bireylerin mürekkep izlerinin ortaya çıkardığı şekilleri algılamalarını inceler ve birçok farklı tanılı hastaların birbirinden çok farklı cevaplar verdiğini söylemek mümkündür.

 

Tematik Algı Testi (TAT)


Bu test ise Henry Murray ve Christiana Morgan tarafından 1934 yılında geliştirilmiştir. Bu testte ise danışana 30 kart gösterilir ve bu kartların her biriyle ilgili hikâyeler anlatması teşvik edilir. Bu testten beklenen ise bireyin hikâye yazarken kahramanıyla özdeşim yapması ve kahramana atfettiği duygu ve düşüncelerin onun duygu ve düşüncelerini yansıtmasıdır.

Psikolojik Testler Nelerdir?

Psikolojik Testler Nelerdir?

Psikolojik Testler Nelerdir?
Psikolojik Testler - Objektif Testler

Objektif Testler

            Psikolojik değerlendirme araçlarından biri olan psikolojik testleri iki alt başlıkta incelemek mümkündür bu alt başlıklar; objektif testler ve projektif testler alt başlıklarıdır. Bu yazımda size objektif testlerden bahsedeceğim. Objektif testler zekâ, algı veya kişilik özelliklerini ölçmeyi hedefleyen ölçüm araçlarıdır. Bunun yanı sıra uzmanın gerekli gördüğü durumlarda tanı şüphesi varsa çeşitli ölçekler veya envanterlerin uygulanması gerekebilmektedir. Objektif testler kendi içinde üç alt başlıkta incelenirler bunlar sırasıyla; yapılandırılmış maddelerden oluşan testler, yarı yapılandırılmış maddelerden oluşan testler ve yapılandırılmamış maddelerden oluşan testler şeklindedir.

  • Yapılandırılmış maddelerden oluşan testler sıklıkla aşina olduğumuz çoktan seçmeli cevaplandırma, doğru/yanlış yargıları ve eşleştirmeli cevapların olduğu testlerdir
  • Yarı yapılandırılmış maddelerden oluşan testler genellikle kısa cevapların yer aldığı veya boşluk doldurmalı ifadelerin olduğu testleri ifade etmektedir.
  • Yapılandırılmamış maddelerden oluşan testler ise sorulara açık uçlu cevaplar beklenen yazılı veya sözlü olarak ifade edilmesi gereken yanıtları kapsarlar.
  • Bu kısımda ise hangi ölçme aracının kullanılması gerektiğine birçok değişken göz önünde bulundurularak uzman tarafından karar verilmektedir.

Kısaca objektif testlerin tarihçesinden bahsetmek gerekirse psikolojinin tarihi ile paralel bir yol izlediği söylenebilir. 1879 yılında Wilhelm Wund tarafından ilk deneysel psikoloji laboratuvarı açılmıştır ve bununla birlikte ilk kez algı, dikkat ve tepki zamanı gibi değişkenler “sistematik” bir biçimde ölçülmeye başlanmıştır. 1888 yılında ise Psikolog James Mckeen Catell yayınlarından birinde “zekâ testi” tanımını kullanmıştır. Daha sonra bu çalışmalar Alfred Binet ve Theodore Simon tarafından daha farklı bir tarafa çekilerek Fransız okul sisteminin kullanması için ilk “zekâ testini” geliştirmişlerdir. 1905’te yayınlanan ilk Binet-Simon ölçeği 30 sorudan oluşmaktaydı ve günümüze kadar sıklıkla güncellenerek geliştirilmeye devam ettiği söylenebilir. Yani zekâ testlerinin psikolojik ölçüm araçları arasında neredeyse en eski ve en sık çalışılan konulardan biri olduğunu söyleyebiliriz.  

Alanda en sık kullanılan zekâ testleri ise

Wechsler Çocuklar İçin Zekâ Ölçeği (WISC-IV)


6-16 yaşları arasındaki çocukların ve ergen bireylerin zihinsel beceri ve yeteneklerini değerlendirmek için kullanılır ve zekâ testleri arasındaki en güncel testlerden birisidir. Testin amacı çocuğun veya ergenlik dönemindeki gencin zeka düzeyini tespit etmektir ancak bunun dışında sözel, algısal becerilerini ölçer ve zaman yönetimi, dikkat, konsantrasyon ve hafıza becerilerini de kapsamlı bir şekilde değerlendirmemize yardımcı olur.

Stanford-Binet Testi


Bu test ise 2-6 yaş aralığındaki çocuklara daha sık uygulanır ve çocuğun ince motor becerileri, el-göz koordinasyon becerisi, görsel ve işitsel hafızası hakkında detaylı bilgi vererek mantıklı düşünme becerilerinin akranlarının becerileriyle kıyaslanmasına olanak sağlar.

Alanda en sık kullanılan objektif test ise

Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI)


Bu test dünyada en sık kullanılan yetişkin kişilik ve psikopatoloji testidir. Test 16 yaş ve üstü okuma-yazma bilen herkese yapılabilir testin amacı ise ayırıcı tanı koymak, tedavi planı oluşturmak veya işe alımlarda en uygun personel seçimini yapmak amacıyla kullanılır. Test kişiliğin birçok alanıyla ilgili oldukça detaylı bilgi verse de dezavantajı 566 maddeden oluşuyor olmasıdır. Bu 566 maddeye verilen evet veya hayır cevapları kişi hakkında oldukça detaylı bir bilgi verir ve klinik gözlemle birleşen bu bilgi tedavi planının hazırlanmasında kritik bir önem taşır.

Psikolojik test yaptırmak için randevu oluşturun.

Ankara Ümitköy Psikolog randevusu için tıklayın.

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?
Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir? Ankara Uzman Diyetisyen

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?

Günümüz dünyasında insanlar çağın gereklerine ayak uydurarak hızlı bir yaşam sürmektedirler. Bu kadar hızlı yaşama ayak uydurmak ise oldukça zordur ve normal hayatta bireylerin daha uzun vakit ayırması gereken fiiller için ya hiç vakit bulunamamakta ya da çok az bir zaman ayrılmaktadır. Bunlardan birisi de yemek ve öğünlerdir. Birçok kişi hızlı yaşama ayak uydurmak adına yemek yapmaya bile fırsat bulamamakta ve ayaküstü yiyecekler tüketmektedir. Bu durum da hızlı bir kilo artışına yol açar. Kilo alan kişiler ise diyet veya spor gibi yöntemlere başvurarak aldıkları kiloları vermek isterler.

 Diyet Nedir?

 Birçok insan tarafından yanlış anlaşılan ve uygulanan, bundan dolayı da genelde istenen sonucu veremeyen zayıflama tekniklerinden biri diyettir. Diyet esasında ‘dengeli ve düzenli beslenmek’ tanımı ile zihinlerde yer etmelidir. Zira birçok kişi diyet denince en sevilen yiyeceklerin tamamen hayattan çıkarılması gibi bir algıya girdiğinden başladıkları diyetler uzun süre devam etmemekte ve hatta diyet aniden bırakılınca eski kilolardan daha fazlası geri alınmaktadır. Diyet demek sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmak demektir. Bu nedenle diyetteyken kişiler her yiyecekten tüketecek ancak sınırı bilecek ve bunları dengeleyecektir. Bu uygulamaların sonucunda da kolay bir şekilde kilo verildiği görülecektir.

Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?
Diyet Nedir? Ankara Uzman Diyetisyen

 Diyet Psikolojisi

 Yemek, insanoğlunun hayatında önemli bir yer tutar. Zira hem enerji elde etmek için hem de kişilerin örf ve adetlerinde topluca yemekler yemek, özel günlerde yemek organizasyonları düzenlemek gibi gelenekler önemli yer tuttuğu için yemeğin yeri ayrıdır. Peki, uzun soluklu diyet yapmak için nasıl bir psikolojiye sahip olunmalıdır? Bunun için öncelikle birey diyeti bir kısıtlama olarak değil, bir sağlıklı yaşam metodu olarak algılamalı ve bunu sürdürmeye kararlı olmalıdır.

 Diyet Psikolojisine Nasıl Girilir?

 Diyet yapmadan önce kendilerini psikolojik olarak hazırlamak isteyenler diyete bakış açısını değiştirmeli ve bunu kilo vermek için değil, bedenini sağlıklı bir şekilde muhafaza etmek için yapacağını düşünerek kendini kodlamalıdır. Üstelik kişiler diyet yaparak yiyeceklerin bir kısmını tamamen hayatından çıkarmayacağını, sadece miktarını azaltacağını ancak yemeye devam edeceğini düşünürse daha rahat bir psikolojiyle başlamış olacaktır.

Ankara Diyetisyen Önerileri

 

Ankara Uzman Diyetisyen Hamiyet Aslanoğlu bölgede en çok tercih edilen ve en istikrarlı danışanları ile Ümitköy Blue & White Psikolojik Danışmanlık Merkezinde hizmet vermektedir.

 

Psikolojik Dayanıklılık

Psikolojik Dayanıklılık

Psikolojik Dayanıklılığın Hayatımızdaki Önemi

Bazı insanlar başlarına gelen can sıkıcı olaylar, travmalar, haksızlıklar neticesinde ayağa kalkamayacak derecede yıkılırlarken, bazıları bunlar ile daha rahat başa çıkıp üzerlerinden yükselebiliyorlar. Peki nedir bu insanların birbirlerinden farkları? Cevabı: gelişmiş bir “psikolojik dayanıklılık”.

Hayat karşımıza ne bir yol haritası ile ne de sıkıştıkça açık bakabileceğimiz çözüm kitabı ile geliyor. Yolculuğumuz süresinde pek çok sıkıntı, haksızlık, kalp kırıklığı ve üzüntü ile karşılaşıyoruz. Belki de her gün engebeli yollar, kapalı geçişler, tıkalı yollar ile boğuşmamız gerekebiliyor. Bu engel ve zorluklar ne kadar ağır ve zor olurlarsa olsunlar, insan bir şekilde başa çıkmayı ve hayatına devam etmeyi öğreniyor. İşte burada psikolojik dayanıklılık devreye giriyor.  

Zihinsel dayanıklılık (zihinsel güç) da psikolojik dayanıklılık kadar önemlidir. Hatta zaman zaman aynı anlamda kullanılır. Zihinsel olarak dayanıklı kişiler, kendilerine güvenirler ve olaylara pozitif tarafından bakmaya eğilimlidirler. Bu kişilerin önceliği, her yaşanılandan kendilerine bir ders çıkartmaları ve bu doğrultuda ilerlemeleridir. Kolaylıkla risk alırlar ve bu risklerin sonuçlarını tecrübeye çevirip faydalanırlar.  Aradaki fark ise şudur; psikolojik dayanıklılığı gelişkin kişiler, karşılarına çıkan zorluk ve tersliklerden sonra kolayca ayağa kalkarlarken zihinsel dayanıklılığı olan kişiler daha en başında bu tersliklerden kaçınmayı da başarabilmektedirler. Zihinsel olarak dayanıklı olanlarda doğal olarak psikolojik dayanıklılık da mevcut iken, sadece psikolojik dayanıklılık geliştirmiş kişilerde zihinsel dayanıklılık olmayabiliyor.

Psikolojik Dayanıklılığı Geliştirmek

Aynı kas geliştirmek gibi, psikolojik dayanıklılığı geliştirmek de emek ve zaman ister. Bağlantı kurmak, kendine bakmak, sağlıklı düşünmek gibi alışkanlıkları kazanmak en gerekli adımlardır.

İlişkilere öncelik vermek ve diğerleriyle sağlıklı bağlantılar kurmak, güvenilir kişilerle ilişkiler kurmak ve sürdürmek önemlidir. İnsanlar, kendilerini dinleyen, duygularını önemseyen kişilerle bağ kurdukça dayanıklılığını geliştirir.

Bedenine ve kendine iyi bakmak da en önemli adımlardandır. İyi beslenmek, yeterli su içmek ve uykuya dikkat etmek, egzersiz yapmak gibi seçimler, bedenin stres ile savaşmasında çok önemli rol oynamaktadır.

Yoga ve meditasyon yapmak, dua etmek, içe dönmek gibi ruhsal faaliyetler de dayanıklılığı geliştiren alışkanlıklardır.

Acıyı maskelemek için başvurulan alkol, uyuşturucu gibi alışkanlıklar, derin yaralara bant yapıştırarak iyileşmelerini beklemek gibidir ve bunlardan kaçınılması tavsiye edilir. Stresi hissetmekten kaçmaya çalışmak yerine üzerinde çalışmak ve yönetmeyi öğrenmek daha doğru sonuçlar veren bir yoldur.

Başkalarına yardımcı olmak, birilerinin mutlu ve huzurlu olmalarına yardımcı olmak her zaman insana iyi gelen ve dayanıklılığını artıran bir alışkanlıktır.

Zor zamanlarda, hislerin farkına varmak ve ‘şu anda bu problemi çözmek için ne yapabilirim?’ diye sormak da çözümün bir parçasıdır. Eğer sorunlar çözmek için fazla büyükse, başa çıkılabilecek parçalara bölerek teker teker üstesinden gelmeye çalışmak mantıklı bir yaklaşımdır.

Hayattaki değişimleri kabul etmek en önemli dayanıklılık adımlarından biridir. En çok acıyı karşı koyarak yaşarız. Değişimleri kabullenebilmek, yeni durumlara huzurlu bir biçimde adapte olabilmeye, geleni olduğu gibi kabul etmeye yardımcı olur.

Her zaman pozitif olmak kolay değildir. Fakat, her durumda olumlu bir taraf bulmak ve olmulu yönden bakabilmek, dayanıklılığı artırmaya yardımcı olur.

Geçmişe baktığımızda ya kendimizi ve başkalarını suçlar ya da kendimize acırız. Bunun yerine geçmişte olan bitene tarafsız bir gözle bakıp olanlardan kendimize dersler çıkartmak her zaman işe yarayan bir alışkanlıktır. Bu tutum sayesinde, bir sonraki zorluğun üstesinden nasıl gelebileceğimizi öğrenmemiz mümkün olabilir.

Profesyonel yardım almak da başvurulabilecek çarelerden biridir. Kendimiz olumlu çözüme ulaşamıyorsak uzman bir psikologdan yardım alma yoluna gitmeliyiz. Bu konunun tecrübeli uzmanları, kişinin yüklerini hafifleten yollar gösterebilir ve dayanıklılığı geliştirmede yardımcı olabilirler. 

 

Psikolog randevusu oluşturmak için tıklayın.     

Hamilelikte Psikolojik Tedavi Alınmalı Mı?

Gebelikte Yaşanan Psikojik Rahatsızlık lar Nelerdir?

Psikolojik Rahatsızlıklar Nelerdir?

Beklenmeyen Gebeliklerin Oluşturduğu Psikolojik Rahatsızlık lar Nelerdir?

İnsan yaşamının başlangıcı anne karnında olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalarda gebelik durumunda annenin tüm hassasiyetleri bebek tarafından algılanabilir olduğu ve ileriki dönemlerde yaşanan birçok psikolojik rahatsızlık larının nedeninin bu evrede ortaya çıktığı bilinmektedir. Beklenmeyen gebelik durumlarının bebeğin psikolojisini nasıl etkilediği hakkındaki tüm bilgileri sizler için derledik.

 

Beklenmeyen gebelik nedir?

Bir bebeğin dünyaya gelmesinin istenmediği veya beklenmedik bir anda oluşan gebelikler için kullanılan beklenmeyen gebelik olarak bilinmektedir. Beklenmeyen gebelik ilk olarak bebeklikten başlayarak ergenlik çağına ve daha sonrasına kadar oluşabilecek tüm psikolojik rahatsızlık ların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Beklenmeyen Gebeliklerin Oluşturduğu Psikolojik Rahatsızlıklar 

Son yıllarda suç işleyen kişiler arasında yapılan çalışmalar bu kişilerin bebeklik ve çocukluk evrelerinde yaşadıkları bağlanma sorunları nedeniyle davranış bozuklukları yaşamalarına ve suça eğilimli olmalarına neden olmaktadır.

Beklenmeyen gebeliklerin sonraki dönemde neden olduğu problemleri şöyle sıralamak mümkündür.

  • Beklenmeyen gebeliklerde anne ve bebek bağlanma problemleri ortaya çıkmaktadır. Bağlanma problemleri ise çocukta ileriki dönemlerde davranış bozuklukları ve psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
  • Anne ve bebek arasında iletişim eksiklikleri olmakta ve bebeğin kaygı bozukluğu yaşamasına neden olmaktadır
  • İstenmeyen gebelikler ile doğan bebeklerde ileriki dönemlerde alkol ve madde bağımlılığı görülmektedir.
  • İstenmeyen ve beklenmeyen gebeliklerde bebeğe gerekli  şartlar hazırlanaması.
  • Anne Adayının stresli bir dönem geçirmesi psikolojik olarak da etkileri bebeğe geçmektedir.
  • İstenemeyen gebeliklerde düşük ve bebek sağlığı problemleri görülme riski artmaktadır.
  • Beklenmeyen gebeliklerde davranış bozukluğu ile hiperaktivite bozukluğu ve karşı gelme bozukluğu gibi davranışsal bozukluklar sıklıkla görülmektedir.

Gebelik döneminde yaşadığınız psikolojik rahatsızlığınız var ise bir psikolog ‘dan randevu almak için lütfen tıklayın.

Gebelik Döneminde Bir Diyetisyen ihtiyacınız mevcut ise Diyetisyenlerimizden randevu talep edebilir ücretsiz ön bilgi edinebilirsiniz.

psikolojimizin iyi olmadığını nasıl anlarız

Psikolojimizin İyi Olmadığını Nasıl Anlarız?

Psikolojimizin İyi Olmadığı Nasıl Anlarız?

   Hayat zorlu bir yolculuk, bu yolculuktan olumsuz etkilendiğimiz bir sürü olay ve durum mevcuttur. Bazı insanlar yaşadıkları sorunlardan karakterleri dolayısıyla hiç etkilenmeden çıkabilirken bazı insanlar da yaşadıkları ufacık olaylardan dahi güçsüz düşüp psikolojik sıkıntılara girebilirler. Bu sıkıntılar, insanları büyük bir güçsüzlüğe ve buhrana sürükleyebilir. Psikolojik olarak yıpranan ve güçsüz düşen insanlar, kendilerini savunmasız hissetmeye başlarlar. Psikolojinizin iyi olmadığını nasıl anlarız sorusuna gelecek olursak, ilk olarak şunu söylemeli ki, psikolojisi iyi olmayan insanlar hayattan hiçbir zevk almazlar. Yaşamak onlara güç gelir, ufacık sorunlar dahi onları güçsüz bırakır, kendilerini işe yaramaz ve boş bir insan olarak hissederler. Umutsuzlukları had safhadadır. Hiçbir şeyden hayır ve umut beklemezler, daima bir çöküş hali, bir mutsuzluk ve bir bıkkınlık onlara hasıl olmuştur. İnsanlarla ilişkilerini kısa tutmaya, onlarla çok muhatap olmamaya çalışırlar. Muhatap olduklarında da ya sessiz kalır ya da onları terslerler. Olabildiğince yalnız kalmayı tercih ederler ve uzun düşüncelere dalarlar.

Psikolojimizi Nasıl Düzeltiriz?

  • Sosyal olmaya çalışın. Eve kapanarak hiçbir şeyi çözemezsiniz. Kendi gücünüzün farkına varın, kendinize saygı duyun. Sizin sizden başka dostunuz yok, herkes bir zamana kadar sizin yanınızda kalabilir bunun farkına varın ve kendinize değer verin. Psikolojimizi nasıl düzeltiriz sorusuna vereceğimiz ilk cevap bu olacaktır.
  • Mutlu olmaya çalışın. Mutluluk iyileştirir. Siz mutlu oldukça göreceksiniz ki sizin dert sandığınız şeyler yavaş yavaş yok olacak, hayattan tat almaya mutlu oldukça başlayacaksınız.
  • Karamsarlıktan uzak durun. Karamsarlık ve kötü düşünme sizi güçsüz düşürecek, zaten sallantıda olan moralinizi bozacak ve sizi olumsuz etkileyecek.
  • Eğer bir sorun yaşadıysanız, bir travma sonrası hayata tutunmaya çalışıyorsanız bu sorunların artık geride kaldığının farkına varın.
  • Olur olmaz şeylere üzülmeyin. Siz her şeye üzüldükçe, psikolojiniz daha yıpranacak ve yorulacaksınız. Siz yoruldukça da hem insanlardan hem de kendinizden uzaklaşacaksınız.
  • Kendinize değer verin.
kayıp ve yas

Psikolojimizi nasıl düzeltiriz sorusuna cevap verdiğimize göre, son olarak psikolojinizin kötü olması nelere yol açar ona bakalım

Psikolojimizin Kötü Olması Nelere Yol Açar?

Psikolojinizin kötü olması, depresyona yol açabilir. Ağır geçirilen depresyonlarda geri dönülmeyecek sorunlar yaşayabilirsiniz. Çevrenizle sorunlar yaşayabilirsiniz, dikkat edin. En çok dikkat etmeniz gereken şey ise, derin bir depresyona girdikten sonra intihar eşiğine girmeniz, eğer çözemeyeceğiniz psikolojik sorunlara doğru gidiyorsanız, bir doktora başvurun.

 

Psikolog larımızdan randevu talep edebilirsiniz.

Randevu Talep Et

Şiddet Gören Cocuğun Psikolojisi

Siddet İle Büyüyen Çocuk Psikolojisi

Şiddet Ne Demek?

Güç ya da baskı uygulayarak insanların fiziksel veya ruhsal açıdan zarar görmesine denir. Şiddetin kadına, çocuğa, yaşlılara, kendine ve aile içi olmak üzere beş çeşitti vardır. Bunların altında yatan sebepler farklılık göstermektedir. Şiddet genel de aile içerinde görülüp normal bir tepkiymiş gibi uygulanmaya başlanan bir olay sonucunda oluşur. Sadece kişinin bedenine verilen zarar değil aynı zamanda ruhuna da verdiği bir zarar olmaktadır. Birçok kalıplaşmış tabulara sığınıp uygulanan bu şiddetin öncelikle aile içindeki değişimden başlanmalıdır.

Psikoloji Ne Demek?

Psikoloji insanın davranışsal edinimlerinin altında yatan sebepleri inceleyen bir bilim dalıdır. Kişinin hem kendi için hem de çevre için iyileşmesini sağlayabilecek bilim dalı olan psikoloji, insan ruhunun da arınmasına olanak sağlamaktadır. Psikoloji, zihinsel işlevsellik kavramına nörolojik ve fizyolojik süreçleri dahil eder ve bunları dahil ederken insanın sosyal hayattaki oynadığı rolü de anlamaya çalışır.

Şiddet Gören Bir Evde Büyüyen Çocuğun Psikolojisi 

Hayata dair hemen hemen her şeyi öğrendiğimiz yer aile içidir. Aile içinde ne görür ve öğrenirsek kendi hayatımıza bunları uyarlarız. Bu yüzden şiddet hiçbir suçu yokken suçlu bir birey yaratmaya neden olmaktadır. Hayatı ebeveynleri ile kurdukları ilişkilerden öğrenen çocuklar, ev içerinde öğrendiği şiddeti dışarıda bir başkasına da uygulayabilir. Şiddet, ev içerinde çocuğun korku ile baktığı ve yeri geldiğinde nefret ettiği bir olaydan çıkıp çocukta normal bir olaya dönüşmesine neden olmaktadır.

 Çocuk, ev içerisinde gördüğü şiddetin daha fazlasını çevreye sergileyebiliyor. Ya da ev içerisindeki şiddet çocuğun üzerinde daha farklı nedenlere yol açabilmekte. Çocuklar içe kapanabiliyor, her şeyden herkesten korkmaya başlayabiliyor ya da en kötüsü yaşanan bu olaylar neticesinde kendine zarar vermeye başlayabiliyor.

Ev içerisinde yaşanan bu şiddete maruz kalan çocuklarda iler ki yaşlarda olumsuz nedenlere sebep olmakta. Büyüyen bu çocukların yüzdelik bazda büyük bir bölümü aile içindeki bireylere şiddet uyguluyor. Bu yüzden şiddetten en çok çocuklar etkileniyor ve bu durum sanıldığından da uzun süre yaralarını çocuklar üzerinde taşıyabiliyor.

Konu ile ilgili uzman Psikolog larımızdan destek almak için randevu oluşturabilirsiniz.

Psikolog Önerileri için lütfen bağlantıya tıklayın.

Randevu oluştur

Şizoaffektif bozukluk

Şizoaffektif Bozukluk Nedir? – Hem Duygu Hem Gerçeklikle Sınav

Şizoaffektif Bozukluk Nedir? – Hem Duygu Hem Gerçeklikle Sınav Şizoaffektif bozukluk, hem duygu durum bozuklukları …

psikotik ve antipsikotik

Psikotik ve Antipsikotik Nedir?

Psikotik ve Antipsikotik Nedir? Zihniniz zaman zaman sizinle oyun oynuyor gibi mi hissediyorsunuz? Ya da bir yakınınız …

rüyada psikoloğa gitmek

Rüyada Psikoloğa Gitmek Ne Anlama Gelir? | Psikolojik Yorum

Rüyada Psikoloğa Gitmek Ne Anlama Gelir? Psikolog olarak sıkça karşılaştığım sorulardan biri de şu: “Rüyada …